İyimser varsayımlar çarşıya uymuyor

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Küresel koşullar bir ay öncesine göre belirgin bir bozulmanın etkisini yaşıyor. Belirsizliğin yansımaları yaygınlaştıkça, güvensizlik algısının etkileri daha ön plana çıkıyor. Olumsuz eğilimlerin güçlenerek belirleyici olmasını engelleme çabalarının etkisi ise kademeli olarak azalıyor. Küresel ölçekte ekonomik ve siyasi beklentiler olumsuzlaştıkça, sonuçların daha farklı olmasını beklemek pek anlamlı olamıyor! 

Bu haftanın en önemli gelişmesi Arjantin’de yapılan ön seçimlerdi. Sonuçlar, finansal piyasalar ve ekonomik beklentiler açısından ciddi bir hüsrana dönüştü. IMF politikaları lehine desteğin önemli ölçüde azaldığı gözlendi! Peso ve bu para cinsinden varlıklar sert bir şekilde değer kaybederken, Arjantin’in risk primi 300 baz puandan fazla artarak yeni rekorlara yelken açtı.
Japonya ile Güney Kore arasındaki gerginliğin yükseliş eğilimini sürdürmesi, Güney Avrupa bölgesindeki koalisyon hükümetlerinin çatırdamayı sürdürmesi olumlu düşünmeyi zorlaştırdı. Sistemik ihtiyaçlar ile geniş kesimlerin talepleri arasındaki ortak payda hızla küçülüyor ve istikrarsızlık endişeleri güçleniyor. ABD’nin korumacı ve yaptırımcı dayatmaları ise çözüm lehine yapıcı olamadığı gibi sistemik kırılganlıkları artırmaktan başka bir işe yaramıyor.
Bu ayın ilk günlerinde, Çin’den yapılan 300 milyarlık ithalata 1 Eylülden itibaren yüzde 10 ek vergi uygulayacağını açıklayarak piyasaları karıştıran ABD yeniden çark etti! Bazı ürünlerdeki ek vergi uygulamasını 15 Aralığa ertelediğini açıkladı. Kısa süre içinde alınan bu çelişkili kararlar siyasi basiretsizlik midir, yoksa piyasaları manipüle etmek zorunda kaldıkları için mi böyle tuhaf bir görünüm ortaya çıkmıştır? Son üç yıl geneline bakarsanız, her ikisinin de doğru olduğunu görürsünüz; beklentilerin bozulması ve güvensizliğin artışında, ağırlaşmış sorunlar ve ABD Yönetimi başrolleri kimseye bırakmıyor! Çin’i kur manipülatörü olarak suçlayanlar, belli ki aynaya bakmayı unutmuş veya herkesi aptal yerine koyma gafletinden kurtulamamış!
Bu haftanın ilk yarısında riskten kaçınma eğilimi hatırı sayılır oranda güçlenmişti; direncin zayıfladığı ve panik eğilimlerin sahne almaya başladığı aşamada, ABD bazı Çin mallarına ilişkin ek vergi uygulaması öteledi! Bu kararla birlikte manipülatörler piyasalara daldı, olumsuz eğilimleri kırmaya ve paniği durdurmaya yönelik işlemler ile tüm kesimleri sakinleştirmeye çalıştı. Ortalığı karıştıranlar ile sakinleştirmeye çalışanlarını aynı kesimler oluşu, güvensizliğin azalmasına katkı yapabilir mi?

Kuru gürültüleri ve aldatmacaları bir kenara bırakırsak, geriye kalanlar parlak bir görünüm sergilemiyor! Küresel ekonomik beklentiler durgunlaşma yönündeki eğilimlerin güçlenmeye devam ettiğini düşündürüyor. Siyasi istikrarsızlık endişeleri ise, pek çok sebebe bağlı olarak güçlenmeye devam ediyor ve güven bunalımını besliyor. Para otoriteleri fazla yorgun ve son on yıldakine benzer bir oyalama performansını tekrarlayabilecek durumda görünmüyor. Saydığımız temel eğilimler, piyasaların riskten kaçınma eğilimine teslim olma aşamasına çok yaklaştığını düşündürüyor! Küresel kırılganlık algısı, küresel kredi krizindekinden çok daha yüksek olabilir!

Küresel ölçekte bunlar olup biterken bizler ne yaptık? Bazı bankalarımız Türk Lirasının değer kaybetmesini önlemek üzere döviz satış nöbetinde idi; dolar kurunda 5,60 düzeyinin aşılmasını önlemek için çalışmak durumunda kaldılar! Kamu İşçileri konusunda ki Toplu Sözleşmede, anlaşmaya varıldığını öğrendik!

Ortaya çıkan ve emsal değeri taşıyan bu sözleşme çok tartışılacak, zira piyasalara dayatılan beklentiler ile gerçekçi olanlar arasındaki fark hızla açılıyor! Enflasyon hedefli para politikasından hızla uzaklaşılıyor, mevcut kur düzeyinin savunulabilmesi ve faizlerin öngörülen şekilde düşürülebilmesi de çok zorlaşıyor! Dış koşullardaki değişim ödenecek bedellerin katlanarak artmasına yol açabilecek gibi görünüyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar