İyi bir adım ve başka beklentiler
Yeni düzenleme ve çıkan yönetmelikle "En az 10 istihdam" yaratma garantisi verip üç yılda yatırımları gerçekleştirecek olan yatırımcılara bazı illerdeki OSB'lerde yüzde 100'e varan bedelsiz arsa tahsisi imkanı binin üzerinde başvuruya neden olurken, Bakan Ergün, bu uygulamadan 10 bin parsel tahsisi 30 milyarlık yatırım ve 400 bin yeni istihdam beklediklerini açıklıyor. Bu iyi bir adım olarak gündeme geliyor. İş dünyası bunun yanı sıra bazı uygulamalardan şikayetlerini ortaya koyup, "Kamu özel sektör" diyaloğuyla çözüm beklediklerini dile getiriyorlar.
Yatırımcıya bedelsiz arsa tahsisi düzenlemesi torba yasa içinde çıktıktan sonra, çıkan yönetmelikte "En az 10 istihdam" şartına bağlı olarak yapılacak tahsislerin 53 ilde yüzde 100, 60 ilde yüzde 90'ana kadar "bedelsiz arsa" tahsis edilebileceği gündeme geldi. Tahsis edilen arsalarda en az 10 istihdam şartının yanı sıra üç yıl içersinde üretime geçilmesi de koşul olarak yer alıyor.
Bakan Ergün, bu girişimden bekledikleri sonucu açıklarken, 10 bin parsel tahsis edilebileceğini, yaklaşık 30 milyarlık yatırımla 400 bin yeni istihdam yaratılabileceğini söyledi. Bakan ayrıca, bir ay içinde bin dolayında başvuru olduğunu ve bunların ağırlıklı olarak, OSB'lerinde yüzde 100 bedelsiz arsa tahsis imkanı olan Van, Mardin, Diyarbakır, Elazığ, Malatya ve Diyarbakır illerinde Doğu ve Güneydoğu'da olmasının da öneminin altını çiziyor.
Bu açıklamalarda gösteriyor ki, yeni girişim bakanlığın belirttiği gibi yatırım ve istihdam yaratabilecek olumlu bir adım olarak sonuç verebilecek. Doğal olarak bu yatırımlar yerli üretimi artırarak ekonomimize de olumlu katkıda bulunabilecek.
Bu olumlu gelişme söz konusuyken yeni hem teşvik sistemiyle ilgili beklentilerin de bir an önce ele alınması birçok kentteki iş dünyası tarafından bekleniyor. Ülkemizdeki illeri 4 ayrı katagoride ele alıp değerlendiren ve ona göre teşvik uygulamasına getiren son teşvik sistemi birçok ildeki sanayicilerin itirazlarına yol açmış ve değiştirilmesi istenmişti.
İşadamları şikayetlerinde kendi illeri birinci ya da ikinci bölge grubu içinde iken benzer özellikler taşıyan illerin üçüncü veya dördüncü bölge grubu içersinde yer almasının "Haksızlık" yarattığını öne sürüyorlar. Hatta komşu ve benzer özellikli illerin farklı gruplar içersinde yer aldığını iddia ederek bunun yarattığı olumsuzluktan da birçok ildeki işadamlarının şikayetçi olduğuna tanık oluyoruz. Birçok kentte bu olumsuzluğun ortadan kaldırılması için isteklerle karşılaşıyoruz.
Bir başka şikayet konusu da Kalkınma Ajanslarının bürokratik yapısından ve işleyişinden dolayı beklenen yararı sağlayamaması. Ajans yapısının kamu ağırlıklı olması, sivilleşememesinden kaynaklandığını, bunun projelerin yeterince doğru ve süratli değerlendirilmesine engel olduğu öne sürülerek şikayette bulunuluyor.
Ayrı şekilde son dönemde yaratılan imkanlarla KOBİ'ler için yıllık 10 milyara liraya varan bir imkana sahip olacağı belirtilen Kredi Garanti Fonundan yararlanma konusunda da bazı sıkıntılar olduğu ve beklenenin çok gerisinde bir kredi imkanın KOB'lerce kullanılabildiği bu konuda da kolaylaştırıcı ve krediye ulaşımı hızlandırıcı düzenlemeler beklendiği söyleniyor. 100 binlerce KOBİ içersinde son 5 yılda KGF'dan kredi imkanından yararlanabilen KOBİ sayısının 7 binin biraz üstünde olması da bu yakınmaları doğruluyor.
Dış ticaret ve cari açığı azaltmak için yerli üreticilerin korunması ve teşviki konusu son dönemlerde hem iş dünyası, hem de ekonomi yönetimi tarafından dile getiriliyor. Ancak, iş dünyası hem teşvik sistemindeki olumsuzluklar, hem bürokratik engeller, hem de mikro reform eksiklikleri nedeniyle beklenen gelişme ve dönüşümün sağlanamadığı düşüncesini ortaya koyuyorlar. Ekonomi yönetimiyle sağlıklı ve sürekli bir diyalog ile sorunların çözülebileceği düşüncesini ortaya koyuyorlar. Son dönemlerde önemli girişimler olduğunu kabul eden iş adamları, kamu-özel sektör diyaloğu eksikliğinin kararlardan istenen sonuçların alınamadığını öne sürüyorlar ve "Sorunlar ve çözümler" toplantıları talep ediyorlar...