İyimserlik iyi de…

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI [email protected]

Son haftalar gergin bir bekleyişle geçti. Önce parlamentoda tartışılan anayasa değiştirme işlemi harareti yükseltti. Sonra kredi notu bekleme faslı başladı. FITCH kredi notumuzu yatırım yapılamaz olarak tanımladığı ülkelerin düzeyine indirdi. Buna ilaveten iktisadi görünümü de durağandan negatife çekti. Böylece en baba üç kredi derecelendirme kurumu bizi yatırım yapılamaz ülke olarak tanımlamış oldu. Görünümümüzü de ekonominin bozulma rayında olduğunu, bunu düzeltme eğiliminin de görünmediğini ifade edan bir düzeye indirdi. En kaba ifadesi ile, Türkiye’nin bundan sonra küresel finans piyasalarından yapacağı kullanımlarda hem miktar hem de fiyat (faiz) açısından daha sıkışacağı anlamına geliyor bu.

Takip ettiyseniz, biz buna peş peşe iki tepki verdik. İlk tepkimiz öfkeli bir tonda kendimizin dışında herkesi suçlamak oldu. Hatta, bir medya organımız daha da öteye gitti kredi derecelendirme kuruluşunu mahkemeye vermeyi önerdi. Üstümüze çöken karamsarlıkla saçmalamaya başladık anlayacağınız. Kredi notunun düşürüldüğünün ilan edilmesinin ardından döviz kuru ve faizde sınırlı bir yükselme oldu. Finansal fiyatlarda böylesi sınırlı ve tereddütlü tepkiyi ben de dahil yorumcular kredi notunun düşmesi olasılığının önceden satın alınmış ve fiyatlara taşınmış olmasıyla yorumladık. Ama bu durum hızla değişti. Kararmanın hemen arkasından havanın ve buna bağlı olarak verilen tepkinin değiştiğine tanık olduk. Neredeyse yirmi dört saat içinde finansal fiyatlardaki hareketler tersine döndü. Döviz kuru geriledi. Faizde sınırlı bir düşme görüldü. Bu sürece karşı tepkimiz de ilginç oldu. Neredeyse bir hamaset söyleminin girdabına girdik. Bir yazılı medya organında alt manşet olarak verilen tarif yaşanan fiyatlardaki geri dönüşü piyasaların FITCH’i alt ettiği ya da mat ettiği şeklinde tanımladı. Yani kredi derecelendirme kuruluşu bilerek ve isteyerek bizim aleyhimize yanlış bir karar almış, piyasalar da buna kahramanca direnerek fiyatları düzeltmiş ve böylece FITCH mat olmuştu. Özellikle dolar kurunun düşmesinin bu direnişten kaynaklandığı söyleniyordu. Aslında bu tarif işi özetliyordu. Kimse kredi notumuzun düşmesinde bizim hata payımıza işaret etmiyordu. Karar bize karşı yapılmış bir komplonun ürünüydü. Bizim piyasalar bunu fark etmiş ve gereğini yapmıştı. O kadar. Tarifi yapan tek bir medya organıydı ama büyük bir kalabalığın da bu tarifi desteklediği söyleniyordu. Sanki küffara karşı büyük bir savaş kazanmış gibiydik. Bu yaklaşım belki iktidara yaranma açısından faydalı görünmüştü ama geçek olması mümkün olmayacak kadar hatalarla doluydu. Bir kere, piyasa denen mekanizmanın bu tür hata düzeltme gibi bir güdüsü ya da işlevi yoktur. Salt kahramanlık olsun diye böyle bir şey piyasalarda yapılmaz. Yapılırsa da tekil olur, fiyatı etkilemez. Dolar kuru pek çok nedenle yanlış olabilir ama piyasalar bunu milliyetçi güdüler nedeniyle değil zarar etmemek ya da kar elde etmek için düzeltirler. Dolayısıyla, kimsenin kimseyi alt ettiği gibi bir durum genellikle yoktur.

Aslında not indirimi nedeniyle bizde kurun yükseldiği dönemde küresel ve ulusal piyasalarda doların değerini etkileyen önemli gelişmeler oldu. Bizde dolar yükselirken yeni Başkan Trump hem eylemi hem söylemiyle gönüllere korku veren bir adım attı. Müslümanlara ülkenin kapılarını kapatmaya kalktı. Bunun yarattığı risk algısı genel bir dolardan kaçma eğilimi yarattı. Dolar bizimle hiç alakası olmayan bu nedenle değer kaybetti. Dolar endeksindeki gerileme bu kaybı teyit etti. Öteki paralar gibi bizim paramız da buna uydu ve değerlendi. Kurun yükselmesini frenleyen başka bir neden de not kırılmasının sonunda dolar kuru yükselmeye başlayınca TCMB’nin buna karşı tedbir olarak TL likiditesini daraltmasıydı. Böylece içeride dolar talebine dönüşebilecek TL hem daha zor hem de daha pahalı temin edilecek hale getirildi. Bu gibi durumlarda hep olduğu gibi, yükselen kurun uyardığı kar realizasyonu kurdaki yükseliş eğiliminin tersine dönmesine katkı yaptı.

Biz içeride olmaz hikayelerin peşine takılarak kahramanlık hikayeleri yazıp, iyimserliği pompalarken piyasalar kendi başlarına durumu lehimize çevirdi. Bana kalırsa durum budur. Abartmanın da alemi yoktur. Hem ekonomide hem de siyasette yanlış gövde üzerine inşa edilen mesnetsiz iyimserliğin durduk yerde karamsar olmak kadar sakıncalı olacağını düşünüyorum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018