İstihdam seferberliğinin etkisi sınırlı kaldı
İşsizlik oranı normalde bir önceki dönemle kıyaslanmaz. İşsizlik, mevsimsel etkenler yüzünden bir önceki aya göre belli dönemlerde hızla artabileceği gibi düşüş de gösterir. Türkiye'de işsizlik oranının nasıl seyrettiği de bilinen bir gerçektir. Bizde işsizlik genellikle çanak eğrisi çizer. Tarım ve hizmetler sektöründeki istihdamın devreye girmesiyle yaz aylarına doğru işsizlikte dip oranlar görülür, bu istihdamın devreden çıkması ya da çok azalmasıyla da kış aylarında işsizlik zirve yapar. Bu, hemen hemen tüm yıllarda böyle olagelmiştir.
Ocak ayında yüzde 13'e yükselen işsizliğin şubatta yüzde 12.6'ya gerilemesi de bu çerçevede değerlendirilmelidir. İşsizlik bir önceki aya göre gerilemiştir gerilemesine ama, geçen yılın hala üstündedir. Geçen yılın şubat ayındaki işsizlik oranının yüzde 10.9 olduğunu, dolayısıyla geçen yıldan bu yıla 1.7 puanlık bir artış yaşandığını gözden uzak tutamayız.
Seferberliğin etkisi
TÜİK, yeni seri işgücü istatistiklerini 2014 yılından itibaren hesaplamaya başladı. Yeni seriye geçilmesinden dolayı söz konusu yılın ilk aylarında genel gidişatın çok dışında rakamlar oluştu. Bu yüzden 2014 sonrası dönemin ilk iki ayındaki eğilime bakmayı uygun gördük.
Mevsimsel etkilerden arındırılmamış verilerde aydan aya geçişte yaşanan değişimin pek bir önemi yok. Ama biz, son üç yılın aynı ay geçişlerinde ne olduğuna bakacak ve bunları kıyaslayacağız; bu da bize her yılın aynı dönemlerinde nasıl bir gelişme olduğunu gösterecek.
Buna göre, söz konusu üç yılın tümünde de ocaktan şubata geçişte istihdamda bir artış var. İstihdam, 2015'te 122 bin, 2016'da 181 bin, bu yıl ise 284 bin kişi artmış.
İstihdam artışı işgücü artışından fazla olduğu için hem işsiz sayısı gerilemiş, hem işsizlik oranı. İşsiz sayısı söz konusu yıllar itibariyle sırasıyla 33 bin, 66 bin ve 85 bin düşmüş.
İşsizlik oranında da yine sırasıyla 0.1 puan, 0.2 puan ve 0.4 puanlık azalma olmuş. Bu sayıları nasıl okuyacağız... Birincisi; girişte de belirttiğimiz çanak eğrisi oluşuyor ve işsizlik oranı gerileme eğilimi içine girmiş bulunuyor.
İkincisi; istihdam seferberliği elbette bir sonuç verdi ama öyle çok da abartılacak bir gelişme henüz ortada yok. Henüz diyoruz, çünkü açıklanan şubat verileri ocak, şubat ve mart ortalamasını kapsıyor. İstihdam seferberliği ocak ayında başlatılmıştı, dolayısıyla ilk ay zaten herhangi bir etki söz konusu değildi. Dolayısıyla bu seferberliğin etkilerini kısmen mart verileri açıklandığında, daha belirgin olarak ise nisan verileri belli olduğunda görebileceğiz.
Daha fazlası olur muydu?
Bu yıl ocaktan şubata geçişte 15 yaş üstü nüfus 74 bin kişi artarken işgücü 197 bin artış göstermiş, istihdamda ise 284 bin kişilik bir artış olmuş.
Nüfusun artış hızı belli, ayda ortalama 70 bin dolayında. Çalışmak isteyenimiz, yani işgücüne katılanlarımız hala çok az olduğu için işgücü teorik olarak bir anda artabilir, yeni iş sahaları açabilirsek istihdam da aynı şekilde hızla artış gösterebilir.
Ne var ki, özellikle istihdamı öyle bir çırpıda çok yüksek düzeyde artırmak hiç mümkün değil. Bu yıl için istihdam seferberliği çerçevesinde iki milyon gibi iddialı hedefler dile getiriliyor. Türkiye zaten her yıl istihdamı bir milyon kişi kadar artırıyor. Şimdi bu bir milyona iki milyon daha mı eklemeyi öngörüyoruz, yoksa bir milyona bir milyon ekleyip iki milyona ulaşmayı mı hedefliyoruz, o da pek belli değil.
Hangi hedef olursa olsun, en mütevazısı bile çok ciddi bir istihdam artışı öngörüldüğünü gösteriyor. İyi de bu nasıl olacak? İşler umulan ölçüde açılmadan, ihracat ivme kazanmadan, üretim çok ciddi bir artış kaydetmeden, bütün bunların sonucu olarak büyüme hızı belirgin bir yükseliş göstermeden hangi işveren istihdamını artırma yoluna gider ki...
Gerçekçi olalım! Bu yıl istihdamı ne her zamanki bir milyona ek bir milyon daha artırarak iki milyona, ne bir milyona iki milyon ekleyerek üç milyona çıkarabiliriz.
İstihdam bir sonuçtur çünkü. Önce istihdam artsın, sonra üretim ve büyüme gelsin! Üretim ve büyüme varsa, bu zaten istihdamı da yukarı çekecektir. Öyle yüzde 4-5 dolayında bir büyümeyle de artı bir milyon, hele hele artı iki milyon istihdam sağlamak mümkün değildir. Kaldı ki bu yıl Türkiye'nin yüzde 4-5 dolayında büyüyeceği de çok şüphelidir.