İtalya: Lasciatemi cantare
Anlatırken çok basit ancak uygulamada çok zor bir konu bir kez daha karşımıza çıktı. İtalya’nın yaratabileceği risklere daha önce birkaç kez dikkat çektiğim bir dönemde piyasalar bir anda kendisini İtalya’da kurulacak yeni hükümetin akıbetine kilitlenmiş buldu. Sanki daha önce sorun yokmuş gibi davranan yatırımcılar, medya ve analistler bir anda nasıl önemli bir tehlike ile karşı karşıya kaldığımızı anlatmaya başladı. Ve şu satırları yazdığım sırada da sular bir anda duruldu. Ancak kriz atlatılmadı sadece ötelendi. Bir kez daha Euro Bölgesindeki sorunu paylaşmak istiyorum. Bunu yapmak için Euro Bölgesi ve ABD’yi hem bir parasal birlik hem de sosyal birlik olarak karşılaştırmak gerekiyor.
Önce varlık alımı yani QE yapan iki büyük merkez bankası arasındaki farka bakalım. FED hangi varlıkları alıyordu? ABD Federal tahvillerini. Yani aslında bir devlet olan California eyaletinin veya New York eyaletinin ihraç ettiği tahvilleri değil, federal hükümetin ve hazinenin ihraç ettiği tahvilleri alarak veya satarak bankacılık sistemine rezerv ekliyor/azaltıyordu. Peki varlık alımlarını sürdüren ve bir sorun çıkmazsa bu yıl tamamlaması beklenen ECB ne alıyor? Bir Euro bölgesi ortak tahvili olmadığından Alman tahvilleri de İtalyan tahvilleri de Portekiz tahvilleri de ve batmamış olsa Yunan tahvilleri de para politikasının uygulanması sırasında kullanılıyor. Bu durumda ekonomik zorluklar nedeni ile NY eyaleti batarsa FED’in portföyünde veya para politikası araçlarında bir sorun olmazken ECB açısından ciddi bir problem baş gösteriyor ve bir noktada piyasa Alman tahvili ile Portekiz tahvilini ayrı nitelikte varlıklar olarak görüyor. Euro bölgesi Euro’ya geçerken ülkelerin borçlarını federalize etmeliydi. Tıpkı iç savaştan sonra eyalet borçlarının birleştirilmesi gibi. Şuanda da yapılması gereken ortak bir tahvil çıkartılması. Ancak en yüksek kredi notuna sahip Almanya ile en düşük nota sahip Yunanistan nasıl ortak bir seviyede buluşabilir? İkinci sorun ise ortak bir hazine olmaması daha doğrusu kaynakların bir ülkeden diğerine çok zor ve ağır koşullar altında aktarılabilmesi. Bugün petrol 3 dolara düşer ve Texas eyaleti bir krize girerse NY eyaletinde toplanan vergilerin bu bölgeye aktarılmasında büyük bir sorun olmaz. Oysa Almanların Yunanistan’a yardımı çok ağır koşullara bağlanmıştı ve iç politika malzemesi oldu. Devasa bir ticaret fazlası veren Almanya açısından bu 'fazla Alman'ların. Farklı ekonomik modellere, büyüklüğe ve yapıya sahip bölgeler için tek bir ECB politikası ideal mi? ABD neden 12 FED bölgesine ayrılmış durumda dersiniz? Peki mal, hizmet ve sermayenin engelsiz hareket ettiği Euro bölgesi ve ABD’de vatandaşlar engelsiz hareket edebiliyor mu? Elbette bir Yunanlı hiçbir engelleme ile karşılaşmadan Finlandiya’ya gidebiliyor veya yerleşebiliyor. Ancak kanunlar bir yana realitede bir New Yorklunun LA’de bulabileceği kadar kolay bir şekilde iş bulabiliyor mu? Dil bariyerini aşabiliyor mu? İtalya kaynaklı sorun koalisyonu oluşturması muhtemel partilerin Euro’dan çıkmak istemesi değil. Aksine böyle bir konu ne programlarında var ne de yapılan açıklamalarda. Sorun parti programının ve mali politikasının İtalya’nın zaten yüksek olan borç ve kötü olan mali dengelerini bozarak ülkenin Euro dışına çıkmak zorunda kalacağı gerçeği. Bu tehlike kısa vadede gündemden çıksa bile orta vadede varlığını ve Euro’yu tehdit etmeyi sürdürecek. Son olarak, ağırlıklı görüşün aksine doğru olanın İtalya’nın Euro’dan çıkması diye düşünüyorum.