İvedi kuru tarım seferberliği başlatılmalı
Webagron’un “22 Mart Dünya Su Günü’nde” “huyu suyu değiştir” mottosuyla düzenlediği programda dinlediğim Konya Önder Çiftçi Derneği Başkanı Hüseyin Doğançukuru, “50 yıl öncenin kuru tarımını yapıyoruz.
ABD yeni kuru tarım teknikleriyle kuraklık sorununu çözmek üzere. Buğdayların sadece tanesini biçen biçerdöverlerin tablaları sayesinde buğdayın sap kısmının tamamı toprakta kalıyor, toprak işlemesiz tarım yapılıyor. Toprak 10 yıl içerisinde eski sağlığına kavuşuyor. Kuru tarımda inovasyon yapılamaz gibi bir algı var gelişmiş ülkeler kuru tarımla ilgili teknoloji geliştiriyor, akıllı tohumlar kullanıyor, çok yıllık tahıllar çalışıyor.
Tarımdaki ileri teknolojiler Türkiye’ye potansiyel müşteri olduğumuzda geliyor, Türkiye kendi tarım teknolojilerini geliştirmeli. TİGEM geçmişte olduğu gibi ileri teknolojiler konusunda çiftçiye örnek olmalı. Tarlalarımızın su tutma kapasitesi çok düşük, su varlığı kadar suyu doğru kullanmak, tutmak da önemli. Yüksek güneşlenme, sıcak rüzgârlar suyun buharlaşmasına neden oluyor. Tarlaların etrafına rüzgâr kıran yapılmalı.
Tarım arazilerinin çevresine iğde dikilmeli
Tarlaların çevresine iğde ağacı dikilerek topraktan su kaybı durdurulabilir, iğde tabandan itibaren dallanarak rüzgârı kırar böceklerden etkilenmez, element eksikliği göstermez. Yeşil gübre bitkileri ve hayvan gübresi ile toprağın su tutma kapasitesi, organik madde miktarı artırılabilir. Gerekirse tüm destekler bırakılsın Konya bölgesi pilot seçilsin, geçiş sürecinin nasıl finanse edileceği çalışılsın. Türkiye’de acilen kuru tarım seferberliği başlatılmalı. Dış havzalardan su getirmeden önce Göksu projesi bir an evvel tamamlanmalı” diyerek durumun ciddiyetine dikkat çekti.
Erzincanlı Hamdi Ulukaya’nın ABD’de kurduğu yoğurt markası Chobani, 500 milyon dolarlık yeni bir yatırım yapacağını duyurdu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu Chobani, Yunan yoğurdu diye pazarladığı “Türk süzme yoğurdu” ile ABD’de Yunan yoğurt pazar payını 4 yılda yüzde 1’den yüzde 50’ye çıkardı. Sırrı “adındaki Yunan’da.” Marka bir yıl içinde 1 milyar dolarlık ciro elde etti. Yoğurtçu Ulukaya’nın serveti 2,3 milyar dolar. Türkiye’deki sütçüler, etçiler, yoğurtçular fiyatlarla mücadele ederken atı alan Üsküdar’ı geçti.
Türkiye’nin marka algısı
ABD’de Türk yoğurdu deyince satmayan ürünün Yunan deyince satmasını gurur meselesi yapan başka kimse yok mu? “Türk algısının” neden bu halde olduğunu düşünmek gerekmez mi?
Ya aynı algı diğer Türk markalarında da varsa. Algıyı değiştirmek için herhangi bir şey yapılıyor mu? Türkiye markası diye sosyal medya ünlüleri yurt dışında yemek yapıp geri geliyor. Gastronomi festivallerine yığınla para harcayacağımıza bütçeyi Ulukaya’ya verseydik şimdiye çoktan “pideden/ lahmacundan” dünya markası yapardı.
Chobani şimdilerde proteince zenginleştirilmiş ürünler yanında, Yunan tatlısından esinlenerek Chobani Creations’u piyasaya sürdü. Biz buralarda endüstrilere, biyoteknolojiye savaş açalım, zinhar kültür eti yemeyiz, kadim tarım dışına çıkmayız diye naralar atalım Pepsico, Nestle de proteince zenginleştirilmiş atıştırmalıklara yatırım yapıyor. Biyoteknolojide yerli milli projeler yapılmadıkça asıl gıda güvencesi problemi yolda, kimsenin ruhu duymuyor.
Kanalizasyon çamurundan hayvan yemi
Bilim insanları, kanalizasyon çamurunu yeşil hidrojene ve hayvan yemi için proteine dönüştürmek üzere güneş enerjisiyle çalışan yenilikçi bir yöntem geliştirdi. Singapur’daki Nanyang Teknoloji Üniversitesi bilim insanları, “çamurdan gıda ve yakıt yapmayı küresel anlamda “atık yönetimi ve sürdürülebilir kaynaklar yaratma açısından” devrim niteliğinde bir çalışma” olarak nitelendiriyor.
BM’ye göre, yılda 100 milyon ton kanalizasyon çamuru üretiliyor. Yeni keşifle kanalizasyon çamurundaki karbonun yüzde 91,4’ü kurtarılıyor, zararlı yan ürünler üretmeden karbonun yüzde 63’ü proteine dönüştürülüyor. Güneş enerjisiyle çalışan yöntemle saatte 13 litreye kadar hidrojen üretilebiliyor. Hem kanalizasyonun çevreye zarar vermesi önleniyor hem de hayvan yemi yapılıyor bundan iyisi Şam’da kayısı.
Velhasıl, sudan sebeplerle binlerce yıllık kazanımları yok ediyor, huyumuzu suyumuzu değiştirmiyoruz. Kaynaklarımızı değersiz işlere harcıyor büyük fotoğrafa bakmaktan imtina ediyoruz. Yumurta kapıya dayandığında suçu başkalarına atıyor köklü çözümler yerine trendlerin peşinden koşuyoruz. Belki de çözüm “Türk yoğurdunu Türk adıyla satamayan gerçeğimizle yüzleşmekte.”