İyi düşünülmeden yapılan işlerin kötü sonuçları

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ [email protected]

Dış politika ile ilgisi pek az olan bir bakanlığın ileri gelen bir bürokratı ile sohbet ediyoruz. Dostuma göre “hariciye” çok muhafazakarmış. Türkiye’nin bölge ve dünyada sahip olduğu fırsatları heba ediyormuş. Bir ülke ne kadar büyük ve güçlü ise, dış politikasında yapacağı hataları o kadar kolay düzeltebileceğini, Türkiye gibi orta güçte bir ülkenin hatalarını telafisinin zor olduğunu, dolayısıyla, aceleyle geri dönülmesi güç kararlar almasının sakıncalı olacağını, ihtiyatlı olmak gereğini anlatmaya çalıştım. Başardığımı sanmam. Biliyorsunuz, Dış İşlerine sataşmalar çoktan başlamıştı. Yüksek görevdekiler, çoğu ülkenin kıskandığı diplomatlarımızla “monşerler” diye alay ediyorlardı. Bu tutumun altında, Türkiye’nin Batı ile bağlarını güçlü tutmasını benimsemeyen, Orta Doğu’da daha aktif politika izlemesi gerektiğini ileri süren bir düşünce yatıyordu. Sonunda, Dış İşleri “muhafazakar” tutumundan uzaklaştırıldı. Orta Doğu’nun lideri olma sevdamızı uygulamaya koyduk. Sonuç ortada: Üç milyon Suriyeli konuk, Silahlı kuvvetlerimiz mecburen Suriye’de, Mısır’la küsüz. Bölgenin en iptidai yönetimine sahip Suudiler bile dış politikamızı onaylamıyor. 

Bu hallere neden düştük? Bir çok neden var ama dördü özellikle önemli. En önemli olduğunu düşündüğüm neden, hükümetimizin sadece bölgenin çoğunluğuyla aynı dini paylaştığımız için, bölgeyi bildiğini sanmasıdır. Bilmek, bölgeye ilişkin geniş bilgi birikimi demek. Bizde bölgeye dönük araştırma kurumları yeni oluşuyor, şimdilik bilgi ihtiyacımızı çoğunlukla Batılı kaynaklardan sağlıyoruz. Bilgi az olunca, dış siyasetimizi belirleyenler aşırı iyimserliğe kapılıp, din kardeşlerimizin bizin önderliğimizi sevinçle karşılayacağını zannediyor. Bilgi eksikliği, romantik değerlendirmelere ve bekleyişlerin de zemini. Örneğin, Arap dünyasının bir bütün oluşturmadığını, birbiriyle çatışan farklı ulus-devletlerden oluştuğunu anlamak istemiyoruz. Osmanlı’yı özlediklerine dair safça bir kanaat bile var. İkinci neden birincisiyle bağlantılı. Hükümetimiz dış politikayı sadece ulusal çıkarların belirlediğini, bunu unutup dine dayalı evrenselci ideolojilerle dış politika yapmanın sadece kaynak israfına yol açtığını değerlendirmiyor. 

Bu hallere düşmemizin üçüncü nedeni dış siyasette sahip olduğunuz imkanları tartamayıp, onların ötesinde politikalar gütmemizdir. Başta büyük devletler olmak üzere diğer ülkelerle olan ilişkilerimizin bize ne imkanlar sunduğunu, kısıtlama ve külfetler getirdiğini kestirmeyi beceremiyoruz. Son neden ise, dış politikayı iç siyaset amaçları için kullanmamız, iç siyaset dinamikleri yaratarak dış politikadaki hareket alanını daraltmamızdır. Bu nedenler, dış politikada iyi düşünülmeden işler yapılmasına ve istenmeyen sonuçlara yol açıyor. Ümit edilir ki, mevcut durum daha iyi düşünmemizi, geçmişteki istikrarlı politikaya geri dönmemizi teşvik edecektir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
G7 nereye gidiyor? 04 Eylül 2019