İtibar yönetilebilir bir durumdur
Utku Kubilay ÇINAR
Geçtiğimiz günlerde Türkiye İtibar Endeksi’nin 2016 sonuçları belli oldu. Yıldız Teknik Üniversitesi İstatistik Bölümü’nce çalışmanın analizleri yapıldı. Bu yazımda İtibarlı şirketler ile borsa arasındaki ilişkilerini açıklayacağım.
İtibar yaygın anlamda; şirketlerin piyasa değeri ile defter değeri arasındaki fark olarak değerlendirilebilir. Bir şirketin piyasa değeri ile defter değeri arasındaki fark ne kadar çok ise o kadar itibarlıdır diyebiliriz. Türkiye İtibar Endeksi’nin yaptığı çalışmada tek kriter bu değil elbette. Birçok kriterin yanında sürdürülebilirliğine, kurumsallığına ve yapılan anket çalışmalarına göre de değerlendirilmiştir. Piyasa değeri ile defter değeri arasındaki farkın içinde; güvenirlik, bilinirliği, marka imajı ve bunları sürdürebilirlik niteliği ile değerlendirmemiz mümkündür. İtibar, para ile satın alınamayacak kalitede en önemli değerdir. Sadece piyasa değeri / defter değeri oranına bakıldığında, en itibarlı firmaları üst sıralarda göremiyoruz. Bunun nedeni TİE’nin hesaplanışının farklı olmasıdır. Piyasa değeri/defter değeri oranı, bir firmanın ne kadar primli olduğunu gösterir. İnsanlar, defter değerinin kaç katı kadar firmaya değer biçtiklerini gösterir. Kısaca piyasa değeri/defter değeri oranının birden yüksek olması, yatırımcılarının defter değerinden daha kıymetli olduğunu düşünmesindendir. Tabii şirketin sermayesi, yatırımcı sayısı ve halka açıklık oranı farklı olacağından, sadece piyasa değeri ile defter değeri arasındaki farkın ne kadar çok ise o kadar itibarlıdır demek eksik olacaktır. Bu endeks hesaplanırken, farklı ölçütler kullanılmıştır.
Yıldız Teknik Üniversitesi İstatistik Bölümü’nün görev aldığı çalışmada Türkiye’nin en itibarlı firması Koç Holding oldu. Koç Holding’in piyasa değeri 42.3 milyar liraya yakın, defter değeri ise 26.2 milyar lira. Aradaki yaklaşık 16.1 milyar liralık fark Koç Holding’in itibarı, bilinirliğini, güvenirliği, yabancı kredi notu ve prestiji gibi sayısız etkenlerdir.
Yıldız Teknik Üniversitesi İstatistik Bölümü’nün görev aldığı araştırmada belirlenen en itibarlı şirketlere baktığımız zaman, sektör ortalamalarının çok üzerinde piyasa değerleri ve defter değerlerini görebiliyoruz. Borsada işlem gören firmaların piyasa değeri ile defter değerlerine baktığımızda da bu araştırmayı kanıtlar nitelikte.
İtibar endeksi dediğimizde Sürdürülebilirlik Endeksi’ni de unutmamamız gerekir. Gün geçtikçe endeksin değeri artmaktadır. İtibarlı firmalar daha da itibarlı hale geliyor ve globalleşen dünyada büyük firmalarımız da yerlerini alıyor. İtibarı sürdürebilir hale getirmek itibarlı olmaktan daha zordur. En itibarlı şirketlere baktığımızda birçoğu uzun yıllar boyunca koltuğunu kaptırmamıştır. Kurumsal Yönetim Endeksi’ne baktığımızda da bu firmalar 2008 krizinden bu yana mütevazi bir şekilde yükseldiğini görmekteyiz. İtibar Endeksi’ni de BIST Pay Endeksleri gibi düşünebilir, gün geçtikçe kurumsal şirketlerimizin sayısı ve değeri arttığını söyleyebiliriz.
İtibarlarına baktığımızda diğer bir gösterge de şirketlerin kredi derecelendirme notlarıdır. Yabancı yatırımcı için önemli sayılabilecek bu göstergeyi incelediğimizde, Koç Holding, Turkcell ve Türk Telekom gibi firmalarımızın diğer firmalardan biraz daha iyi kredi notu olduğunu görebiliyoruz.
Borsa İstanbul 1 Ocak 2010’dan bugüne %85 getiri sağlamışken Koç Holding %375, Garanti Bankası %76, Aselsan %1629, Turkcell %32, Türk Telekom %124 gibi getiri sağlamıştır. Net karlarına baktığımızda 2016 yılı ilk bilançosu ile 2017 yılı 3 aylık bilançolarını karşılaştırdığımızda ana ortaklık net kârlarının Koç Holding %118.26, Aselsan %186.72, Garanti Bankası %46.61 arttırırken; Türk Telekom %83.89 ve Turkcell %18.56 azalmıştır. Yine aynı dönemlerdeki piyasa değerlerine baktığımızda Koç Holding %16, Garanti Bankası %17, Aselsan %128 artarken; Turkcell %2 ve Türk Telekom %6 azalmıştır. Koç Holding, Aselsan, Enka İnşaat, Bim Birleşik Mağazalar, İş Bankası gibi devler de temettü ödemelerine, temettü verimliliğine önem verdiği görülüyor.
Türkiye’nin en itibarlı şirketlerine baktığımızda itibarlı firmalar, diğer firmalara göre arayı çok ciddi şekilde açıyor. Büyükler daha hızlı büyüyor. Teknoloji, holding, imalat sanayi ve banka sektöründeki itibarlı firmaların birçoğu bir yılda %50 büyüdüler. Peki itibar neden bu kadar önemli? Yabancı yatırımcılar ya da kurumsal firmalar itibarlı firmaları tercih ediyor çünkü marka değerleri yüksek olduğu için iş yapacağı firmanın prestijine, saygınlığına ve kurumsallığına güveniyor.
Burada Beşiktaş Kulübü’nü örnek vermemiz çok doğru olur. Geçtiğimiz yıllar içinde kulübe haciz gelirken şu an ülkenin en prestijli spor kulübü oldular. Artık kendi uçakları bile var. Aldıkları sporsorluklar, stadları ve başarıları itibarlarına etki ediyor. Türk spor tarihinin en büyük sponsorluk anlaşmasını yapmaları da Beşiktaş Kulübü’nün marka değerini ve saygınlığını gösteriyor. Sponsorluk anlaşmasını yaptığı iletişim firması, Beşiktaş’ın itibarını ve saygınlığını düşünerek sponsor olmayı seçmişler. Birçok spor kulübü varken neden Beşiktaş’ı seçtiler derseniz, bunun cevabı prestijdir, itibarıdır, saygınlığıdır, sözlerinde durmalarıdır, marka değeridir. . .
İtibarı böyle düşünebiliriz. İnsanların seçimlerine etki eden, para ile satın alınamayan; firmaya olan güvendir.