İyi bayramlar
Bu kez sohbetimiz, arefe öncesine denk geldi. Bu fırsatı kullanıp, sohbetimize katılanlar aracılığıyla herkesin bayramının, önce sağlıklı sonra mutlu ve sonrasının da umutlu olmasını diliyorum.
Umuda gerçekten ihtiyacımız, hem de pek çok ihtiyacımız var. Yüreklerimizi daraltan, ocakları karartan şehit haberlerinin ülkemizin tümünde ve ayırımsız her kesiminde infial yarattığını görüyoruz. Siyasete dokunmadığımız için yorum yapmak istemesek de tüm siyasilerimizin bu konuda yapacakları çok şey olduğunu söylemek ve ancak yapılanların ne kadar yeterli ve etkili olabildiğinin de sorgulanması gerektiğini vurgulamak istiyoruz.
Söz umuda gelmişken KOBİ’lerin umutlarını konuşmakta da fayda var derim. Geçenlerde yayınlanan Fortune 500 Türkiye listesinde, Türkiye’nin en büyük 500 şirketi yayınlanmıştı. Bu şirketlerin ciro toplamına baktığımızda 2014 yılı Türkiye Gayri Safi Yurt İçi Hasılası'nın %45’ini geçtiğini görüyoruz. Bu rakama hiç de şaşırmadığımızı söylemek isterim. Zira bu listede, her yıl Türkiye İhracatçılar Meclisi ( TİM ) tarafından yayınlanan ilk 1000 ihracatçı listesinin ortaya koyduğu manzaradan pek de farklı bir şey görünmüyor. Zira burada da ilk 500 ihracatçı 2014 yılı Türkiye ihracatının %49.40 kadarını yapmış olduğu görülüyor.
Bu tablodaki manzara ile Fortune 500 Türkiye manzarası aynı değil mi? Her ne kadar bazı kaynaklar Türkiye ihracatının yüzde altmışına yakınını KOBİ’lerin yaptığını ileri sürse de eğer TİM tarafından yayınlanan listeler doğruysa ki bundan hiç kuşkumuz yok, görünen budur ve o kaynakların yayınladığı bilgilerin geldikleri yerler dikkatle incelenmelidir. Zira aşağıdaki tabloda görüldüğü üzere bu manzara hep aynı gidiyor
Bunu neden vurgulamak ihtiyacını hissettiğimize gelince; hazır Kurban Bayramı gelmişken ve konusu açılmışken, KOBİ’leri kurbanlık listesinden çıkaralım derim.Türkiye’deki işletme sayılarına baktığınızda, ülkenin kurtuluşunun KOBİ ve Mikro işletmelerin ayağa kaldırılmasından geçtiğini görmek için iktisatçı veya benzeri profesyonellerden olmaya gerek yok. Yeter ki gerçekleri farklı seslendirmekten vazgeçip onlarla gerçekten yüzleşelim. Devletten başlayıp, bankalarla devam edip daha bir sürü kurum ve kuruluşun KOBİ adını ağızlarından düşürmediğine şahit oluyoruz. Buna karşı çıkmıyoruz amma bu tabloda görünen manzara değişmediği sürece, bu seslerin bir faydası olamayacağı düşüncesi bizleri üzüyor.