İşyerinde mutsuzluk nedenleri
Geçen haftaki yazımda mutluluktan söz etmiştim. Bu haftaki konumuz ise mutsuzluk. Bu kez olaya işveren açısından bakacağım.
"Doğruu edebiyata"
Lise ikinci sınıfa geçmiş ve fen bölümünü seçmiştim. Her öğretmen "yeni dönem hayırlı olsun" deyip ders anlatmaya başlıyordu. Matematik dersimizde de aynı şey olacak sandık. Öğretmen "Demek fen bölümünü seçtiniz. Bakalım doğru mu yaptınız?" deyip ilk sıradan başladı. Tahtaya kaldırdığı arkadaşımıza geçen yıl öğrendiğimiz bir konudan bir problem sordu, "Çöz bakalım" dedi. Arkadaşımız şaşırıp kaldı. Öğretmen gürledi: "Yanlış seçim. Sen fen bölümünde ne arıyorsun? Doğruuu edebiyata, doğruuu edebiyata". Bütün ders süresince bu durum birkaç kez tekrarlandı. Verilen problemi çözemiyenler bu zılgıdı yedi. Matematik dersi sonrası herkesin içine bir şüphe düştü. Acaba doğru yerde miyim? Fen bölümüyle yanlış bir seçim mi yaptım? Sınıfta güvensizlik, belirsizlik ve mutsuzluk bulutları belirdi.
Birkaç ders daha sınıf "Doğruuu edebiyata" sözleri ile inledi. Bazı arkadaşlar edebiyat bölümüne geçti. Yine bir matematik dersi idi. Sınıfa giren öğretmen birkaç ders öncesi verdiği problemi hızla çözen bir arkadaşımızı aradı, bulamadı. "Nerde o velet?" diye sordu. "Edebiyata geçti hocam" dedik. O zaman öğretmen şöyle dedi "Bir daha edebiyata falan demiyeceğim. Baksanıza akıllılar kaçmış, aptallar kalmış". Gerçekten de "Doğruu edebiyata" sözünü bir daha duymadık. Ve biz aptallar (!) fenden mezun olduk. (Hakkını yemeyeyim, çok can bir öğretmenimizdi)
Belirsizlik-Güvensizlik
Bir işyerinde de mutsuzluğu tetikleyecek en önemli nedenlerden birisi belirsizliktir. Kişilerin başında belirsizlik ve buna bağlı olarak da güvensizlik bulutları belirince güneşe bir çıkış ararlar. Bunda da ilk kaçan, seçme seçeneği olanlar olur. "Kurum ne yönde gidiyor; batacak mı çıkacak mı; beni de işten atacaklar mı?" biçimindeki belirsizlikler çalışanların işletmeye olan güvenini sarsar, onları mutsuz kılar. Yeni arayışlara iter.
İletişim bozukluğu
İşletmelerde belirsizlik ve mutsuzluk yaratmak isterseniz en emin yol, iletişim bozukluğudur. İletişimin sağlığını değişik biçimlerde bozabilirsiniz. Örneğin, yukarıdan aşağıya iletişimi kesiniz. Yarattığınız vakumu dedikodu hemen dolduracaktır. Bu dedikodular da askerlikteki "erken terhis" balonları gibi pembe olmaz. Genelde dedikoduyu gamlı, baykuşlar ve hastalıklı ruhlar yaratır. Yaratılan dedikodular insanları mutsuz eder. Bunlar, yukarıdan aşağıya bilgi akışını, iletişimi kestiğinizde olanlar. Şimdi bunun tersini yapınız; bu kez aşağıdan yukarıya iletişimi kesin, kapılarınızı çalışanlarınıza kapatın. Hiçbir dertlerini dinlemeyin, önerilerini dikkate almayın. Yine mutsuzluk yumurtalarını kuluçkaya yatırdınız demektir. İnsanlara değer vermediğinizi göstermenin en kestirme yolu, onları dinlememektir. İnsana değer vermediğinizde de insanlar mutsuz olur.
Beceriksiz yönetici
Hangi seviye olursa olsun beceriksiz yönetici, altında çalışan kişileri mutsuz eder. Bu beceriksiz yönetici ne kadar üst noktalarda ise, altında çalışan kişi sayısı da o kadar fazla olacağından, daha fazla sayıda çalışan mutsuz olur.z Beceriksiz yöneticinin başladığı her seviyede film kopar, mutsuzluk başlar. Neden mi? Bir sürü nedeni vardır. Örneğin, yöneticinin beceriksizliği yukarıda saydığım iki mutsuzluk nedenini de besler.
Ücrette sorun
Ücrete, hijen faktör denir. Yani temizlik faktörü gibi bir şeydir. Temizliğin olmadığı yerde hastalık olma olasılığı yüksektir. Ama temizlik var diye hastalık olmaz diye bir şey yoktur. İşte aynı biçimde bir iş yerinde ücret yönetimi çok iyi, ücretler piyasa değerinde veya üstünde diye herkes mutludur sonucunu çıkaramayız. Fakat ücret konusunda sorun varsa mutsuzluk kaçınılmaz bir sonuçtur. Çalışanların kalbine gitmeyen yol cüzdana da uğramaz.
Adaletsizlik
İnsanları ille mutsuz etmek istiyorsanız adaletle oynayın. İşyerindeki uygulamalarda adalet ilkesini dışlarsanız bunu kolaylıkla başarırsınız. Adaletsiz yönetimi, ücretten kariyere kadar tüm insan kaynağı fonksiyonlarında ve iş yükü dağılımında uygularsanız, mutsuz kılma işini garantiye alırsınız.
Küçük hesaplar
Kurumlar büyük düşünür, büyük oynar; küçük düşünmez. Kazın geldiği yerden tavuk esirgemez. Eğer sivrisinekten yağ çıkarmaya kalkar, küçük hesaplar peşinde koşar, tasarruf adı altında çalışanların haklarından kısmaya kalkarsanız uzun dönemde kaybeden siz olursunuz.
Sonuç
Mutlu bir çalışma ortamı, işyerinin verimliliği için ön koşuldur. Evet mutlu, kendisi ile barışık kişileri işe almak önemlidir. Ama işveren de çalışanları mutsuz etmemenin yollarını aramalıdır. İşyerinde mutsuzluk olduğunda, öyküdeki öğretmenin dediği gibi, ilk kaçanlar akıllılar olur. Gamlı baykuşlarla ve verimsiz dinazorlarla kalmak istemiyorsanız, yukarıda saydığım faktörleri göz ardı etmemeniz gerekir.