İyi ya da kötü sistem var mıdır?

Açıl SEZEN
Açıl SEZEN Dünyanın Parası [email protected]

Bu görüşü geçenlerde sosyal medyada da paylaştık. Katılan da eleştiren de çok oldu. Burada da tartışmak isteriz. İyi ya da kötü sistemden ziyade, iyi ya da kötü yöneticinin önemli olduğunu düşünüyorum. İyi bir yönetici, kötü bir sistemin içinde harikalar yaratabilir. Oysa kötü bir yönetici kağıt üstünde dünyanın en iyi sistemini de kursanız o sistemi batma noktasına getirebilir.

Dünyanın her yerinde iyi ya da kötü, ama “bir şey” söylediğinizde, arkanızda biriken bir topluluk bulabilirsiniz. Aykırılık, müesses nizamın tersine söylem geliştirmek, özellikle ekonomik savrulmaların yaşandığı ya da sosyolojik kırılımların olduğu toplumlarda kendine taban bulabilir. Kırılım büyükse aykırı görüş bir yönetsel güce de dönüşebilir. Bu durumda güç sahibi daha da otoriterleşir, aykırı görüşlerin sağladığı popülarite görüşlerin eyleme dönüşmesiyle sonuçlanmaya başlar.

Bu durumda iki şey olabilir. Birincisi, dinamik bir toplum ve siyaset anlayışı, işler daha da karmaşık hale gelmeden önce bu sosyolojik yaklaşımı kapsayan yeni bir sistem geliştirebilir. Böylece aykırı olan görüş sistemin içine dahil edilir, yumuşatılabilir. Bu yapılmazsa sisteme aykırı görüş sahipleri kendisini zorlayan sisteme yönelik değişiklik çabasına yönelir.

Nasıl ki 19. Yüzyılın önemli bölümü Arthur Conte’nin deyimiyle “Diktatörler Yüzyılı” olduysa, bu dönem de dünyada kurulu sistem aleyhtarı olan siyasilerin yükselişi olarak hatırlanacak.
Bunlar için müthiş bir laboratuvar ortam mevcut.

Frexit dönemi

Trump’ın seçilmesi. İngiltere’de Brexit kararı. Almanya’da Euro Bölgesi karşıtı AfD’nin yükselişi. Fransa’da ilk tur için yapılan anketlerde %25 ile birinci sırada çıkan Marine Le Pen’in “Şimdi de Frexit” dedirten “6 ayda eurodan çıkarız. 2 trilyon euroluk borç stokumuzu da yeni frank ile öderiz” söylemi.

Tüm bunlardan hareketle Türkiye’deki sistem değişikliği tartışması için de çıkarımlar yapabiliriz.

Konumuz ekonomi, ama artık siyaseti de siyasetçileri de ekonomiden ayırmak mümkün değil.
En gözde örnek olduğu için Trump üzerinden gidelim. Güçlü dolardan uluslararası ticarete kadar birçok alana el atıyor. Züccaciye dükkanındaki fil gibi, her dönüşü bir şirket ya da ülkeye değiyor. Gelin bizim de içinde bulunduğumuz bazı örnekleri inceleyelim... Bakın siyasetin ürettiği ekonomik sonuçlar kimleri nasıl etkiliyor?

TRUMP VE GARANTİ BANKASI

“Ne alakası var” demeyin. Garanti Bankası’nın ana hissedarı olan BBVA dün bilançosunu açıkladı. 4. Çeyrek net karı %28 azaldı. Düşüşteki önemli gerekçelerden biri, Meksika. BBVA, Meksika’nın en büyük bankası olan Bancomer’in sahibi. Banka 4. çeyrekte pezo cinsi karını %9.9 artırmış. Ancak bilançoya kaydederken bunu euroya çeviriyorsunuz. Trump baskısı sonrasında pezo euroya karşı da %13 değer kaybetti. Sonuç? Karda %5.6’lık düşüş. Gelelim Türkiye’ye. Trump’ın seçiminden bu yana en çok değer kaybeden iki para biriminden diğeri kim? TL. (Euroya karşı %17). Önceki gün bilanço açıklayan Garanti Bankası, 4. çeyrekte 1 milyar 160 milyon TL kar yazdı. Trump’ın seçildiği gün Euro/TL kaçmış? 3.48. Şimdi kaç? 4.08. Dördüncü çeyrek Euro/TL ortalama kuru 3.54. Yılbaşından bu yana ortalama Euro/ TL kuru 3.98. Fark yüzde 12. Garanti Bankası’nın BBVA bilançosuna net katkısı 599 milyon euro olmuş. Ancak kur geri gelmediği taktirde bu fark birinci çeyrek bilançosuna ister istemez yansıyacak. Elbette kur artışının tamamı Trump etkisine bağlanamaz. Ama en azından tetikleyici o olmadı mı?

SİYASETİN GÖLGESİNDEKİ ŞİRKETLER

■ APPLE: Önceki gün bilanço açıklayan Apple’ın satışlarının %22’si Çin, %23’ü Avrupa’ya. İngiltere satışları, Brexit sonrası yerle yeksan. Trump sonrası güçlenen dolar, şirketin brüt kar marjı üzerinde 60-70 baz puanlık düşüşe neden oluyor. Korkuları Çin- Trump çekişmesi.

■ BMW: Hep kötü değil, iyi örnek de var. Avrupalı şirketler, güçlenen dolar sayesinde ABD pazarına daha kolay otomobil satıyor. BMW hissesi Trump ile güçlenen dolar ile önce %20 yükseldi, sonra dolar gerileyince paralel şekilde bu kazancını yarı yarıya geri verdi.

■ P&G: Ünlü hızlı tüketim şirketinin gelirlerinin yarısı ABD dışından. Brexit sonrası İngiltere pazarında, Trump nedeniyle de diğer pazarlarında elde ettiği karı dolara çevirirken zorlanıyor.

■ Yer dar ama bunlara dolardan darbe yiyen turizmci IHS’i, Çin’e mal satan ve Trump’ın söylemlerinden negatif etkilenen Tiff any, Nike, Ford gibi şirketleri ekleyebiliriz. Sözün özü.. Artık dünyanın hemen hiçbir yerinde ekonomiyi siyasetten ayrı düşünme ihtimali yok.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Eli yatırıma gitmemek... 21 Ağustos 2019
Acılara tutunmak... 03 Temmuz 2019