İthalata karşı kurulan düve merkezleri iflasın eşiğinde

Ali Ekber YILDIRIM
Ali Ekber YILDIRIM TARIM DÜNYASINDAN [email protected]

Tarımın önemli hastalıklarından birisi, bakan değiştikçe değişen uygulamalar, politikalardır. İktidar partisi değişmese de, göreve gelen her bakan bir öncekinin projesini sürdürmek yerine adeta çöpe atarak kendince yeni projeler geliştiriyor. Fakat, kendi projelerini tamamlamaya da görev süresi yetmiyor.

AK Parti iktidara geldikten sonra ilk tarım Bakanı Sami Güçlü "Hayvancılıkta 5 Yıllık Strateji" belirleyerek açıkladı. Uygulamaya geçmeden görevden alındı. Yerine göreve gelen Mehdi Eker, hayvancılıkta 5 yıllık stratejiyi rafa kaldırdı. Bu proje uygulansa belki sonraki yıllarda ithalata gerek kalmayacaktı. Fakat, uygulanmadı ve Mehdi Eker döneminde özellikle 2010'dan itibaren tamamen ithalatı temel alan bir politika uygulandı. Damızlık, kasaplık, besilik büyükbaş, küçükbaş hayvanın yanı sıra, saman bile ithal edildi. Kurbanlık koyun ithal edildi. Türkiye ithalat cenneti oldu.

Mehdi Eker'in Tarım Bakanlığı döneminde 3 yılı aşkın bir süre çalışılarak hazırlanan ve ülkeyi 30 havzaya bölen havza modeli uygulanamadan Mehdi Bey görevden ayrıldı. Faruk Çelik'in bakanlığında bu kez her ilçe bir havza kabul edilerek 941 havza belirlendi. Her havzada desteklenecek ürünler saptandı. Yarım yamalak ta olsa uygulamaya geçti. Bekir Pakdemirli şimdi yeni bir havza modeli üzerinde çalıştıklarını söylüyor. Havza gibi temel bir konuda aynı partinin tarım bakanları anlaşamıyorsa, tarımda üretim planlaması nasıl olacak?

"Milli Tarım Projesi" rafa kaldırıldı

Bakan değiştikçe değişen, istikrarlı ulusal bir politika uygulanmadığı için hayvancılıkta önemli bir fırsat daha heba edilmek üzere. Binali Yıldırım'ın Başbakanlığı, Faruk Çelik'in Tarım Bakanlığı yaptığı 2016'da "Milli Tarım Projesi" açıklandı. Projenin en önemli ayaklarından birisi hayvancılıkta ithalatı önleyecek üretimi artıracak yerli ve milli bir projenin yaşama geçirilmesiydi. Yani önce ithalatı patlatıp sonra ithalatı önleme projesi gündeme getirildi.

Bu kapsamda hayvancılıkta bölge bazında ihtisaslaşmaya gidildi. Türkiye'nin 32 ili damızlık düve üretim merkezi ilan edildi. Bu illerde en az 500 baş kapasiteli damızlık gebe düve merkezlerinin kurulması için inşaat, hayvan ve makine alımında yüzde 50 hibe desteği verileceği açıklandı. Kurulacak damızlık düve merkezleri düve ihtiyacının yurt içinden karşılanması ve ithalatın sona erdirilmesi hedeflendi.

Damızlık Sığır Yetiştirici Birlikleri'nin yanı sıra bazı illerde özel girişimciler tarafından olmak üzere 22 ilde damızlık düve merkezi kurulması çalışmalar başlatıldı. Bazıları tamamlanarak faaliyete geçti, bazılarının ise çalışmaları devam ediyor.

Milli Tarım Projesi ile 25 ilde "Mera Hayvancılığı Yetiştirici Bölgesi" kapsamında ilave destekler sağlandı. Bu illerde ağıl ve ahır yapımına veya yenilenmesine yüzde 50 hibe desteği verilmeye başlandı. Et sığırcılığına uygun 200 başa kadar düve alımına yüzde 30 hibe desteği sağlandı. Bu bölgedeki yetiştiricilere buzağı başına 200 lira daha fazla destek ödeniyor.

Ayrıca, 22 ilde en az 500 baş kapasiteli Damızlık-Koç Teke Üretim Merkezleri, 8 ilde ise en az 250 baş kapasiteli Damızlık Manda Üretim Merkezleri kurulması öngörüldü. Ette sınıflandırma, sütte anlık kayıt sistemi, hayvan hastalıklarıyla mücadele gibi konularda da düzenlemeler öngörülüyordu.

Bakan gidince proje askıya alınıyor

Genel olarak bakıldığında hayvancılıkta üretimin planlaması, ithalata bağımlılığın azaltılması, üretimin, ticaretin ve ihracatın yapılandırılması gibi önemli stratejileri olan bu proje, Faruk Çelik'in görevden ayrılması ile deyim yerindeyse kaderiyle baş başa bırakıldı.

Faruk Çelik'ten sonra göreve gelen Ahmet Eşref Fakıbaba, bu projeyi yok sayarak, ithalatla karşılanmak üzere "250 bin damızlık düve projesi", "5 bin baş koyun projesi" gibi yeni projeler başlattı.

Bugünlerde üreticiler soruyor; "Bizim koyunlar, damızlık düveler ne zaman gelecek" diye. Çünkü Bekir Pakdemirli de Fakıbaba'nın projelerini askıya aldı. Gelenek bozulmadı.

Düve merkezleri dert merkezi oldu

Bu projelerden belki de en önemlisi düve merkezleriydi. Çünkü Türkiye yıllardır gebe düve ihtiyacının büyük bölümünü ithal ediyor. Bu ihtiyacı yurt içinden karşılamak, et ve süt üretiminin artırılması, sektörün geleceği açısından önemliydi.

Proje ile gebe düve ithal etmek yerine, 32 ilde kurulacak damızlık merkezlerinde boş düveler tohumlanarak gebe olarak satılacaktı. Bunun için devlet yüzde 50 hibe desteği sağlıyor. Gebe düve ithal eden Türkiye, ihracat yapacaktı.

Düve merkezi kuranlara "Düve ithalatına izin verilmeyecek, ülkenin ihtiyacını siz satacaksınız" denildi. Düve merkezi kurmak büyük bir avantajdı. Bu avantajı elde edenlere "başınıza devlet kuşu kondu" denildi.

Fakat, ithalat aynen devam etti. Milyonlarca lira yatırımla kurulan düve merkezlerindeki gebe düvelere ise alıcı çıkmadı. Gebe hayvanlar doğurmaya başlayınca yavruları alınıyor, anaları ise kesime gönderiliyor.

Bugün birçok düve merkezi can çekişiyor. İflasın eşiğine gelenler var. Konuştuğumuz düve merkezi yatırımcıları özetle şunları söylüyor: "Bakanlığın ilgisizliği, yanlış politikalar hem bizim hem de devlet kaynaklarının heba olmasına neden oldu. Büyük umutlarla kurduğumuz düve merkezleri dert merkezi oldu. Süt hayvancılığından kaçış var. Yeni yatırımcı hemen hiç yok. Bu nedenle düveleri satamıyoruz. İflas noktasına geldik. Bizi en çok üzen, Faruk Çelik'in görevden ayrılmasından sonra hiç kimsenin bu projeyle ilgilenmemesi, bakanlıkta muhatap bulamıyoruz."

Projeyi uygulamaya koyan eski Tarım Bakanı Faruk Çelik ile görüştüm. O da gelinen noktadan çok rahatsız. Amaçlarının hayvancılıkta ithalatı bitirmek olduğunu söylüyor.

Özetle, bakandan bakana değişen politikalar sonucu ülkenin kaynakları heba ediliyor. Üretimi artırıcı projeler yerine ithalat destekleniyor. Hem üretici hem de tüketici kaybediyor. Sadece mutlu bir azınlık, ithalat lobisi köşeyi dönüyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar