İşyeri liderlerinin eleştirisinden uzaktayız

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

 

Ferit Zekeriya, ünlü Newsweek Dergisi'nin editörü. The Washinton Post Gazetesi'nin de sürekli yazarlarından biri. Yazdıklarına katılıp katılmama hakkını saklı tutsak da, üretken bir insan olduğunu teslim edelim.

The Washington Post'taki yazısında diyor ki, "Ö kriz, insanı ve finansal kaynakların yanlış dağılımına son verecek ve onları daha verimli yöntemlere yönlendirecektir." Bir yargısını daha ekliyor: "Östratejik tercihler yapma zorunda kalacağız."

Ferit Zekeriya'nın dediklerini kim yapacak? Geleceği yaratmada ülkelerin siyasi liderleri yapılması gerekenlerden ne kadar sorumlu ise işyeri liderleri de o kadar sorumluluk taşıyacak. Bir başka deyişle, hiçbirimiz geleceği yaratma sorumluluğunun kapsama alanı dışında değiliz.

İyi liderlere ihtiyaç var

Başta siyasi alanda olmak üzere, "kurumları yöneten liderlerin özellikleri" üzerine düşünmeliyiz.

Söylenenlere, yazılanlara, çizilenlere baktığımızda etkin liderliğin bazı temel özellikleri olduğunu saptıyoruz. İyi lider dendiğinde;

1. Varsayım geliştiren, varsayımlarını sürekli sorgulayan ve uyum için varsayımlarını değiştirebilen,

2. Argüman üretebilen ve açıklamalarını argümanlara dayalı yapabilen,

3. Büyük resmi görebildiği kadar; ayrıntıdaki dinamiklerle büyük resmi bir bütün içinde algılayabilen,

4. Rutinin ve ezberin tuzağına yakalanmadan; kendini sürekli yeniden üretebilen,

5. Entelektüel yetersizliğini, hayatın öz gerçeğini görmezlikten gelerek, kendi gerçeğinin arkasında saklayan şark kurnazlığının ardına saklamayan,

6. Başarıları kadar, başarısızlıklarını da en saydam ortamlarda tartışmaya açabilecek özgüvene sahip olan,

7. Mütevazılığından ödün vermeden karşılıklı-bağımlılık ilişkilerini "gelişme-odaklı" sürdürebilenleri anlıyoruz.

Francis Fukuyama, "Öbüyük fikirler konjonktüreldir. Pek azı bağlamı değiştiğinde ayakta kalır" diyor. Büyük fikirlerin hayata taşıcısı olan siyaset ve iş liderleri, insan ve sermaye kaynaklarını etkin yönetimde birinci derecede sorumlu olduklarından; yukarıda sıralanan lider özelliklerine sahip olmalı.

Bizde durum ne?

Bizim ülkemizde "pozitif seleksiyonun" çok öne çıktığını söylemek mümkün değil. Siyaset alanında, hatta bürokrasi de, bir zamanlar "tabu" olan ordu yöneticilerini bile alabildiğine tartışabildiğimiz bir açıklık ortamına gelindi. İş yönetiminde ise aynı açıklığa ulaşıldığını söylemek çok güç. İş yöneticileri ile ilgili sanal algılamalar ve illüzyon (yanılsama) çok yaygın.

Çok büyük özel firmaların sahip-yöneticilerine, profesyonellerine, orta kademede işi omuzlamış olanlara rastladığımda, uygun bir ortam bulunca soruyorum: "Ülkemizde makro konular alabildiğine tartışılırken; mikro sorunlar, firma ve işletme bazındaki kaynak kayıpları üzerinde yeterince durulmadığını düşünüyorum; ne dersiniz?" Bu soruya "Ökatılmıyorum" diyene daha rastlamadım.

İşyeri yönetimlerimiz ne kadar açık? Hayata taşıdıkları projelerin fizibilite değerleri ile uygulama sonuçları arasında ne kadar sapma oldu? İşletme döneminde, yatırım aşamasında öngörülenlere hangi oranlarda erişildi? Firma ve işyeri bazında " insan ve sermaye kaynağı israfı" geriye dönük sorgulanıyor mu? Bu sorgulamar açık ortamlarda yapılacak kadar özgüven gelişti mi?

Gelin, işyerlerimizde de demokrasinin ne kadar geliştiğini tartışalım. Komşu bile olmayacak değerlerden yoksun olanların, bazı işyerlerinin tepelerinde yarattıkları yanılsamaların önünü keselim ki, kriz sonrasındaki yarışta kazananlar arasında yer alabilelim.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar