İstikrar paketi

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

İki sahne canlandırın gözünüzde. Bir yerde yangın var, itfaiyeye de haber verilmiş. İtfaiye ne yapar, en kısa sürede yangına müdahale etmek üzere yola koyulur, değil mi, normali budur. Ama bu kez itfaiye başka bir yöntem denemeye karar veriyor ve yangın olan yere su borusu döşemeyi ve bu şekilde verilecek suyla yangını söndürmeyi planlıyor.

İkinci sahne. Bir bebek, ateşi yükselmiş ve 40 dereceyi aşmış, havale geçiriyor. Doktor bebeğin ateşini en kısa zamanda düşürecek önlemleri almak yerine anne-babayı sorguluyor, bu bebeğin ateşinin yükselmesine ne yaparak yol açtınız, niye özensiz davrandınız, diye. Bebek ayılıp bayılıyor, doktor ise hala sorguya devam ediyor.

Kriz ve bundan kaynaklanan ve giderek büyüyen işsizlik sorununa yaklaşımımız biraz yangına boru döşeyerek müdahaleye niyetlenen itfaiyeye ve bebeğin anne-babasını azarlayan doktorun tutumuna benziyor.

Önce sorunu somut olarak ortaya koymak gerekiyor ki, özellikle işsizlikle ilgili çözüme kolay varabilelim. İyi niyetle dile getirildiğinden kimsenin kuşku duymayacağı öneriler var; ama bu öneriler yangından geriye hiçbir şey kalmayacak kadar geç işe yarayacak ya da bebek öldükten sonra anlam ifade edebilecek önerilere benziyor. Kamu yatırımlarının canlandırılması yoluyla işsizlik sorununun hafifletilmesi önerisi bunlardan biri. Bu yöntem elbette işe yarar, ancak orta vadede. Oysa çalışanın işini kaybetmemesini sağlamak, işsize yeni iş bulmaktan daha kolay, değil mi...  

Sorun öyle ivedi ki, çözüm için yarın çare aramaya başlamak çok geç olabilir, adımı bugünden atmak gerekiyor. Dolayısıyla, orta vadede sonuç verebilecek istihdam artırıcı önlemler, akşam yattığında sabah işsiz kalacağı endişesi taşıyan biri için hiçbir anlam ifade etmiyor.

Bursalılar çok daha iyi bilir; lodos burada Uludağ'ın etkisiyle diğer kentlere göre çok daha fazla baca zehirlenmesine yol açar; bu, Bursa'nın talihsizliğidir adeta. Şimdi Bursa'nın ikinci bir talihsizliği var; işsiz artışındaki rekor artış. Otomotiv sektöründeki sıkıntı yüzünden Bursa'da son dönemde işsiz kalanların sayısının on bini aştığı belirtiliyor. Söyler misiniz, hangi kamu yatırımı artışı bu işsizlere umut ışığı olacak? Ya da Denizli'de kapanan tekstil fabrikalarındaki işlerini kaybedenler, orta vadeli hangi önlem sayesinde işine dönebilecek?

Bugün-yarın açıklanacağı belirtilen istikrar paketi, hemen sonuç verecek önlemler içermediği sürece ölü doğacak. Reel sektörün ısrarla üstünde durduğu iki konu pakette yer alacak mı, belli değil. Bunlardan biri geçici verginin bir dönem ertelenmesi. Bir diğer istek de sigorta primlerinin bir süreliğine ertelenmesi suretiyle işletmelere nefes aldırılması. Ancak Başbakan'ın, kriz fırsatçıları bulunduğu yolundaki açıklamaları, bu isteği dile getirenlerin biraz fırsatçı kalıbına sokulduğu biçiminde yorumlanıyor. Bundan dolayı da reel sektörün bu iki isteğinin pakette yer alma olasılığının zayıf olduğu belirtiliyor. Bu önlemler uygulanırsa, tabii ki işten çıkarmalara karşı bir çeşit garanti alınması, buna uymayanlara yaptırımlar getirilmesi gerekiyor. Eğer bu garanti alınmaz ve yaptırım uygulanmazsa, işte o zaman Başbakan'ın dile getirdiği fırsatçılık söz konusu olur. 

Merkez Bankası'ndaki zorunlu karşılık oranlarının düşürülmesi, halen Merkez Bankası bünyesinde olan yurtdışındaki işçilerin birikimlerinin Ziraat Bankası'na aktarılması ve ekonomiye kanalize edilmesi gibi önlemler de bir süredir gündemde. Bunlar da paketin bir parçası gibi açıklanabilir.

Ama ne yapılacaksa çabuk yapılmak zorunda. Yaprak kımıldamayan ekonomiyi canlandırmak için belki de öncelikleri biraz değiştirmek, enflasyonu ikinci plana itme pahasına piyasayı likidite yönünden rahatlatmak gerekiyor. 

Bu arada, Başbakan Erdoğan'ın, işsizlik sorununa çözüm olarak TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'na yönelttiği "1 milyon 300 bin üyen var, her biri yanına bir kişi alsa 1 milyon 300 bin kişiye iş bulunur" şeklindeki önerisinin son günlerde yoğun biçimde tartışıldığı gözleniyor. Biz, Başbakan'ın espri yaptığını düşünüyoruz. Eğer bu şekilde işsizlik sorununu hafifletmek mümkünse, sorunu kökten çözelim; 1 milyon 300 bin işyeri bir değil iki kişiyi işe alsın, o zaman Türkiye'de işsiz kalmaz. Bu yöntem uygulanabilir olsa, Türkiye ikinci Nobel ödülünü ekonomide kazanır zaten.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar