İthalat maliyetleri, ihracatta rekabet gücümüzü olumsuz etkiliyor
Gümrük ve Ticaret Bakanlığının 2017 yılı Mayıs Ayı Veri Bülteni ile geçici ihracat ve ithalat rakamları yayınlandı. Bu verilere yönelik değerlendirmeler ile dış ticaret rakamlarında ithalata bağımlı bir üretim ve ihracat modelinin öne çıktığı görülüyor. Dolaylı olarak istihdam ve büyüme rakamlarımız da ithalata bağlı hale geliyor. Bu da ithalat işlemlerinde doğrudan (gümrükleme) ve dolaylı (zaman) oluşan maliyetlerle, ihracat, istihdam ve büyüme rakamlarını doğrudan etkiliyor. İhracatta rekabet gücümüzü artırmak için ithalat süreçlerinde katlanılan maliyetler büyük önem taşıyor.
İhracat arttıkça ithalat da artıyor
2017 yılı Mayıs Ayı Veri Bülteni’ne göre; Mayıs ayı ihracatımız 13 milyar 224 milyon dolar, ithalatımız ise 20 milyar 878 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Mayıs ayında ihracat bir önceki yılın aynı ayına göre % 9,49 oranında, ithalat ise % 21,39 oranında artış gösterdi. Mayıs ayında ihracatın ithalatı karşılama oranı % 63,3 oldu. Bir önceki yıl ile mukayese edildiğinde, ihracatın ithalatı karşılama oranı % 70,2 iken, 2017 yılı Mayıs ayında % 63,3 olarak gerçekleşti.
Bu verilere göre, en fazla ithal edilen ürünün, ara malı ve yatırım malı olarak mineral yağlar (petrol türevi ürünler) ile “Kazanlar, makinalar, mekanik cihazlar ve aletler, nükleer reaktörler”; olduğu, en fazla ihracat yapılan ürün grubunun ise “Motorlu kara taşıtları” olduğu görülüyor. Otomotiv sektörünün ihracatımızda lokomotif görevine devam ettiğini anlıyoruz.
Bu verilerden, ihracat ile ithalat arasında bir doğru orantının olduğunu anlıyoruz. Bu sonucu destekleyen bir başka gösterge de ihracatımızın yarıdan fazlasının dahilde işleme rejimi kapsamında yapılıyor olması. Dahilde işleme rejimi, ihracat amacı ile ithal edilen girdi ve yarı mamullerin ithalatında vergi muafiyeti sağlayan bir gümrük rejimidir. Bu rejimi en çok kullanan sektör ile ihracatın en fazla yapıldığı sektörün aynı olduğunu görüyoruz (otomotiv sektörü). Bu da ihracat yapabilmek için ithalat yapmamızın zorunluluğunu ortaya koyuyor.
İthalat maliyetleri ihracatta rekabet gücünü olumsuz etkiliyor
Türkiye dünyanın en büyük 17’nci ekonomisi olmasına rağmen, Dünya Bankasının hazırlamış olduğu sınır ötesi ticaret yapma kolaylığında 70’inci sırada yer alıyor. 2016 yılı ortalama verilerine göre, ihracattaki gümrükleme işlemler yaklaşık 16 saat sürerken, ihracat maliyeti gönderi başına ortalama 376 USD olarak gerçekleşiyor. Diğer taraftan, ithalat işlemleri ortalama 41 saatte tamamlanırken ithalat maliyetleri ise gönderi başına 655 USD oluyor. Ekonomik büyüklere göre bu kriterler aşağıdaki tabloda karşılaştırılıyor:
İhracat pazarında rekabet edebilmek, ihracatı rakiplerine göre daha kaliteli ve daha ucuza yapabilmekten geçiyor. Ancak ithalat ve ihracat maliyetlerinin rakiplerimiz ile mukayese edildiğinde 2 veya 3 kat fazla olması ihracatta rekabet gücümüzü olumsuz yönde etkiliyor. Özellikle dış ticaret yapımızın ithalata bağımlı olması ve ihraç ettiğimiz ürünlerin en az yarısının ithal girdi içermesi, ithalatta katlanılan yüksek maliyetlerin de gözden geçirilmesi gerektiğine işaret ediyor. Çünkü rakip ülkelerde ithalat ve ihracat için harcanan toplam maliyet 397 USD iken bizim harcadığımız maliyet 1.031 USD’dir. Bu yüksek maliyetlerden, ihracat rekabet gücümüzün olumsuz etkilenmesi kaçınılmaz oluyor.
Bazen de ithalatta oluşan bu maliyet unsurları, ülkemiz açısından bir projenin kaybedilmesi ile de sonuçlanabiliyor. Özellikle uluslararası şirketler bazı projeleri hangi ülkede üreteceğine karar verirken bir maliyet ve avantaj analizi yapıyor. En avantajlı olan ülkelerde şirketler bu projeleri hayata geçiriyor.
Ne yapılmalı?
İthalat işlemlerinin maliyeti, dış ticarette ithalata bağımlı olunması nedeniyle önemli hale geliyor. Bu nedenle de gümrükleme hizmetinde hem sürenin kısaltılmasına yönelik hem de bürokrasinin azaltılmasına yönelik yapısal değişikliklere başlanması veya başlananlara devam edilmesi ihracatçıya, üreticiye ve tüketiciye olumlu yansıyor. Özellikle "Tek Pencere", "İhracat İşlemlerinde E-fatura Uygulaması” ve "Yetkilendirilmiş Yükümlü" gibi ithalat işlemlerinde ve gümrükleme hizmetlerinde doğrudan ve dolaylı maliyetleri azaltıcı uygulamalara devam edilmesi gerekiyor.
Bunlara ilave olarak, ithalatta bürokrasiyi arttıran uygulamaların da gözden geçilmesinde fayda var. İhtisas gümrüklerinin kaldırılması, piyasa gözetiminin gümrükler yerine iç piyasada yapılması gibi düzenlemeler ithalatta gümrükleme bürokrasini azaltacaktır.
Yine AB Gümrük Kodu kapsamında gümrük idarelerindeki modernizasyon çalışmaları ile gümrük idarelerinin alt yapısının bir an önce tamamlanması da bu anlayışa hizmet edecek.. Ayrıca, ithalat maliyetleri içinde önemli yer tutan lojistik maliyetlerinin azaltılmasına yönelik çalışmalara da hız verilmesi gereken konular arasında yer alıyor.
Sercan Bahadır Hakkında:
2006–2010 tarihleri arasında İstanbul Aydın Üniversitesi Dış Ticaret ve Gümrük Yönetimi Programlarında öğretim görevlisi olarak görev yapan Sercan Bahadır, 1999-2002 tarihleri arasında Hacettepe Üniversitesi Maliye Bölümünde Araştırma Görevlisi olarak çalışmıştır. 2002-2010 tarihleri arasında Gümrük Teftiş Kurulu’nda Gümrük Müfettişi olarak görev alan Bahadır, 2010 yılında EY Türkiye’ye Kıdemli Müdür olarak katılmış ve halen EY Türkiye’de EY Vergi Hizmetleri Ortak olarak görev yapmaktadır.
Bahadır, gümrük ve uluslararası ticaret danışmanlığı, gümrük ve uluslararası ticaret işlemleri risk ve fırsat değerlendirilmesi, serbest bölge uygulamaları, antrepo, dahilde–hariçte işleme konuları, tedarik zinciri modellemeleri, ithalde alınan vergiler (gümrük, KDV, ÖTV, damga, damping), uluslararası ticarette teşvik uygulamaları, gümrük uyuşmazlıkları ve gümrük eğitimleri konusunda uzmanlaşmıştır.