İtalyan Spagettisi
İtalyan seçimleri spagetti gibi sonuç verdi. Aynen spagetti gibi karmakarışık bir görüntü çıktı ortaya. Bu görüntü farklı mesajlar da içeriyor. Mesajları olumlu bulanlar olduğu gibi ortaya çıkan sonuçtan memnun olmayan çevreler de var.
İtalyan halkının oyları dört parti arasında dağıldı. İktidarın belirlendiği alt mecliste çoğunluğu merkez-solun kazandığı anlaşılıyor. Ancak merkez solu seçimin birincisi yapan çoğunluk marjı tek başına iktidar olmasına ya da güçlü bir koalisyon kurmasına yetmeyecek kadar düşük.
Senatoda çoğunluğu kazandığı anlaşılan merkez- sağın çoğunluk marjı da düşük. Ama bu bağlamda marjın küçük olması çok önemli değil. Zira senato çoğunluğu merkez sağa kendi dışında kurulacak hükümetlerin icraatını engelleme, öteleme imkanı veriyor. İtalyan siyasetinin bilinen özellikleri bu imkanın sonuna kadar kullanılabileceğini gösteriyor.
Bu durumda önümüzdeki dönemde İtalya'da güçlü ve etkili bir hükümetin kurulup, koşulların gerektirdiği yönde icraat yapma olasılığı yok denecek kadar düşük. Tersine, İtalyan siyasetinin belirsizlik üreten siyesi çekişmelerle dolu etkisiz bir dönem geçireceğine ve kısa sürede yeni bir seçime gidileceğine kesin gözüyle bakılıyor.
* * *
Seçimlerin bu tür sonuçlar üretmesi ekonomi çevrelerinde genel bir memnuniyetsizlikle karşılandı. Memnun olmayanların başında mali piyasalar geliyor. Daha seçim sonuçları kesinleşmeden piyasalar tepki verdiler. Piyasalarda oynaklığın artmış olması bu memnuniyetsizliği gösteriyor.
Piyasaların seçimde ortaya çıkan İtalyan spagettisinden memnun olmamalarının üç temel nedeni olduğu söylenebilir. Seçim sonuçları ileriye dönük ciddi bir belirsizlik yarattı. Mali piyasalar belirsizlik sevmez. Bu bir. Avrupa'nın büyük ekonomilerinden birisi olan İtalya'nın ciddi bir siyasi güçsüzlük sorunu yaşaması muhtemel. Mali piyasalar siyasi karar zafiyetini sevmez. Bu iki. Bir süredir uygulanan istikrar politikalarının uygulanma şansının kalmadığı gibi bir sonuç çıktı ortaya. Mali piyasalar yerine iyi tanımlanmış, koşullarla uyumlu yeni bir politika tasarımı konmadıkça uygulamadaki politikaların değiştirilmesini sevmez. Bu da üç.
Genel olarak Avrupa Birliği'nin iktisadi zafiyet içinde olduğu bir dönemde büyük üyelerden birisi olan İtalya'da bu koşulların ortaya çıkmasının bulaşıcı etkileri olması kaçınılmaz. Dolayısıyla, İtalyan seçim sonuçları dünya ekonomisi açısından da sorun yaratma potansiyeline sahip. Tam da Avrupa sorunu çözülme yoluna girdi derken böyle bir durumun ortaya çıkmasının memnuniyetsizlik yaratması pek şaşıracak bir durum değil.
* * *
Genel memnuniyetsizliğe karşılık seçim sonuçlarından memnuniyet duyanlar da var. Kriz süresince Avrupa ülkelerine kemer sıkma (austerity) politikaları dayatılmasından, bu ülkelerin fakirleşerek dengelenmeye zorlanmasından hoşlanmayan, bunu yanlış bulan çevreler seçim sonucundan memnun olduklarını gizlemiyorlar.
Bunlar seçmenin ne yaptığına değil ne yapmadığına bakıyorlar. Seçimde de kime oy verildiğinden çok kime oy verilmediğini önemli buluyorlar.
Aslında spagetti gibi karmakarışık bir sonuç üreten İtalyan seçimlerinde en net sonuç da bu bağlamda ortaya çıkmış sayılır. Siyaset dışından gelip kemer sıkma politikaları uygulayan bürokrat kadro (Monti ve arkadaşları) siyasete soyunarak girdikleri seçimi çok düşük bir oy oranı (yaklaşık yüzde on) ile son sırada tamamladı. Kemer sıkma politikası uygulayıcılarına seçimde hiç prim verilmedi anlayacağınız. Bu sonuç İtalyan halkının kemerlerin sıkılmasına ve istikrar amacıyla fakirleştirilmeye önemli bir oy marjıyla karşı çıkmasının işareti olarak değerlendirildi.
Seçim sonuçlarının kemer sıkma (austerity) programlarının İtalya'da uygulanmasını zorlaştırdığı açık. Bu tür uygulamalara meraklı öteki ülkelere de güçlü bir mesaj verildiğini söylemek de yanlış olmaz.