İthalat Doğu’da hayvancılığı bitirecek...

Ali Ekber YILDIRIM
Ali Ekber YILDIRIM TARIM DÜNYASINDAN [email protected]

Türkiye çok zor günlerden geçiyor. Darbe girişimi püskürtüldü.Fakat, terör her gün can almaya devam ediyor. Darbeyi püskürten halkın, terörle mücadele konusunda da tek vücut olarak mücadele ederek başarıya ulaşacağına inanıyoruz. 

Teröre karşı mücadelenin başarılı olabilmesi için sadece askeri önlemler yeterli değil. Bölgede ekonomik yatırımların yapılması, mevcut ekonomik faaliyetlerin büyütülerek, genişletilerek sürdürülmesi gerekiyor. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin en önemli geçim kaynağı tarım. Bazı iller için özellikle hayvancılık çok önemli. 

Terör nedeniyle bölgenin bazı kesimlerinde hayvancılık yapılamıyor. Yapılan yerlerde ise uygulanan ithalata dayalı politika ile adeta engelleniyor. İthalat ofisi gibi çalıştırılan Et ve Süt Kurumu’ndan yapılan duyurulara bakıldığında yarısı inşaat ihalesi, diğer yarısı da ithalatla ilgili. Her hafta yeni bir ihale, yeni bir ithalat duyurusu yapılıyor. 

Öyle bir noktaya gelindi ki, kırmızı et fiyatını düşürme bahanesiyle besilik dana, karkas et ithalatı yapılıyor. Yapılan her ithalat Doğu’da bir çok aileyi hayvancılıktan koparıyor. Şu günlerde yerli üretici kurbanlık hayvanları ve yaz boyunca yaylada beslediği besi danalarını pazara indirmeye hazırlanırken Et ve Süt Kurumu, Güney Amerika’dan 72 bin 500 baş besilik dana ithalatı için sözleşme yaptı. Hayvanların bir bölümü ülkeye girmeye başladı. 

Terör nedeniyle zaten çok zor koşullarda hayvancılık yapanlar ithalatla sektörden tamamen uzaklaştırılıyor. 

Bölgede yaşananları Kars’ta 4 kuşaktır hayvancılık yapan bir aileden gelen ve tüm sıkıntılara rağmen inatla besiciliği sürdüren Ali Çelik’le konuştuk. Anlattıkları, uygulanan ithalat politikasının bölgeyi nasıl derinden etkilediğini gösteriyor. 

Ali Çelik’in anlattıkları özetle şöyle: “Kars’ta hayvan almak için üreticilerle konuşuyoruz. Herkesin morali çok bozuk.Üretici büyük zorluklarla yetiştiricilik yapıyor. Meralarda ot var. Kars, Erzurum, Iğdır bölgesi besicilik için çok uygun. Fakat, yapılan ithalat burada üretim yapmayı olanaksız hale getiriyor. Türkiye, son olarak 1996 yılında ithalat yapmıştı. 1996’dan 2010’a kadar ithalat yapılmadı. Bu dönemde ülke et ihtiyacını nasıl karşıladı? İthalat olmadan nasıl üretim yapıldı? Demek ki istenince oluyor. Fakat, sonra ne olduysa 2010 yılında tekrar ithalat gündeme getirildi. Eski adıyla Et ve Balık Kurumu yeni adıyla Et ve Süt Kurumu ithalat için kullanılacak bir kurum oldu. Devlet yeniden kasaplık yapmaya başladı. 

Biz besiciler olarak eskiden Saray Halı’ya, Migros’ a, Pınar’a dana satarken şimdi onlar Et ve Süt Kurumu’ndan yada doğrudan ithalatla ihtiyaçlarını karşılıyor. Yerli besicinin hayvan satacağı işletmeler bugün ithalatçı oldu. 
Yapılan her ithalat bu bölgeden yetiştiricileri sektörün dışına çıkarıyor. Ben daha önce hayvan satın aldığım köylüleri şimdi bulamıyorum. Daha önce 20-30 dana aldığım insanları şimdi bulamıyorum. Soruyorum; bu köyde Mehmet Amca vardı ne oldu? O göçtü diyorlar. Nereye? İstanbul’a. Niye çünkü hayvancılıktan para kazanamıyor. Yaşı 60-70’e gelmiş adamlar İstanbul’a göçüyor. ‘Çocuklarım çalışır eve ekmek getirir’ diye. Kars’ın nüfusu bu göç nedeniyle düşüyor. 2010 yılında başlayan ithalat, önce 15-20 hayvanı olanları bu sektörden çıkardı. Şimdi sıra bizim gibi orta ölçekli işletmelere geldi. Merası, arazisi, tesisi olan bizim gibi işletmeler de çekilirse bu bölgede hayvancılık tamamen biter. Çünkü biz kendimiz hayvancılık,yetiştiricilik yapıyoruz. Aynı zamanda küçük üreticinin hayvanını alıyoruz. 

Bizim gibi bir çok işletme bu işi bırakıp al sat işlerine girdi. Onlar bizden çok daha fazla para kazanıyor. Böyle giderse bizde bırakıp al-sat işi yapacağız. Çünkü uygulanan politikalarla üretim yapmamız istenmiyor. 
Yapılan ithalat, üreticiye zarar verdiği gibi tüketiciye de bir faydası yok. Kırmızı et fiyatı söylendiği gibi düşmüyor. Zaten endüstriyel et üreten bir kaç firma dışında ithalatı isteyen de yok. İthalat mutlaka yapılacaksa bunun da bir plan dahilinde yapılması gerekir. Sektörün tüm taraflarının görüşü alınarak bir politika belirlenmesi gerekir. Biz bilelim ne zaman ithalat yapılacak? Ne kadar ithalat yapılacak? 

Bana göre karkas et ve kasaplık hayvan kesinlikle ithal edilmemeli. İthalat yapılacaksa ve sorunlar çözülmek isteniyorsa kısa ve orta vadede 2 milyon gebe damızlık Simental ithal edilmeli. Bunun için gerekirse her ilde 10 işletme seçilmeli. Bu işletmelere hayvanlar uygun fiyata getirilmeli. Doğan erkek buzağılar et üretimi için değerlendirilir. Dişi olanlar süt için beslenir. Hem süt alınır hem buzağı. Hayvan varlığı ancak bu şekilde artırılabilir. Hayvanı getir kes ye, eti getir pişir ye. Bu şekilde sorun çözülemez. Daha önce olduğu gibi hayvanları ithal edip 3-5 hayvan dağıtmakla da bu sorun çözülemez.” 

Başbakan Binali Yıldırım, pazartesi günü Bakanlar Kurulu Toplantısı’ndan sonra yaptığı açıklamada Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yatırımların teşvik edileceğini, ekonomik anlamda bölgenin kalkındıracaklarını söyledi. Hayvancılıkla ilgili yapılması gerekenleri Ali Çelik çok iyi özetliyor. Alın bunları aynen uygulayın. Göreceksiniz bir kaç yıl içinde hayvan ve et ithal eden Türkiye, ihraç eden ülke olur. Bu yapılmaz ve ithalat sürerse bölgede hayvancılık biter. Bu kimin işine yarar, söylemeye gerek var mı? 

★★★ 

Atama bekleyen mühendisler 

Darbe girişiminden sonra kamuda yoğun bir atama dönemi yaşanıyor. Yıllardır atama bekleyen gıda mühendisleri, ziraat mühendisleri, veteriner hekimler, gıda ve ziraat teknikerleri, teknik elemanlar da atama bekliyor. Sağlıklı nesiller yetiştirmek için,güvenilir gıda tüketimi için gıda mühendislerinin etkin olarak görev alması gerekiyor. Bunun için atama bekleyen mühendislerin ataması yapılmalı. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bu isteği mutlaka dikkate almalı.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar