“İtalyanlarla rekabete girdik taşta modayı belirlemek istiyoruz”
İnsanoğlu, ilk resmini, ilk şiirini, ilk hayalini kağıt bulunmadan binlerce yıl önce taşa işlemiş. Tamamı anonim olan o eserler, tarihimizin de nasıl evrildiğinin en güzel göstergesi. Günümüzde ise taşlar, milyarlarca dolarlık bir ekonominin de sahibi. Yaşadığımız evlerde, kullandığımız eşyalarda, cebimizdeki telefonda dahi taşın bin türlüsü var. Ancak asıl pazarı ise inşaat.
Geçtiğimiz hafta doğaltaş sektöründe dünyanın en prestijli organizasyonuna ev sahipliği yapan İtalya’nın Verona kentindeydik. Kentte düzenlenen Marmorac 2019 Doğaltaş Fuarı, dünyanın en önemli üreticilerini bir araya getiriyor. Sadece önemli üreticiler değil, markalar da orada...
Taşın markası, modası olur mu demeyin?
Hem de tekstil kadar hızlı değişen bir akıma sahip doğaltaş sektörü.
Öncelikle kısa bir bilgi vermek gerekiyor fuar ve sektör hakkında...
Dünya doğaltaş sektörü Alp-Himalaya kuşağı adı verilen Avrupa ve Asya ülkeleri tarafından yönetiliyor. Çin, Hindistan, İran, Türkiye, Yunanistan, İtalya ve İspanya ile bir şerit oluşturan kuşak, dünya rezervlerinin de yüzde 70’inden fazlasını elinde tutuyor. Her ülkenin hatta her şehrin farklı taşları mevcut. Anadolu’da 4 bin yıl önce çıkarılmaya başlayan doğaltaşta 650’ye yakın renk ve çeşit var. Elazığ Vişne, Akşehir Siyah, Manyas Beyaz, Bilecik Bej, Denizli Traverten, Ege Bordo, Milas Leylak, Gemlik Diyabaz, Afyon Şekeri, Burdur Beji diye uzayan kocaman bir liste mevcut. Bu kadar farklı çeşit belki de dünyanın hiç bir ülkesinde yok.
Türkiye, bu taş ve mermerleri dünyanın 180 ülkesine ihraç ediyor ve bundan da 2 milyar dolar gelir elde ediyor. Rezervler bakımından ikinci ülke pozisyonunda olan Türkiye ne yazık ki bu kadar güçlü olduğu sektörde yeteri kadar söz sahibi olmuş değil.
Çünkü taşta markalaşma konusunda, diğer sektörlerde olduğu gibi sorunlarla boğuşuyor.
DOĞALTAŞIN MARKALARI AVRUPA’DA
Taşta marka olmak mı?
Evet, bu konuda ne yazık ki Avrupalılar yine öncü durumda. İtalya’da Antolini Luigi, İspanya’da Levantina, Yunanistan’da Pavlidis, ABD’de ise Walker&Zanger...
İşte bu markalar modayla buluşturduğu üretimlerinde dünyanın tercih edilen firmaları. Yani Apple'ı, Porsche'u, Prada'sı...
Türkiye ise oldukça güçlü olduğu bu sektörde yükte ağır olmak yerine değerde yüksek olma yolunu arıyor. Bu konuda en dikkat çeken adım ise sektörün önde gelen firmalarından Temmer’den geliyor.
133 Türk şirketinin deyim yerindeyse çıkarma yaptığı Marmaroc’taki bu devasa gösteride Temmer Marble’ın Yönetim Kurulu Başkanı Rüstem Çetinkaya ile konuştuk. Çetinkaya bizlere hem Temmer standını hem de fuarı gezdirdiğinde ise bir sanat etkinliğinde olduğumuzu fark ettik. Çetinkaya, tasarım odaklı bu fuarın tüm sektörün buluşma noktası olduğuna işaret ederken, Türkiye'nin de fiyata dayalı rekabetten markalaşmaya dönmesi gerektiğini söylüyor.
“ASYA’DAN AMERİKA’YA 40 ÜLKEYE İHRACAT YAPIYORUZ”
Temmer'in faaliyetlerine 1998 yılında Afyon’da kurdukları bir fabrika ile başladığını anlatan Çetinkaya, Bilecik’te de bej mermer ocağı yatırımını yaparak doğal taş sektörüne girdiklerini ifade ediyor. Çetinkaya, o günden bu yana Afyon, Eskişehir, Bilecik ve Muğla başta olmak üzere Türkiye’nin önemli mermer rezerv alanlarından çıkardıkları mermeri 2 milyon metrekare kapasiteli entegre tesislerinde işlediklerini anlatıyor. Çetinkaya, "Blok, levha ve ebatlı olarak satışa sunduğu ürünlerin yüzde 80’ini, Kuzey Amerika, Avrupa, Uzakdoğu, Ortadoğu, Orta Asya gibi dünyanın farklı bölgelerindeki yaklaşık 40 ülkeye ihraç ediyoruz” diye konuşuyor.
Kuruldukları dönemde kendi ocaklarından çıkardıkları 2-3 çeşit taşı işlediklerini fakat sonrasında dünyada trendlerin değiştiğini anlatan Çetinkaya, şu bilgileri veriyor: "Bugün portföyümüzde 150 farklı taş var. Kendi ocağımızdan çıkan taşların dışında Türkiye'den çeşitli ocaklardan ve dünyadan da taşlar getiriyoruz. Şu anda İspanya, İtalya, Yunanistan ve Çin’den blok alıyoruz. Kendi fabrikamızda işliyoruz ve re-export yapıyoruz. Bu da bize çok ciddi avantaj sağlıyor. Zaten şu anda İtalya’daki İtalyan üreticiler de aynısını yapıyor.”
DÜNYA REZERVİNİN 3’TE 1’İ TÜRKİYE’DE
Türkiye'deki toplam doğal taş ihracatının yüzde 52'sinin Çin ve Amerika'ya yapıldığını vurgulayan Çetinkaya, Temmer olarak kendilerinin de en önemli iki pazarının bu ülkeler olduğunu söylüyor. Çetinkaya, şu sözleri söylüyor: "Fakat orada sadece çok taş çeşitliliği olması yetmiyor. Taşların yüksek kalitede işlenmesi ve aynı zamanda da bunlar için projeleri okuyabilecek mimari kadronun oluşması gerekiyor. Mimari projeleri okuduktan sonra onlara göre ürünleri kesebilmek için bir makine alt yapısını fabrikamızda oluşturduk.”
Çetinkaya’nın en dikkat çeken sözü ise aslında Türkiye’nin sektörde ağırlığını koyması gerektiğine yetiyor: “Dünya mermer rezervinin yüzde 35’i Türkiye'de. Potansiyelimizi sanatla buluşturur, teknolojiyle dönüştürürsek İtalya’yı geride bırakmak zor değil.”
ÇİN'DEKİ KAYBI ABD İLE TELAFİ EDECEK
Suudi Arabistan, Vietnam, Fransa, Hindistan ve Irak gibi pazarların da kendileri için çok önemli olduğunu anlatan Rüstem Çetinkaya, son dönemde ABD pazarına ayrı bir ilgi gösterdiklerini vurguluyor. Çin'deki inşaat piyasasının yavaşlamasından dolayı ihracatın da yavaşladığını belirten Çetinkaya, "Dolayısıyla bizler de Çin'deki yaşanan ciro kaybından dolayı bir kayıp yaşadık. Bunu telafi edebilmek için nisanda ABD’ye showroom açtık. Orada çok farklı etkinlikler yapıyoruz. Mesela, Atlanta’da meşhur olan bir vücut boyama sanatçısı ile işbirliği yaptık, 2 modelin vücudunu mermer desenine boyadık. Bu etkinlik büyük ilgi gördü. Doğaltaşta tasarım dediğimiz şey proje içerisindeki tasarım ve artık yaşam biçimi satmanız gerekiyor, taş öyle bir şey. Planımız global olup lokal hareket etmek şeklinde" diye konuluyor.