İyi bir dinleyici olmanın faydaları
Yücel UYGUN
“Kulak, yüreğe giden bir caddedir.’’
Voltaire
Dünya üzerindeki başarılı insanların ortak özelliklerine baktığımızda en temel olanlarından biri de iletişim sanatına olan hâkimiyetleridir. Evet, iyi bir iletişime sahip olmak bize, düşündüğümüzden çok daha fazla fayda sağlar. Etkili bir iletişime sahip olmak için ise, dinlemek en önemli unsurların başında geliyor; gerçekten dinlemek, empatik bir şekilde dinlemek...
Günümüzde akıllı telefonların/cihazların gereğinden fazla kullanılması, dinleme ile ilgili sorunsalı birkaç basamak daha yukarı çıkarıyor. İnsanların birçoğu, karşısındaki kişi konuşurken, büyük bir hevesle kendi söyleyeceğine odaklanıyor veya akıllı telefonlarında dijital sörf yapıyor. Bu yaklaşım da tabii ki iletişim kalitesine önemli bir ölçüde zarar veriyor. İyi bir dinleyici olmanın faydalarını bilen kişiler ise bu konuda daha dikkatli davranıyor. “Nasıl iyi bir dinleyici oluruz” konusundan önce iyi bir dinleyici olmanın faydalarına bir göz atalım. Dinlemek konusunda uzmanlaşmak bize aşağıdaki faydaları sağlıyor:
- İnsanlarla olan iletişim kalitemiz yükseliyor
- İletişim kalitemiz yükseldikçe, iş yaşamı veya sosyal yaşamdaki başarı oranımız artıyor
- Her başarı taşının altındaki sır olan “empati kurmak” konusunda temel oluşturmuş oluyoruz
- İnsanlar arasındaki saygınlığımız yükseliyor
- Daha çok bilgi öğreniyoruz (herkesten bir şey öğrenebiliriz)
- İnsanların tecrübelerinden ders çıkarma oranımız yükseliyor
- İnsanların dinlendiklerini hissetmesi, onları rahatlatıyor değerli kılıyor (Bir nevi karşı tarafa manevi bir yardımda bulunmuş oluyoruz ki bu da psikolojimiz açısından önemli bir unsurdur)
- Bazen ufkumuz genişliyor
- Satış mesleğinde olanlar karşı tarafın ihtiyacını daha iyi ortaya çıkardıkları için, daha çok satış yapıyor
- Yöneticiler personelini daha iyi anladıkları için liderlik özelliklerini geliştirme fırsatı yakalıyor vb.
Bu maddelere daha birçok fayda ekleyebiliriz. Her şey ölçüsünde yararlı olduğundan dolayı da çevremizde bulunan sürekli iletişim halinde olduğumuz kişilere, (Jim Rohn’un “İnsan, birlikte en çok zaman geçirdiği beş kişinin ortalamasıdır” sözünü de hatırlayarak) dikkat etmemiz de bize ekstra yarar getirir.
Şimdi de “nasıl iyi bir dinleyici oluruz?’’ konusunun maddelerini hatırlayalım:
- Dikkati karşı tarafa vermek
Başka bir işle meşgul olmadan karşı tarafa tam olarak odaklanmak. Beden dilimizle bunu karşı tarafa hissettirebiliriz, mesela, kafayı aşağı-yukarı hareket ettirmek, karşı tarafa doğru hafif bir şekilde eğilmek, göz teması kurmak gibi. Böyle olduğunda karşı taraf kendisine değer verildiğini hisseder ve daha içten bir şekilde konuşmaya başlar.
- Konuşmayı söz kesmeden dinlemek
En önemli nezaket kurallarından biri bu olsa da, günümüzde birçok kişi maalesef bu kurala yeterince dikkat etmiyor. Bunun önüne geçebilmek için sabretmeyi öğrenmek gerekiyor. Şu hayatta sabretmeyi öğrenmek, bize gerçekten birçok konuda önemli ölçüde fayda sağlıyor.
- Kendi söyleyeceğine gereğinden fazla odaklanmak
Tabii ki, insanları dinledikten sonra bize de söz hakkı doğuyor. İletişim anında bir şekilde zihnimizde konuşacağımız fikirler, cümleler canlanıyor, fakat bunları o anda zihnin bir köşesine dosyalamak ve sabırlı bir şekilde karşı tarafın konuşmasını beklemek gerekiyor. Ve aslında çoğu zaman, ne kadar iyi dinlemeye çalışırsak, o kadar kendi söyleyeceklerimizi daha iyi ifade etmek için bize fırsat doğmuş oluyor.
- Yargılamadan, suçlamadan dinlemek
Karşı tarafı yargılamadan, etiketlemeden dinlemek de iletişim kalitesini yükselten önemli unsurların başında geliyor. Aksi halde karşıdaki kişiyle empati kurmamız da söz konusu olamıyor. Hayata karşımızdaki kişinin yaşam penceresinden bakabilmek gerekiyor.
- Karşı tarafın ihtiyacını sezmek
Günümüzde sık rastlanan en büyük iletişim hatalarından biri de, karşı tarafın ihtiyacını hissedememekten kaynaklanıyor. Şiddetsiz iletişimin en önemli unsuru olan, karşı tarafın ihtiyaçlarına odaklanmak, empatik bir iletişim kurabilmemiz için oldukça önemlidir. Günlük yaşamda birçok şiddetli tartışma veya kavgalar bu sebepten ortaya çıkıyor.
- Sözsüz mesajlara dikkat etmek
İnsanların beden dili, ses tonu ve mimikleri bize, çoğu zaman sözlü mesajlardan daha çok bilgi verir. Albert Mehrabian’ın araştırması bu alanda bilinen en iyi araştırmadır. Özellikle hisler ve tutumlar söz konusu olduğunda,yyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyy
Bir mesajın yüzde 7’si söylenen kelimededir.
Bir mesajın yüzde 38’i kelimelerin söylenme biçimindedir, yani ses tonu.
Bir mesajın yüzde 55’i ise beden dilindedir.
Bu sebepten belki de en önemli dikkat edilmesi gerekenlerin başında bu maddeyi gösterebiliriz. İletişim kurduğumuz insanların sayıları arttıkça, farklı kültürler tanıdıkça karşı tarafın duygularını sezebilmek, hislerini anlayabilmek konusundaki yeteneğimiz de gelişiyor. Tabii ki, en başta kendimizi tanımak konusunda çaba sarf etmemiz gerekiyor, çünkü kendi duygularının farkında olamayan birey, karşı tarafın da hislerine yeterince odaklanamıyor. Konu burada, duygusal zekâ ve sosyal zekâya bağlanıyor. Merak edenlere, eğitimlerimde sürekli önerdiğim, Daniel Goleman’ın “Duygusal Zekâ Neden IQ’dan Daha Önemlidir” ve “Sosyal Zekâ” kitaplarını tavsiye ediyorum.