İyiye giden ekonomi ABD'de iktidar yolunu açar

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF [email protected]

ABD'de kasım ayında yapılacak başkanlık seçimleri için süre azaldıkça adaylar arasındaki mücadele de giderek kızışmakta. Şimdiye kadar yapılan eyalet ön seçimlerinin sonuçlarına göre, Cumhuriyetçi Parti'nin dört adayından Mitt Romney ve Rick Santorum yarışı başabaş götürüyorlar. New Hampshire, Florida, Nevada ve Maine eyaletlerindeki seçimleri önde bitiren Romney'e karşı muhafazakar aday Rick Santorum Iowa, Missouri, Colorado ve Minnesota'daki seçimleri kazandı. Sırada bu ayın sonunda yapılacak Arizona ve Michigan seçimleri var. Bir sürpriz olmazsa Massachusetts eski Valisi Mitt Romney'nin her iki eyaletteki seçimden de birinci çıkmasına kesin gözüyle bakılıyor. 2008 seçimlerinde Obama'nın karşısına Cumhuriyetçi Parti'nin başkan adayı olarak çıkan Amerikan Senatosu'nun kıdemli isimlerinden John McCain, Romney'i desteklediğini açıkladı. McCain'in desteği dışında, Arizona'nın Mormon tarikatının güçlü olduğu eyaletlerden biri olması Romney'nin işini kolaylaştıracağa benziyor. Michigan'da da ibre Romney yönünde. Michigan, Romney'nin doğum yeri olması dışında, 1960'lı yıllarda babasının valilik yaptığı bir eyalet. Yarışta geriye düşen Temsilciler Meclisi'nin eski başkanlarından ve Romney'nin amansız muarızı Newt Gingrich, sürekli olarak Romney'nin Obama'yı alt edemeyeceğini söylüyor. Gingrich haklı olabilir. Cumhuriyetçi seçmenlerin kendi adaylarının yeterliliklerinden tatmin olmamaları bir yana, ekonomi iyileşme yoluna girdi. Dış politikadaki başarısı Cumhuriyetçiler tarafından da teslim edilen Obama, ekonomide de olumlu adımlar atarsa yeniden seçilmesi önünde engel kalmaz.

***

Ekonomik sorunların başında gelen işsizliğin, seçimlerde Demokratları en çok zorlayacak sorunlardan biri olacağına şüphe yok. Ağustos ayında yüzde 9.1 olan işsizlik oranı, ocakta yüzde 8.3'e geriledi. İşsizlikteki azalmada geçtiğimiz yıl bir önceki yıla göre yüzde 59 oranında artan istihdamın payı büyük. Amerikan medyasında İkinci Dünya Savaşı döneminde başkanlık yapan Franklin Delano Roosevelt'den bu yana hiç bir başkanın yüzde 7.2'nin üzerinde bir işsizlik oranıyla ikinci defa seçimleri kazanamadığına dikkat çekilerek, Obama'nın da aynı akibete uğrayabileceğinden bahsedenler var. Bunu söyleyenler, bu sonuncu krizin ne 1929 ve 1937 resesyonlarından bu yana yaşananların en şiddetlisi olduğunu hatırlarına getiriyorlar, ne de dünya ekonomisinin içinde bulunduğu umutsuz durumu dikkate alıyorlar. İşsizliğin faturasını Demokratlara çıkarmak ne derece haklı? 2008-2010 resesyonu yarattığı devasa işsiz ordusuyla şimdiye kadar yaşanan en şiddetli resesyonlardan biri. Resesyondan dolayı işini kaybedenlerin sayısı yaklaşık 9 milyon. Bence Amerikan seçmenini ilgilendiren, rakamların büyüklüğünden çok ekonominin iyiye gidip gitmediği. Ekonominin iyiye gittiğine dair belirtiler güçlenirse, halkın yönetime olan güveni de artar. Son kamuoyu araştırmaları bunu doğruluyor. Obama'nın icraatını doğru bulanların sayısında artış var. Anketler, bugün seçim yapılacak olsa Obama'nın Romney'i rahatlıkla geçip ikinci defa başkan olacağını belirtiyorlar.

***

İşsizlikte azalmanın sürmesi ekonomik büyümenin devamlılığına bağlı. Geçen yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 1.8 oranında büyüyen ekonomide, son çeyrekte büyüme yüzde 2.8 olarak gerçekleşti. Yılın tamamı itibariyle ise büyüme yüzde 1.7. Büyümeye katkıda bulunan kalemler arasında dikkati çekenler tüketim harcamaları ve stok yatırımları. Tüketim harcamaları ve stok yatırımlarının büyüme dışında etkilediği diğer önemli bir gösterge dış ticaret dengesi. Aralık ayında 49 milyar dolar olarak gerçekleşen dış ticaret açığı, 2011'in bütünü itibariyle 558 milyar dolara ulaşmış bulunuyor. Tüketime dayalı büyüme, yüksek dış ticaret ve cari işlemler açığı şeklinde kendini gösteren eski hastalıkların nüksetmesine yol açıyor. Ekonominin resesyondan çıkıp yeniden büyüme sürecine girmesinde önemli payı olan ihracat ise gerilemekte. Bunda, Avrupa ülkelerindeki kriz kadar Uzakdoğu'da yavaşlayan büyümenin de şüphesiz etkisi var. Dış ticaret açığını arttıran faktörlerden biri, Çin'le ticarette yaşanan dengesizlik. 2011'de yüzde 8.2 oranında artarak 296 milyar dolara ulaşan ABD'nin Çin'le ticaretinden kaynaklanan açık, Amerikan yönetiminin en çok rahatsız olduğu konuların başında geliyor. Salı günü Washington'da Çin Halk Cumhuriyeti Başkan Yardımcısı ve şimdiki Başkan Hu Jintao'nun muhtemel halefi Xi Jinping ile biraraya gelen Obama'nın siyasi konularda anlaşma dışında amacı, iki ülke arasındaki ticari ilişkileri geliştirmek; özellikle de, ABD'nin bu ülkeye olan ihracatını arttırmak. Bu konularla yakından bağlantılı diğer bir konu da yuanın değerinin altında işlem gördüğüne ve bunun ABD'nin ihracatını olumsuz etkilediğine dair Amerikan tezi. İhracatı arttırmaktan amaç, sadece ekonomi büyürken dış ticaret açıklarının yeniden ortaya çıkmasını önlemek değil, aynı zamanda ihracata yönelik üretimi teşvik ederek istihdamı arttırmak. Çin Başkan Yardımcısı görüşmelerde ekonomik büyüme ve istihdam artışının her iki ülkenin çözüm bekleyen öncelikli sorunları arasında olduğunu belirterek, her iki tarafın da diyalogla sorunları çözme konusunda mutabık olduğunu söyledi. Çinli yetkililer yakın geçmişte de benzeri açıklamalarda bulunmuşlar, ancak bunlardan somut bir netice çıkmamıştı. Artık sözlerin ötesine geçmenin zamanı geldi de geçiyor. Obama'nın Çin'deki Amerikan şirketlerini ülkeye geri çağırması ciddiye alınması gereken bir açıklama.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016