“İthal ikamesi" yerine “yerli üretim” ikamesi
Et fiyatlarını ucuzlatmak için 500 bin baş sığır ithalatına karar verildiği açıklandı. 2015 yılında 203 bin baş, 2016 yılında 400 bin baş, 2017 yılında 490 bin baş sığır ithal edildi.
Topraklarımızda yetiştirilebilen cevizi, bademi, susamı ithal ediyoruz.
İthalat demek döviz çıkışı demek. Arayışımız halkımıza ucuz et, ucuz fasulye, pirinç, ucuz badem, ceviz yedirmek. Bu sayede de enflasyonun geriye çekilmesi
İçeride üretilebilecek malların ithal edilecek yerde içeride üretilmesine ithal ikamesi diyoruz.
“Yerli üretim ikamesi” ise içeride üretilen, üretilmesi mümkün olan ürünlerin, döviz ödenerek satın alınmasıdır. Yerli üretimle, istihdam, gelir yaratacak ürünler döviz ile satın alınınca cari açık büyür, küçültülemez.
Kesimlik canlı sığır veya sığır eti ithalatı, saman ithalatı, fasulye, pirinç, mercimek ithalatı üretim ikamesini oluşturur.
Türkiye’de üretilebilen, üretilmekte olan malların döviz ödenerek ucuz fiyatla ithali; (1) Yerli üreticiyi üretimden uzaklaştırıyor. (2) Yerli üretici üretimden uzaklaştıkça arz açığı büyüyor. Belli ürünlerde iç piyasa giderek daha fazla ithalata bağımlı hale geliyor. (3) İthalat kısa sürede belli mallarda ucuzluğa imkan verse de bir süre sonra, yerli üretimdeki gerilemeye bağlı olarak fiyatlar yükseliyor. (4) İthalat faturasının büyümesi ile cari açık büyüyünce, döviz fiyatı ve enflasyon yükselişe geçiyor.
Yıllardır süren kasaplık canlı büyükbaş hayvan ithalatı, karkas et ithalatına rağmen et fiyatları gerilemediğine göre, bu uygulama ile et fiyatlarını düşürmek mümkün olamıyor.
İlginç olan Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın bir yanda hayvancılığı teşvik için her yıl daha kapsamlı harcamalar yaparken, ithalat kapısını devamlı açarak, hayvancılığın gelişmesini güçleştirmesidir.