İyi eleman, şirketi seçer
“Türkiye’ye hoşgeldiğim an”
Amerika’dan dönmüştüm. Cebimde doktoram, iş arıyordum. Çeşitli görüşmeler yapmıştım. İş teklifleri almıştım. Ancak henüz tam kafama yatan bir iş çıkmamıştı. Görüştüğüm kurumlara içim ısınmamıştı. Gazetede çıkan bir ilana cevap verdim ve Sabancı Holding’e görüşme için gittim. Ön görüşmeyi yaptım. Görüştüğüm kişi “Şimdi sizi Genel Koordinatörümüz ile tanıştırayım” dedi. Bir üst kata çıktık. Gayet sıcak bir karşılama oldu. Genel Koordinatör söze şöyle başladı: “Arkadaş, Amerika’dan gelmişsin demek. Türkiye’ye hoşgeldin” dedi.
İşte o sıcak karşılama ve “Türkiye’ye hoşgeldin” lafı benim yaptıkları iş teklifini kabul etmeme neden oldu. Çünkü o ana kadar yaptığım iş görüşmelerinde bu sıcaklığı bulamamıştım. Genelde görüşmeler “Demek on bir yıl sonunda dönüyorsunuz. Ben de Amerika’da şuraları gördüm. Güzel memleket” diye başlıyordu. Bazen açık, bazen üstü kapalı “Niye döndün be kardeşim?” mesajı ile ısınma turu sona erdiriliyordu. İlk defa birisi bana “Türkiye’ye hoşgeldin” diyordu.
Seçimi iyi eleman yapar
Eleman arama işi, zor iştir. Hele hele aradığını bulma, daha da zordur. Delikanlılar konuşur aralarında “Şu güzel kızı şöyle tavladım. Bu güzel kızı böyle tavladım.” Delikanlı öyle sanar, ama genelde seçimi güzel kız yapar. İş dünyasında da benzer durum vardır. Şirket, iyi elemanı seçmez. İyi eleman, şirketi seçer. Bu nedenle, eleman tedarik ve işe alım süreci şirketler için hayati değer taşır. Bu süreçlerin askeri bir disiplin titizliği ve içten bir insan sıcaklığı ile yönetilmesi gerekir.
Her başvuruya cevap verilmelidir
İşe alma sürecinin her aşamasında aday, şirketi değerlendirir. Süreç, başvurunun alınması ile başlar. Alınan her başvuruya cevap verilmelidir. Başvuran kişi, bu iş için aradığınız niteliklere cevap vermiyor, aday listenizin uzağından bile geçmiyor olabilir. Ama başvuru yapan kişinin, başvurusunun akıbetini öğrenme hakkı vardır. Bu nedenle ona da bilgi verilmelidir.
Elini çabuk tutan kazanır
Başvurular arasından ayrılan uygun adayların bir an önce seçme tüneline sokulması gerekir. Unutmayınız ki, iyi malın müşterisi çok olur. Tam sizin aradığınız pozisyona uygun birisi aday listesinde yer alabilir. Ama elinizi çabuk tutmazsanız bu aday hemen başkası ile nişanlanabilir. Sizin tavuk gıdaklayıncaya kadar, eloğlu omletini yapmış olabilir. Yüzyılımız hız yüzyılıdır. “Sizinle görüşecek yöneticimiz, Avrupa’da. Çok meşgul, kusura bakmayın” diye savsaklanırken karşı taraftan şöyle bir cevap gelebilir: “Kusur ne demek. Asıl siz kusura bakmayınız; bundan sonra ben de çok meşgul olacağım. Çünkü yeni bir işe başladım.”
Ne kız ver, ne dünür küstür
Her görüştüğünüz kişiyi işe alacak değilsiniz. Ama işe almadığınız kişileri de küstürmeyiniz. Kişi, şirketinize ilgi göstermiş, iş başvurusu yapmıştır. Görüşmelerde kişinin sizin aradığınız niteliklere uygun olmadığını gördünüz. Onunla vedalaşırken iyi ayrılınız, saygıyı esirgemeyiniz. Kişi şöyle üzülerek ayrılmalı “Tüh, ne kadar iyi bir şirketti. Ne kadar güzel insanlardı. Onlarla çalışmak zevkli olacaktı.” Unutmayınız, bu kişiler sizin piyasadaki iyi niyet elçiniz olarak hizmet ederler.
İnsan duyguları olan bir yaratıktır
Ne demiştik: İyi eleman, şirketi seçer. Bu seçimden başarılı çıkmak, iyi adayı şirkete kazandırmak için sürecin her aşamasındaki her kişiye görev düşer. Kişiler seçimlerini yaparken sadece verilen paraya, sağlanan imkanlara bakmazlar. Eğer pazar dengede ise bu önerilecek paketler üç aşağı beş yukarı birbirine yakındır. Kişinin aklını çelecek, yüreğini kazanacak olan, bu şirkette kendini nasıl hissedeceği konusundaki algıdır. Adaylara kendilerini evlerinde hissettiriniz. İnsan, duygusal bir yaratıktır.
Sonuç
İyi elemanı kazanmak kolay değildir. İşe eleman alma işi, ciddiye alınmalıdır. Unutmayınız, seçimi iyi eleman yapar.