İyi bir şirket olma yolculuğuna hazır mısınız?
"B Corp" iş dünyasının gücünü iyilik için kullanan şirketlerden oluşan bir girişim. Dünya genelinde 64 ülkede, iyi olma misyonu ile hareket eden 130 farklı sektörden 3000 şirket, ‘dünyanın en iyisi’ olmaktan ziyade, ‘dünya için en iyisi olmak’ hedefiyle bu girişimde yer alıyor. Bu şirketlerin arasında genç nesil şirketlerin yanı sıra, Unilever, Danone, Sodexo, Philips, Ikea gibi dünya devleri de var. 890 şirket ise bekleme listesinde. B Corp hareketi, piyasada başarı kriterlerini yeniden tanımlıyor ve küresel ekonomiyi herkes için değer yaratacak biçimde şekillendirmeyi amaçlıyor. Temelde; “daha iyi bir kapitalizm mümkün” diyor ve şirketlerin toplumsal sorunlara çözüm üreterek de para kazanmaya devam edebileceklerini söylüyor.
B Corp, şu sıralar Global Compact ile önemli bir iş birliğini hayata geçiriyor. Birleşmiş Milletler Global Compact (Küresel İlkeler Sözleşmesi), 160’ın üzerinde ülkede 9 bin 500’ün üzerinde şirket ve 3 binin üzerinde şirket dışı üyesi ile dünyanın en büyük kurumsal sürdürülebilirlik inisiyatifi. 2000 yılında çalışmalarına başlayan UN Global Compact, sürdürülebilir ve kapsayıcı bir küresel ekonomi yaratmak için kurumların iş birliği ile harekete geçmelerini teşvik ediyor. Dünya çapındaki şirketlerin stratejilerini ve operasyonlarını insan hakları, çalışma standartları, çevre ve yolsuzlukla mücadele alanlarındaki 10 İlke’ye uyumlu hale getirmeleri için destek veriyor ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri‘ne ulaşılabilmesi için iş dünyasına liderlik ediyor. B Corp hareketinin kurucularından Marcello Palazzi, bu işbirliği kapsamında hayata geçirilecek online platform sayesinde, şirketlerin BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri doğrultusunda yarattıkları etkiyi ölçebileceklerini, kendilerini iyileştirebilmek için neler yapmaları gerektiğine dair en iyi uygulamaları görüp, öğrenebilecekleri söylüyor.
İyi olmak, toplumda pozitif etki yaratmak demek
Palazzi’nin dediği gibi, B Corp’un iyilik tanımı, toplumda pozitif etki yaratmaya dayanıyor. Bu etki; iyi üründen, şeffaflılığa, çevre duyarlılığından, iş dünyasında çeşitliliğe, istihdamdaki kadın sayısının artmasından, çalışan mutluluğuna kadar pozitif etki yaratan tüm alanları kapsıyor.
B Corp olabilmek için şirketler 200 ila 300 farklı kriter üzerinden değerlendiriliyorlar. Bu değerlendirme her üç senede bir yineleniyor ve dolayısıyla şirketlerin sürekli olarak iyileşmeye devam etmeleri gerekiyor. Palazzi, “Bu bir öğrenme süreci. Şirketlere yönelttiğimiz sorular, dünya gündemi ve karşılaştığımız yeni sorunlar doğrultusunda sürekli güncelleniyor. Şirketler de bu sorulara cevap verirken, her geçen gün nasıl daha iyi olabileceklerini öğrenmiş oluyorlar. Biz şirketlere hem dünya için, hem de kendileri için nasıl daha iyi olabileceklerini gösteriyoruz. Bunun sonucunda hem onlar kazanıyor hem de yaşadığımız dünya” diyor.
İyi olmak, güvenilir olmak demek
B Corp sertifikası, bir şirketin, hem tüketici hem de iş dünyasının diğer aktörleri nezdinde faaliyetlerini etik, toplumsal ve çevresel bir sorumlulukla yürüttüğünün uluslararası bir göstergesi. “B Corp sertifasyonu önemli, çünkü bu bir gelişim yolculuğu. Önemli olan bu gelişimi nasıl hayata geçirdiğiniz” diyor Palazzi. İyi bir şirket olmak, etik ve şeffaf yönetimi beraberinde getiriyor. Etik ve şeffaf yönetim ise, şirketin güvenilir bir şirket olmasını sağlıyor. Şöyle devam ediyor Palazzi: “İnsanlar işinizi nasıl yaptığınızı bildikleri zaman size güveniyorlar. Yatırımcılar size güveniyor. İş ortaklarınız size güveniyor. İş yapabileceğiniz ortam genişliyor. İtibarınız artıyor. Şirketinize yönelik riskler ortadan kalkıyor. Bugün, hem tüketici iyi şirketleri tercih ediyor, hem de yeni nesil dünyaya anlam katan şirketlerde çalışmak istiyor.”
İyi olmak, değişimi başlatmak demek
İş dünyasının önümüzdeki 10 sene içinde var olmak için ileri gitmesi gerektiğini söylüyor Palazzi. Sürdürülebilirlik konusunda geri adım atmanın artık söz konusu olmadığına dikkat çekiyor ve ekliyor: “Çevresel ayak izinden, kadın istihdamına hiç bir konuda geri adım atmak söz konusu değil. Yarın var olabilmek için, bekleyecek zaman yok. İklim değişikliği ile mücadeleden, toplumsal cinsiyet eşitliğine kadar her konuda bir an önce harekete geçmek gerekiyor. İnsana odaklanmak gerekiyor. B Corp şirketleri, bir tür ‘bağımlılık anlaşması’ imzalıyorlar, çünkü yaşadığımız küresel ekonomide yaptığımız her hareket bir diğerimizi bağlıyor. Giydiğimiz elbisenin ya da harcadığımız paranın yarattığı etki, herkesi ilgilendiriyor. Bu etki neden iyi bir sonuç vermesin?”
İyi olmak, başarıyı yeniden tanımlamak demek
Palazzi, şirketlerin başarısını ölçen parametrelerin de değişmeye mahkum olduğunu söylüyor. Bir şirketin kasasına giren para ile yarattığı sosyal etkiyi birlikte hesaplaması gerektiğine dikkat çekiyor ve şöyle diyor: “Gerçek bir değişim yaşanıyor. Şirketler, insana ve topluma karşı daha sorumlu olmak zorundalar. Sadece kar değil, yarattıkları sosyal etkiyi de ölçmek zorundalar. Bu nedenle, başarıyı ölçen parametrelerin değişmesi gerekiyor. Oyunun kuralları değişiyor. Eğer farklı bir dünya, daha sağlıklı bir kapitalizm, daha sağlıklı bir ekonomi istiyorsak değişmek zorundayız. Değişimi hükümetlerden beklemiyoruz. Değişimi biz başlatıyoruz, onlarda bizimle gelirlerse ne mutlu.”
Palazzi’nin şu sorusunu düşünmekte fayda var: “Okyanuslarda yok olan balıkları geri koymanın bedeli nedir? İyiye giden yoldan şimdi gitmezsek, ne zaman gideceğiz?
Sosyal sorumluluk değil, iş stratejisinin ta kendisi
Zorlu Holding ve Atölye’nin kurucu ortaklığı, S360’ın stratejik partnerliği ile hayata geçirilen imece, “Fark et, katıl, çözüm üret” felsefesi kapsamında, birey ve kurumları sosyal meselelere yenilikçi ve sürdürülebilir çözümler üretilebilmek için çeşitli kaynaklarla buluşturmayı hedefliyor. İmece Direktörü Buğra Çelik, “Özel sektörün sosyal sorumluluk faaliyetlerinin ötesine geçip, olumlu sosyal etki yaratmayı iş modeli olarak benimsemesi gerekiyor” diyor. Çelik, yaptıkları işbirlikleri sonrasında, Türkiye’de şirketlerin sosyal girişimlerle birlikte çalışmaya başladıklarını söylüyor ve şu bilgileri veriyor: “Özel sektörün bu değişimi anlamasını sağlamak çok önemli; çünkü bu değişim sadece dünya için yaptığınız bir şey değil, içinde bulunduğumuz dünyada iş stratejisinin ta kendisi olmak zorunda. Kapsayıcı ekonomide, toplumsal sorunlara çözüm üretmek dünyaya iyi olmanın yanı sıra, şirketlere hem rekabet avantajı hem de en iyi yetenekleri kendi bünyelerine çekmelerini sağlıyor.”