İthalat Bakanlığı
Türkiye'de adı en çok değiştirilen bakanlıklardan birisi Tarım Bakanlığı olsa gerek. "Tarım ve Orman Bakanlığı", "Tarım,Orman ve Köy İşleri Bakanlığı","Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı", "Tarım,Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı" ilk akla gelen isimler. En son değişiklik 2011 yılında yapıldı.
Resmi olarak adı değiştirilmese de, bugünlerde bakanlık daha çok "İthalat Bakanlığı" olarak anılıyor. Tarımsal potansiyeli son derece yüksek bir ülke olan Türkiye, bitkisel üretimden hayvancılığa gıda ürünlerinden balıkçılığa hemen her şeyi ithal ediyor.
Uygulanan politikalar,geliştirilen projeler hep ithalatı destekleyen, ithalatı cazip kılan çalışmalar. İlk kez 1980 sonrasında yaygın olarak kullanılmaya başlanan tarımı ithalatla terbiye etme anlayışı, bugünün temel politikası oldu.
En umut verici projelerin bile altında ithalatı artırma çabası var. Son yılların en somut örneği genç çiftçi projesi. Yaşlanan nüfus ile kırsalda tarımsal üretimi sürdürmek zor. Bu nedenle gençlerin kırsalda kalmasını ve üretim yapmasını sağlamak gerekiyor. Genç çiftçi projesi bu anlamda çok önemliydi. Kamuoyunda da benimsendi. Gençler tarımsal üretime yönlendirilecek diye herkes projeyi destekledi.
Ne oldu?
Genç çiftçilere 30 bin liraya kadar hibe desteği verilecekti. Gençlerin neredeyse yüzde 90'ı hayvancılık için başvurdu. Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, başvuran gençlere nakdi destek yerine hayvan vereceğini ilan etti. Dünyanın öbür ucundan Uruguay'dan, Brezilya'dan en kötü hayvanlar milyonlarca dolar karşılığında ithal edilerek genç çiftçilere verildi. Bakanlık ithal ofisi gibi çalıştı.
Genç çiftçiler, nasıl olsa" bedava veriliyor" diye, bir kaç istisna dışında hayvanların kalitesizliğine itiraz etmedi.
Bakanlık, "gençleri destekliyorum" diye projenin siyasi boyutunu öne çıkarıp siyasi olarak nemalandı. Olan ülke kaynaklarına oldu. Çok umut verici bir proje olan genç çiftçi projesi" ithalattan nemalananlara yaradı. Ülke kaynakları ile birlikte umutlar da heba edildi.
Bedavaya koyun yok!
Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba'nın açıkladığı ve herkesi heyecanlandıran "300 koyun artı sigorta ve asgari ücret" projesi de ilk bakışta çok yararlı, ülke hayvancılığını ayağa kaldıracak bir proje olarak görünüyor.
Ülke kırsalında binlerce boş ağıl ve ekilmeyen topraklar var. Boş ağıllara damızlık koyun alınacak, boş araziler işlenecek ve yem bitkileri üretilerek koyunlar beslenecek. Koyunlar doğurunca hayvan varlığı artacak.Kırmızı et açığı buradan karşılanacak. Ne güzel bir proje.
Kamuoyuna öyle bir yansıtıldı ki, sanki isteyen herkese 300 koyun bedava verilecek, üstüne asgari ücret ve sigortası devlet tarafından ödenecek.
Doğrusu, öyle değil. Kimseye bedava koyun verilmiyor. Bankaya borçlandırılarak kredi karşılığında koyun satılıyor. Bu projeden yararlanmak için boş ağılınızın ve ipotek edilecek büyüklükte arazinizin olması şart. Bu da yetmiyor, şehirden köye dönmeniz gerekiyor. Köyde koyunculuk yapıyorsanız bundan yararlanamıyorsunuz.
Öncelikle koyunculuk yapanlar desteklense olmaz mı? Olmaz çünkü onlar koyunculuğun ne zor iş olduğunu biliyor. Kredi karşılığında 300 koyun almak istemez. İşi bilmeyenler devlet 300 koyun verecek, üstüne sigorta yapıp asgari ücret ödeyecek diye balıklama atlar.
Proje kapsamında toplamda 500 bin baş damızlık koyun satılacak. Türkiye'de bu kadar koyun yok. Bu nedenle ithalat yapılacak. Projenin özü koyun ithal etmek ve yeni girişimcilere satmak.
1 milyon ana ithal edilecek
Bir diğer proje ise 1 milyon damızlık düve dağıtımı.Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba'nın medyaya yansıyan açıklamalarına göre 1 milyon damızlık düve çiftçilere dağıtılacak. Bu düveler nereden sağlanacak?
Fakıbaba şöyle diyor: "Hem içeriden,hem dışarıdan bunu sağlayacağız. Yani kimse zannetmesin ki fiyatlar artacak. Arttığı zaman hemen ithalata geçeriz. Anayı ithal edeceğiz."
Bildiğimiz kadarıyla içerde 1 milyon damızlık düve yok. Dolayısıyla ithal edilecek. Yine ithalatı destekleyen,asıl amacı hayvan ithal etmek olan bir proje.
Biz bu satırları yazarken gemiler Türkiye'ye binlerce sığır getirmek üzere yola çıkmıştı. Sadece sığır değil yakın zamanda 60 bin kuzu getirildi ve kesildi yenildi. Şimdi 72 bin baş kuzu yolda yakında Türkiye'ye giriş yapacak.
İthalatçılar doymuyor. Et ve Süt Kurumu, 100 bin baş kasaplık canlı sığır ithalatı için 19 Şubat'ta ihale yapacağını duyurdu.
İthalat bu hızla devam ederse yakında kimi ülkeler Türkiye'ye hayvan ihracatını yasaklayabilir. Çünkü yapılan ithalatla o ülkelerdeki dengeler bozulmaya, fiyatlar artmaya başladı. Oradaki tüketiciler "Türkiye'ye hayvan ihraç edilmesini istemiyoruz" diyebilirler.
Özetle, hayvancılıkta bakanlığın her yeni projesinin altında ithalat var. Oldu olacak bakanlığın adını da ithalat bakanlığı yapsınlar.