İşveren vekili sayılma

Ali YÜKSEL
Ali YÜKSEL YARGITAY KARARLARI aliyuksel@aliyuksel-hilmiozalp.av.tr

Av. Cihan AVCI

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2008/34062 E. ve 01.06.2009 tarihli kararında iş güvencesi ve işe iade davaları kapsamında işveren vekilliği kavramını değerlendirmiştir. Kararda özellikle bir işçinin işveren vekili olarak kabul edilebilmesi için hangi yetkilere sahip olması gerektiği ile işveren vekili yardımcılığı konularında önemli tespitler yapılmıştır. Konu uygulamada son zamanlarda duraksamaların ve farklı yorumların göründüğü bir alandır. Gerçekten de işveren vekilinden bahsedebilmek için işe alma ve çıkarma yetkisinin muhakkak bulunup bulunmayacağı ve işveren vekilinin üzerinde başka bir amirin bulunmasının mümkün olup olmadığı hususları son derece tartışmalıdır. Bilindiği üzere işveren vekili vasfını haiz işçi iş güvencesi kapsamı dışında yer almaktadır. Bir diğer ifade ile işveren vekilinin iş akdine işverenlikçe son verilmesi halinde işveren vekili işe iade davası açamayacaktır. Bu sebeple işveren vekili kavramının içinin doldurulması ve kriterlerin objektif surette belirlenmesi büyük önem arz etmektedir. İşte incelemeye çalışacağımız kararda da bu kriterler açık ve net biçimde ortaya konulmaktadır.

İncelemeye konu Yargıtay kararına konu olayda, davacı işçi, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan işverence feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücretinin belirlenmesini istemiştir. Davalı işveren, davacının işe iade davası açma ön şart olana işveren vekili ve yardımcıları olmama koşulunu karşılamadığını, davalı şirketin kusuru bulunmayan uçak kaçırma ve uçak kazası olaylarından sonra yolcu sayısının hızla düştüğünü, kredibilitesinin azaldığını, ekonomik bakımdan çok zor duruma düştüğünü, davalı şirket davacının iş akdini istihdamın etkinleştirilmesi için verimliliği artıracak şekilde etkin ve rasyonel bir istihdam politikası izlemek üzere yapılan organizasyon çalışmaları kapsamında zorunlu olarak fesih ettiğini, iş sözleşmesinin geçerli sebeple fesih edilmiş olması nedeniyle davanın reddini istemiştir. Mahkemece işverenin vekili ya da işveren vekilinin yardımcısı olmadığı, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

4857 sayılı İş Kanunu'nun 18. maddesi uyarınca işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi işçinin işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları veya işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekili konumunda bulunmaması gerekir.

İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekilleri her şeyden önce, işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekilleri ile yardımcıları olduğuna göre, işletmenin tümünü yöneten genel müdürler ile yardımcıları iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacaktır. Ancak belirtelim ki, işyerinde genel müdür veya genel müdür yardımcısı unvanının kullanılması tek başına iş güvencesi kapsamı dışında bulunma sonucunu doğurmaz. Önemli olan, kendisine temsil yetkisi verilip verilmediği ve işletmenin bütününü yönetip yönetmediğidir; bu hususta görev tanımı ve konumuna bakmak gerekir.

İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekillerinin ikinci grubunu, işletmenin değil de işyerinin bütününü yöneten ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekilleridir. Buna göre, işletmenin bütününü sevk ve idare edenler, başka bir şart aranmaksızın işveren vekili sayılırken; işletmenin değil de işyerinin bütününü sevk ve idare edenlerin 18. madde anlamında işveren vekili sayılabilmesi için ilave olarak, işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisini haiz olması şartı aranır. İşyerinin tümünü sevk ve idare ile işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi katlanmış olarak, birlikte aranır. Bu işyeri işletmeye bağlı bir işyeri de olabilir. Dolayısıyla bir banka şubesi müdürü ile fabrika müdürü, işyerini sevk ve idare etmekle beraber, özgür iradesi ile işçi alma ve işten çıkarma yetkisi yoksa İş Kanunu'nun 18. maddesi anlamında işveren vekili sayılmaz. İş güvencesinden yararlanır. Aynı şekilde, işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan insan kaynakları müdürü ile personel müdürü, işyerinin tümünü yönetmediğinden iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilecektir. Ancak işletmeye bağlı bir işyerinde, bu işyerinin tümünü sevk ve idare eden, ayrıca işe alma ve işten çıkarma yetkisi olan işçi, iş güvencesi hükümlerinden yararlanamaz.

Yargıtay kararına konu uyuşmazlıkta davacı davalıya ait işyerinde insan kaynakları başkanı olarak çalışmıştır. Davalı işverence organizasyon şeması sunulmuşsa da davacının işveren vekili yardımcısı olup olmadığı tam olarak anlaşılamamıştır. Davalı işveren, davacının doğrudan şirket CEO'suna bağlı işveren vekili yardımcısı olduğunu, bu nedenle işçi alma ve çıkarma yetkisinin aranmayacağını belirtmiştir. Yargıtay davalı işverenin bu savunmasına değer vererek, işletme bazında doğrudan işveren vekiline bağlı olan davacının işveren vekili yardımcısı olduğunu kabul etmiştir. Bu durumda ayrıca işçi alma ve çıkarma yetkisinin bulunup bulunmadığının önemli olmadığı belirtilmiştir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ücret zammı 29 Mart 2014
Örtülü ikale 19 Şubat 2014