İyi eğitim uygulamaları

Ali Argun KARACABEY
Ali Argun KARACABEY VERİDEN BİLGİYE argunkaracabey@arel.edu.tr

Önceki yazılarımda da sık sık belirtmişimdir, eğitim sektörü kendine özgü özellikleri olan bir sektördür. Önemli farklılıklarından birisi, iyi mezunlar verebilmek için iyi öğrencilerin size gelmesini sağlamak zorunda olmanızdır. Bu genel bir kuraldır ve istisnaları vardır. Yüksek öğrenim alanında faaliyet gösterenler bu olanağa her zaman ulaşamadıkları için zaman zaman tamamlayıcı önlemler almaya çalışırlar. En görünen tamamlama mekanizması yabancı dil hazırlık okullarıdır. Normalde öğrencilerin yabancı dil eğitimlerini 18 yaşına kadar tamamlamış veya en azından belli bir seviyeye getirmiş olmaları beklenirken, bu gerçekleşmediği için çoğu üniversite nitelikli mezunlar verebilmek adına, aslında hiç de görevi olmamasına karşılık dil öğretebilmek için ayrı organizasyonlar yapmak zorunda kalmaktadır. 

Her ne kadar iyi adaylar, iyi mezunlar verilmesi için gerekli olsa da bu durumun istisnaları da mevcuttur. Bazen, üniversite giriş sınavlarında istediği başarıyı gösteremeyen öğrencilerin iki yıllık ön lisans programlarına girip, oradan mezun olunca kendilerine tanınan hak doğrultusunda girdikleri dikey geçiş sınavları ile 4 yıllık bölümlerde devam ettiklerinde, bu bölümlere doğrudan giren öğrencilerden çok daha başarılı olduklarını görmek olanaklı oluyor. Öğrenci başarısı üzerindeki en önemli belirleyicilerden birisi öğrencinin isteği kuşkusuz. 

Öğrenme isteğinin düzeyi öğrenciden öğrenciye kuşkusuz farklı olacaktır ancak eğitim kurumunun da bu isteği tetiklemek için çaba göstermesi gerekmektedir. Bu gereklilik vakıf üniversitelerinin ortaya çıkması ile yüksek öğretimde önem kazanmıştır. Ancak sadece yüksek öğretimde değil, lise düzeyinde de bu isteği tetikleyen çok güzel uygulamalar olduğunu görmek mümkün. Aslında çok sayıda örnek verilebilir bu konuda ama birazdan bahsetmek istediğim iki tanesi özel önem taşıyor bence. 

Bu örneklerin özel önem taşımalarının nedeni, sadece öğrencilere çok güzel bir eğitim ortamı sunmaları değil, bunun yanında sanayi ile işbirliği içinde, ihtiyaçlara dönük bir eğitim yürütüyor olmaları. Bu okullardan birincisi Ankara Sanayi Odası tarafından kurulmuş olan “Özel Ankara Sanayi Odası Anadolu Teknik Lisesi”. Ankara 1.Organize Sanayi Bölgesi sınırları içinde yer alan bu okulda teorik ve pratik eğitim birlikte verilerek, sanayinin ihtiyaçları doğrultusunda eğitimli işgücü yetiştirilmektedir. Benzer bir diğer okul ise Dilovası’nda yer alan Makine İhtisas Organize Sanayi Bölgesi içinde yer alan “Özel Enka Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi”. Makine İhtisas Organize Sanayi Bölgesi yönetim kurulu üyelerinin okuldan bahsederken gözlerinde beliren ışıltı ve gururu gördüğünüz zaman okulun neden başarılı olduğunu da rahatlıkla anlayabiliyorsunuz. 

Her iki okulda sundukları olanaklar ve eğitim kalitesi ile kısa süre içerisinde istenen okullar arasına girmeyi başarmıştır. Bu iki okulun bir diğer benzerliği ise okullar hakkında karar veren kişilerin etkin kaynak kullanımı konusunda hassas olmalarıdır. Yıllarca kendi şirketlerini başarıya ulaştırmak için çalışan ve bu katlandıkları külfetle elde ettikleri nimet arasında ilişki kurmayı öğrenmiş bu insanların bu ilkeleri okul yönetiminde de uyguluyor olmaları, okulların başarısının temel belirleyicilerinden biri haline gelmiş. Bunlar OECD’nin eğitim raporlarında yer alan eğitimin başarısındaki lider rolünü de çok güzel açıklayan örneklerdir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Abone 13 Mayıs 2019
Paylaşım ekonomisi 29 Nisan 2019
Eğitimde değişim 18 Mart 2019
Sistem bozucular 21 Ocak 2019
Dijitalleşme, ama nasıl? 31 Aralık 2018
Dalgalar ve Atatürk 21 Mayıs 2018