İyi ki çalışmak istemiyorlar!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Kimler mi; en başta çoğunu ev kadınlarının oluşturduğu 12 milyon kadın…

Kimler mi; çalışmaya hazır olduğu halde iş aramayan 927 bini erkek, bir milyon 143 bini kadın olmak üzere toplam 2 milyon 70 bin kişi.

2 milyonu aşkın kişi çalışmaya hazır olduğu halde neden iş aramıyor? Bu kişilerin 773 bini iş bulma umudunu tümden yitirmiş, 1.3 milyonu da çeşitli nedenlerle iş aramadığını belirtiyor. 

İşgücüne dahil olmayan 27.3 milyon kişinin bu iki grup dışında kalan 4.2 milyonu eğitim/öğretim gördüğü için, 3.6 milyonu emekli olduğu için, 3.5 milyonu da çalışamaz durumda olduğu için işgücü piyasasına girmiyor. Yaklaşık 2 milyon kişi de diğer nedenlerle işgücüne dahil değil.

İşsizliğin geçen yıl umulandan daha iyi bir gelişme gösterdiğini kimse yadsıyamaz. Yıllık rakamlar açıklandığında da bu gerçeğin altını çizmiştik. Üstelik, işsizlikte orta vadeli programda öngörülene göre daha iyi bir tablo söz konusuydu, bunu da vurgulamıştık. Ne var ki, tahmin edilenden daha iyi bir gelişme sağlanmış olmasına rağmen işsizlik oranımız halen yüksek, bu gerçeği de görmezden gelemeyiz. Hem de işgücüne katılma oranımız çok düşük olduğu halde.

100 kişinin 52'si çalışmak istemiyor

Aralık verilerine göre 15 ve yukarı yaştaki nüfus 52.9 milyon kişi. Bu nüfusun 25.6 milyonu işgücü piyasasında. 25.6 milyonun 22.7 milyonu çalışıyor, 2.9 milyonu ise işsiz.

15 ve yukarı yaştaki 52.9 milyon kişinin 25.6 milyonu işgücü piyasasında, dolayısıyla 27.3 milyonu işgücüne dahil değil. Yani, her 100 kişiden 52'si işgücü piyasası dışında. Elbette bu 52 kişinin hepsinin çalışma yaşamına girmesi beklenemez; yukarıda belirttik, bu kişilerin bir kısmı emekli, bir kısmı öğrenci, bir kısmı çalışamaz durumda. Ama, yine de yüzde 52, büyük bir oran. Ya da tersinden söylersek, işgücüne katılma oranını gösteren yüzde 48, özellikle gelişmiş Batı ekonomilerine göre çok küçük bir oran.

Bizde işgücüne katılma oranı aralık itibariyle yüzde 48.4 düzeyinde. Bu oran erkeklerde yüzde 70.3, kadınlarda yüzde 27.2. Özellikle İskandinav ülkelerinde kadınlardaki işgücüne katılma oranının erkekleri bile geride bıraktığı biliniyor. Ortalama oran yüzde 70'i, 75'i buluyor.

İşte onun için diyoruz ya, "iyi ki çalışmak istemiyorlar" diye. İşgücüne dahil olmayan 27 milyonu aşkın nüfus yarın birden karar değiştirse ve belli oranlarda çalışmaya karar verse, ne olur dersiniz?

27 milyon kişinin üçte biri, yani 9 milyon kişi "iş istiyorum, iş arıyorum" diyerek işgücü piyasasına girse… İşgücüne katılma oranımız yüzde 48.4'ten birden yüzde 65.4'e çıkar. Ama tek yükselen bu olmaz tabii ki. İşsiz sayımız 12 milyona dayanır, işsizlik oranımız da yüzde 34.5 gibi bir düzeye fırlar. Üstelik işgücüne katılma oranımız gelişmiş ülkeler düzeyinin halen altında…

Üçte bir, çok büyük bir oran mı, doğru. Onda bir üzerinden varsayımda bulunalım. İşgücü piyasası dışındaki 27 milyon kişinin onda biri, yani 2.7 milyon kişi yarın işgücü piyasasına girse… İşgücüne katılım oranımız yalnızca yüzde 53.5 olur, işsiz sayımız bir anda 5.6 milyon kişiye fırlar, işsizlik oranımız da yüzde 20'yi bulur.

Denilecektir ki, bir günde bu kadar kişi işgücü piyasasına girer mi; girmez tabii ki. Ama istihdam verilerimizi, işgücü piyasası dışındaki bu 27 milyon kişiyi dikkate alarak, bu kişilerin gerçekte neden piyasa dışında olduklarını iyi ve kendimizi kandırmadan irdeleyerek ve gelişmiş ülke olmak istiyorsak bu sayıyı çok aşağılara çekmek durumunda olduğumuzu bilerek değerlendirmek durumundayız. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar