İstihdamın karmaşık yapısı
Önümde bugün gazetede yer alacak iki haber. Biri “Sanayici yabancı işçi getirmek istiyor” başlığını taşıyor, diğeri “Üniversiteli işsizler ordusuna yeni adaylar” başlığıyla yer alıyor. Yabancı eleman haberinde bazı işverenlerin özellik isteyen kalifiye elemanları bulamadıkları için yabancı eleman talebinde bulundukları bazı işverenlerin ise maden ve doğaltaş gibi sektörlerde çalıştıracak yerli eleman bulamadıkları için yurt dışından kol emeğine dayalı vasıfsız eleman getirmek istiyorlar. Öte yandan işsizliğin yüzde 9 olduğu ülkemizde aralarında üniversite mezunlarının da yüksek oran tuttuğu genç işsizlerin oranı TÜİK verilerine göre 2012’de biraz azalmasına karşın yine de yüzde 16.7 düzeyinde ve çok yüksek.
İş Kur verileri de istihdamdaki karmaşık yapıyı bir başka yönüyle ortaya koyuyor. Geçen yıl kurumdan 660 bin 355 eleman bulunması talebi olmuş. İş Kur’a başvuran firmalar temizlik işçisi, büro memuru, satış elemanı, güvenlik görevlisi gibi daha ziyade beden işçisi aradıklarını belirmişler. Kuruma geçen yıl 1 milyon 398 bin kişi iş başvurusunda bulunurken, İşkur bunların ancak yüzde 25.9’unu 363 bin 672’sini işe yerleştirebilmiş. Yani kurumdan eleman talep edenlerin taleplerinin talepleri de ancak yüzde 55’i karşılanabilmiş.
Bir yanda iş arayanlar kamunun ilgili kurumu İşkur’dan beklentlerine uygun istihdam alanları bulamazken, işverenler de kurumdan kendi taleplerine uygun eleman bulmakta sıkıntı yaşamışlar. Ayrıca, yabancı işçi talebinde bulunan Doğaltaş ve Madenciler ise “Eli ayağı tutsun yeter. Biz, onlara işi yarım saatte öğretiriz. 5 bin yabancı işçi gelsin hemen işe yerleştirelim” diyerek yerli eleman bulamamalarından doğan sıkıntıyı dile getiriyorlar.
İşte bu tablo başlıkta yer aldığı gibi bana “istihdamın karmaşık yapısı” dedirtiyor.
Bir de bu yabancı işçi arayışı Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın Ruhi Su tarafından bestelenen “El kapıları” şiirini hatırlatıyor. 1960’larda bizden yurt dışına işçiler giderken, şimdi bize dağılan Sovyet Coğrafya’sından Bangladeş’ten, Afrika’dan çalışmak için gelenlerin sayısı artıyor.
Ne diyordu Dağlarca, “Almanya’da çöpçülerimiz” için “Gün ışır ışımaz, alın yazımız parlar,/Ne alın yazısı, el yazısı be!/Sökemeyiz biz, ilkokul aydınlığı bile gösterilmeyenler/Süpürürüz, yaban ellerinin sokaklarını; pis el, pis yürek!/ Sığmazken atalarım, güne, yarına/ Düşmüşüm vay, düşmüşüm el kapılarına.”
Biz, bir anlamda 50 yıl öncenin bu acı veren işçi ihracından kurtulmuş gözüküyoruz. Ama istihdamda, hem vasıfsız işçi hem kalifiye işçi bulma alanında sorunlar yaşıyoruz. Hem de üniversite mezunlarımız dahil iş arayanlara iş bulma sorunuyla karşı karşıyayız.
Bu karmaşık istihdam yapısını çok iyi gözden geçirip, hem işverene istediği elemanı bulmada, hem de iş arayanın iş bulmasında yeni projeler üretmeliyiz.