İyi haberler
Çoğu zaman iç açıcı olmayan yorumlar yaptığımın farkındayım. Geçen yıl köşemde iyi haberleri gönderin yazalım diye bir not düşmüştüm. Gelenlerin çoğu siyasi erke övgü, çok azıda muhalefeti övüyordu. Bu köşenin sahibi artık ülkemizde pek rağbet görmeyen bir duruş sergilediğinden, bunlar yazıya dökülmedi.
Ocak ayı daha ilk yarısını doldurmadan terör saldırıları yazılı ve görsel basında öne çıkan haberler oldu. Önce Yemen, sonra İstanbul, Paris ve Nijerya’daki eylemler ne yazık ki yaşadığımız coğrafyanın ürünü. Terör saldırıları konusunda o kadar çok yorum yapıldı ki, bir yorum da ben eklemeyeyim. Fakat bizler bu evrende soluk alanlar en azından şuna inanmalıyız “her keder kurtuluşla sona erer”.
İyi Haber TUİK Kaynaklı
Ocak ayında benim için en iyi haber TUİK’in yaptığı bir açıklama ile geldi. Bunu yazınca sakin enflasyon oranı düştü de, haberimiz mi yok diye algılamayın. TÜİK’in kendi yapılanmasından kaynaklı bir gelişmeden söz edeceğim. Çünkü bu habere gündemin hengâmesi arasında basınımız yeterince yer vermedi, belki de çok mikro ölçekli görüldü. TUİK’in 5 Ocak 2015 tarihinde yaptığı basın duyurusu özetle şöyle idi:
“Bilgi sunum hizmetlerinde yaşanan hızlı değişimi, teknolojik gelişmeleri ve kullanıcı alışkanlıklarında ortaya çıkan değişiklikleri dikkate alan Kurumumuz, yayın politikasını yenileme kararı almıştır. Üretilen istatistiklere ait haber bültenleri anlık olarak Kurum web sayfası üzerinden yayınlanırken, kitap olarak yayınların hazırlanması uzun zaman alabilmekte ve veri güncelliğini de kısa sürede kaybetmektedir. Basılı yayın üretmenin yüksek maliyeti ve çevreye olan etkileri de dikkate alındığında alternatif dağıtım kanallarına ağırlık verilmesi zorunlu hale gelmiştir”.
TUİK’i kararından dolayı kutluyorum. Neden mi?
•Her gün yeni bir çevre katliamının yaşandığı ülkemde bir kurumun üstelikte bir kamu kurumunun çevreye gösterdiği duyarlılıktan dolayı,
•Teknolojik gelişmelerin yine bir kamu kurumunda içerilmiş hale getirilmesinden dolayı,
•Bir kamu kurumu olarak maliyet kavramına verdiği önemden dolayı.
Bu hafta bir başka nedenden dolayı benim için önemli. DÜNYA GAZETESİ’NDE yazmaya 16 Ocak 2009 tarihinde başlamıştım. Tam altı yıl olmuş. Bu dönemde hiçbir yazım sansüre uğramadı, ben de yazdığım yazıların sorumluluğunu taşıdım. Yıllarca bir akademisyen olarak “Dünya Gazetesi” okuru oldum, altı yıldır da keyifle yazıyorum. Başta sevgili editörümüz Hakan GÜLDAĞ olmak üzere emeği geçenlere teşekkürler.