İyi midir, değil midir?
Yakın zamanda gelen ekonomik veriler ile beraber aynı tartışmaya geri dönmüş durumdayız. Malum yarım asır önce Demirel’e soruluyor, Türkiye’nin ekonomik durumu nasıl diye? Verdiği cevaptan çok uzaklaşmış sayılmayız. ‘Bir kelimeyle anlatırsam iyidir, iki kelimeyle anlat derseniz gerekirse iyi değildir’ diye cevaplıyor.
Sanayi üretimi verilerine bakacak olursak bir miktar toparlanma emareleri var, makine ve teçhizat yatırımları az da olsa başlamış, katma değerli üretim noktasında minik umutlar var. Diğer yandan başta tekstil olmak üzere düşük kar marjı ile çalışan sektörlerin yataya yakın giden euro kuru ve artan TL masrafları ile Mısır ve Fas gibi ülkelere yönelme girişimleri var.
Açık verileri peşi sıra geliyor
Son yıllarda başta Avrupa olmak üzere ihracat pazarlarının zayıf durumu ile ekonomi daha ziyade içerde hanehalkı tüketimi ve hizmet sektörü ile ayakta duruyor.
Son açıklanan aralık ayı verisi muhtemelen sıkı para politikasının gecikmeli etkileri ile beraber önemli bir yavaşlamaya işaret ediyor.
Enflasyon hedeflerden çok uzakta
Artık cari fazla veriyoruz, ödemeler dengesi sorun olmaktan çıktı diyoruz ancak beklenildiği gibi kış aylarında artan enerji faturası ve azalan turizm gelirleri ile beraber açık verileri peşi sıra geliyor. İşsizlik %8,5 ile oldukça düşük seviyelere geriledi diye seviniyoruz, ama geniş tanımlı işsizlik %28,2 ile neredeyse pandemi dönemini aratmayan düzeye gelmiş bunu da görmezden gelemiyoruz.
Enflasyon belki yıllık bazda geriliyor ancak aylık bazda hedeflenen yerlere gelmekten çok uzak kalmaya devam ediyor. Ayrıca çalışan nüfusun dörtte üçünün asgari ücret civarında gelir elde ettiği bir ülkede dolar bazında bu kadar pahalılaşma ile nasıl mücadele edeceğiz sorusuna verilebilecek bir cevap maalesef yok.
Lüks hayata ilgi hiç azalmıyor
Emekliler ve dar gelirliler, barınma ve gıda gibi temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyor. Ancak popüler deyişle otel ve restoranlar dolu yani tüketimini kısmayan hatta lüks kalemlere ilgisini arttıran bir kesim de mevcut ve zaten daha önce de dediğim gibi ekonomiyi döndürenler onlar. O zaman başlıktaki sorunun cevabı ne?
Adamın biri inanılmaz yoğun trafiğin olduğu bir caddeyi aşmakta zorlanıyor, en sonunda karşı tarafta sesini duyurabildiği birine sesleniyor, sen nasıl geçtin karşıya diye. Cevap manidar, ben sokağın bu yakasında doğdum, karşıya geçmeme gerek kalmadı. Siz yolun hangi tarafında olduğunuzu düşünüyorsunuz?