İyimser bekleyiş

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI [email protected]

Yaz ayları ekonomide genellikle dingin geçer. Üreticiler yaz hedeflerini belirleyip, tatile çıkarlar. Emekçiler de yaz tatili beklentisi ya da fiilen tatil nedeniyle düşük vitese geçerler. Ekonomiyi izleyip, aktaran medya da, bu süreçte hareket yaratacak haber güçlüğü çektiği için, tempoyu yavaşlatır. Eğer çok önemli ekonomik ya da siyasi bir gelişme olmazsa herkes gibi ekonomi de yaz rehaveti dediğimiz bir konuma kayar. 

Bu görece eski bir kalıp tabii. Son yıllarda yaz aylarında da heyecan uyandıracak gelişmeler oluyor. Eskisi gibi koyuca bir rehavet küreselleşen dünyada pek kolay yakalanamıyor. Bu yaza bakın. Belki bir doz yaz gevşemesi var ama kimse kendisini bütünüyle yazın yavaş akışına bırakmış değil. Zira hem oynaklık yüksek, hem riskler yüksek hem de özel sayılabilecek gelişmeler ufku da belirsizleştiriyor. Yani yer küre şöyle dört başı mamur bir yaz rehavetine izin verecek kadar gevşeyemiyor. Hep bir tedirginlik var. 

Tedirginliğin bir nedeni sürüp giden terör baskısı ve jeopolitik çekişmeler. Bunun özel ve toplumsal maiyetleri yanı sıra ekonomide, özellikle de finans piyasalarında bozucu etkileri oluyor. Risk primleri zıplayan mali enstrümanlar her an uyanık olmayı gerektiriyor. Bundan daha büyük olan ve genellikle gölgede kalan bir başka neden de dünyada yaygın olan büyüyememe sıkıntısı. 2008 krizinden bu yana sanki dünyanın nefesi tükenmiş gibi. Eski büyüme hızları rüyada görülse hayra yorulmuyor. Bu bir tür tıkanma ve uzun vadeye de yayılan sonuçları var. En önemlisi de yavaş tempo hem üreticileri hem bankacıları hem de finansal kurumları zorluyor. Üretim yavaş olduğu için kaynak yaratılamıyor. Kaynak kısa olduğu için bankalar kendi işlevlerini tam anlamıyla yerine getirmekte zorlanıyorlar. Krediler geriye gelmiyor, karlar düşüyor. Büyük bankalar da, dahi işleri döndürme zorlukları doğuyor. 

Büyüyememenin beslediği bu süreç sanki bir kısır döngü gibi. Ekonomiler krizden çıkıp, büyümeyi kışkırtacak dinamiği bir türlü yaratamıyorlar. Bunun yerine salt para politikası ile bu tıkanmışlığı aşma çabaları geliyor. Özellikle büyük merkez bankaları uzun süredir parasal genişleme ve sıfırın altına inmiş faiz oranları ile borçlanma ve harcamayı, yani toplam talebi uyarmaya çabalıyorlar. Aslında negatif faiz uzun süre devrede kaldığında aktif para politikasından vazgeçildiği ya da bu tür politikanın beklenen etkilerinin sıfırlandığı anlamına geliyor. Dünya ekonomisinin epeydir içine düştüğü kısır döngü bu. Büyük umutlar beslenen parasal genişleme ve düşük faiz sanki etkisini yitirmiş gibi görünüyor. Bunun esas faili olan FED ise tornistan yapmakta fevkalade kararsız davranıyor. Adeta aşağıya tükürse sakal yukarıya tükürse bıyık türünde bir çıkmaza saplanmış gibi bir hali var. Faizi yükseltse büyük borç yükü altındaki ülkeler iflas bayrağını çekecekler ve ABD’yi de peşlerine takacaklar. Mevcut durumun sürdürülmesi ise uluslararası fiyatlar sistemini tahrip ediyor, kaynak kullanım ve üretim süreçlerinde ciddi sapmalar yaratıyor. 

Bütün bunlar uzun dönem perspektifinde dünya ekonomisine oldukça sıkıntılı bir görüntü veriyor. Belki de bu nedenle daha çok kısa döneme kilitlenmiş gibiyiz. Kısa dönem açısından da dünya ekonomisi rehavet aşılayacak kadar sorunlardan uzak değil. Bunun son örneği de bizim İngiltere dediğimiz Büyük Britanya’nın Avrupa ortaklığından cayması. Brexit denilen bu kopma kısa dönemde sınırlı bir oynaklık artışı yaratsa da esas etkilerini uzun vadede gösterecek. Brexit’in kısa vadeli etkisinin temelde finansal fiyatlarda ortaya çıkacağını öngörmüştük. Böyle de oldu. Kısa sürede tahvil altın gibi güvenli araçlara yönelme oldu, sterlinden kaçıldı. Güvenli olanların fiyatları yükselirken sterlin ciddi biçimde değer kaybetti. İngiliz siyasetinin siyasi kadro değiştirmekteki hızlı davranma davranışı bir kez daha devreye girdi. Başbakanın değişmesi ile nispeten sakinleşen ortamda küresel piyasalardaki oynaklık da azaldı. Birkaç verinin iyi gelmesinin de katkısıyla iyimser bir hava oluştu. İyimser bekleyiş yaygınlaşarak piyasalara yerleşti. Adeta yaz rehaveti gibi göreli bir sükunet egemen oldu.

Bu geçici bir durum. Bu sükuneti değerlendirin. Tatile mi gideceksiniz, ne yapacaksanız yapın, gecikmeyin. Zira eylül ayı ile birlikte başta Brexit ve FED olmak üzere bütün karabasanlar geri dönecek. Bugünleri özleyeceğiz.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018