İşverenin haklı nedenle feshinde eşit davranma borcu

Ali YÜKSEL
Ali YÜKSEL YARGITAY KARARLARI [email protected]

Haklı nedenle fesih işlemi, iş sözleşmesinin derhal sona ermesini sağlayan bir işlemdir. Bir diğer ifade ile haklı nedenle iş akdinin feshi halinde iş akdinin haklı nedenle fesheden yanın karşı tarafa ihbar önelinde bulunması veya ihbar tazminatı ödemesi gibi bir zaruret yoktur. İş Kanunu'nun 24'üncü maddesinde işçiler açısından, 25'inci maddesinde ise işveren açısından haklı neden teşkil eden haller sayılmıştır.

Burada sayılan nedenler incelendiğinde iş akdini haklı nedenle fesheden taraf açısından iş akdinin devamının çekilmez oldu görülmektedir. İş sözleşmesinin işveren tarafından haklı nedenle feshinde, haklı neden oluşturan vakıanın vukuu halinde kural olarak işveren, iş sözleşmesini feshedip feshetmemek hususunda serbesttir. Ancak işveren bu kararını verirken eşit işlemde bulunma borcu ile bağlıdır. Aksi takdirde yapılan fesih haksız fesih halini alacaktır. İşverenin birden fazla işçiye ilişkin bir haklı neden söz konusu olduğunda, birinin veya bir kısmının iş sözleşmelerini feshederken, diğerlerinin iş sözleşmelerini feshetmemesi işveren açısından iş ilişkisinin esasında devam edilebilir olduğunu göstermektedir. Bu durum işverenin yaptığı fesih işlemleri ile çelişmesi sonucunu doğuracaktır. Ancak işveren iki işçi arasında bir farklılığı tamamen objektif kanaatine göre değerlendiriyorsa bu şekilde kararın işverenin yönetim hakkı sınırları içerisinde kabul edilmesi gerekecektir. Ancak burada işverenin hakkını kötüniyetli biçimde kullanmaması, bir diğer ifade ile dürüstlük kaidelerine uygun hareket etmesi zaruridir. Eğer işveren yıllardır beraber çalıştığı ve güvendiği işçisi ile yeni başlayan ve iş akdini bitirmek istediği işçisinin kavgasını sağlar, daha sonra da yeni başlayan işçinin iş akdini haklı nedenle feshedip, güvendiği işçinin iş akdini yönetim hakkı sınırları içerisinde feshetmezse hakkını kötüye kullanmış olacaktır. Bu durumda iş akdi haklı nedenle feshedilen işçi işverenin eşit işlemde bulunmamasından ötürü talepte bulunabilecek, ayrımcılık tazminatı ve diğer işçilik alacakları için dava açabilecektir.

Yargıtay'ın gerek 1475 sayılı Yasa döneminde gerekse de 4857 sayılı Yasa döneminde bu hususta verilmiş bir çok kararı vardır. Yargıtay 9'uncu Hukuk Dairesi 1999 tarihli bir kararında birden çok işçinin bölge çalışma müdürlüğüne şikayet dilekçesi vermesi üzerine işverence işçilerden biri hakkında yapılan feshi eşit davranma borcuna aykırı bularak haksız saymıştır. Bahse konu kararda Yargıtay işçilerin yasal hakları doğrultusunda verdikleri şikayet dilekçesinin hakaret olarak algılanamayacağını belirtmiş ve bu eylem hakaret olarak kabul edilse bile sadece davacının iş akdinin feshedilmiş olmasının iş akdinin feshinde eşit davranma borcuna aykırı olacağını söylemiştir. İşveren tarafından olayda iş akdi feshedilen işçinin elebaşı olduğu ileri sürülmüşse de bu husus ispatlanamamıştır. Yargıtay yine eski yasa dönemindeki bir başka kararında ise işverenin, bıyığını ikazlara rağmen kesmeyen işçinin iş akdini feshetmesi şeklinde gerçekleşen fesih işlemini işyerinde başkaca bıyıklı işçiler olması sebebiyle haksız bulmuştur.

Yargıtay iki işçinin birbirini darp etmesi neticesinde işverenin işçilerden sadece birinin iş akdini feshedip, diğerinin iş akdini feshetmemesini eşit işlem borcuna aykırı bulmuştur. Ancak Yargıtay'ın bu kararı işverenin yönetim hakkının esaslı anlamda kısıtlanması sonucunu doğuracağı ve işvereni feshe zorlaması nedeni ile eleştirilmiştir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ücret zammı 29 Mart 2014
Örtülü ikale 19 Şubat 2014