İstihdam, kredi hacmi ve büyüme
İşgücü piyasasına ilişkin en güncel veriler Nisan 2012 dönemine ait. Buna göre işsizlik oranı yüzde 9.0, işgücüne katılım oranı yüzde 49.6 ve istihdam oranı yüzde 45.2 oldu. 2011'nin aynı döneminde ise durum şöyleydi: İşsizlik oranı yüzde 9.9, işgücüne katılım oranı yüzde 49.9 ve istihdam oranı yüzde 44.9. Mart döneminde işsizlik oranında bir yıl öncesinin aynı dönemine kıyasla gerçekleşen 0.9 puanlık azalmanın bir kısmı işgücüne katılımdaki düşüşten kaynaklandı. Bir kısmı da istihdam oranın artmasıyla gerçekleşti. Mevsim etkisinden arındırılmış veriler ise, işsizlik oranının yüzde 9.4 ile yüzde 9 aralığında katılaştığına işaret ediyorlar. Nisan döneminde işsizlik oranı bu aralığının alt sınırının çok az üzerinde gerçekleşti: Yüzde 9.03.
Mevsim etkisinden arındırılmış verilerin işsizlik oranındaki temel dinamiği (kriz dönemleri dışında) yansıttıkları belirtilebilir. İşsizliğin uzunca sayılabilecek bir süre yüzde 9.4 ile yüzde 9 aralığında kalması da, yılın ilk çeyreğinde ekonomideki belirgin yavaşlamanın olumsuz bir sonucu olarak ortaya çıkıyor. Diğer göstergelerdeki gelişmelerle birleştirildiğinde ise, en azından ikinci çeyreğin ilk ayındaki ekonomik faaliyet hacminin ilk çeyrektekinden farklı olmadığı anlaşılıyor. Mayıs ayı için ise hem değişmeyen bir faaliyet düzeyine hem de bir miktar kıpırdanmaya işret eden göstergeler var.
Bu ikinci tür göstergelerin başında kredi hacminde son haftalarda görülen artış geliyor. Haftalık kredi verileri nisan ayının başından bu yana kredi arzının artış hızının yükselmekte olduğunu ortaya koyuyor. Merkez Bankası genellikle kredi gelişmelerini on üç haftalık ortalama kredi değerlerinin bir dönem öncesine göre değişim oranlarını yıllıklandırarak raporluyor. Böyle ölçülen 'dönemlik' kredi artış hızlarına ilişkin önemli noktalar şöyle: Mart 2012 ortalarından itibaren lira cinsinden kredi arzında tekrar bir hızlanma belirleniyor. Birkaç rakam durumu daha açık ortaya koyacak: 2011'in ilk yedi ayındaki dönemsel değişimlerin ortalaması yüzde 35.7. 2012'nin sonlarına doğru yavaşlıyor ve yılın son üç ayında yüzde 18.8 oluyor. Bu değer 2012'nin ilk üç ayında yüzde 15.2'ye düşüyor. İkinci üç ayda ise yüzde 26.9'luk bir ortalama var. Haziran ayındaki haftalarda ise kredi artış hızı yüzde 30'a yükseliyor. Tüketici kredileri ve bireysel kart kullanımında da benzer bir eğilim saptamak mümkün.
Son iki ayda hem lira cinsi kredilerin hem de tüketici kredileri ve bireysel kredi kartlarının dönemsel değişim oranlarında önemli bir artış olduğu açık. Ancak, bu artışın 2011'in ilk yedi ayında gerçekleşen yüksek artış oralarından oldukça düşük olduklarına da dikkat etmek gerekiyor. İlk bakışta, kredi artış hızının nisan ayından itibaren yükselmeye başlaması, ikinci çeyreğin büyüme açısından birincisinden farklı olabileceğini düşündürebilir. Ancak, biraz derine inince bunun çok da doğru bir yorum olmayacağı ortaya çıkıyor. Üç nedenle: Birincisi, kredi hacmindeki artışın yatırım ve tüketim harcamalarına dönüşerek üretimi canlandırmasının belli bir gecikmeyle olması beklenir. İkincisi, lira cinsi kredilerde bir miktar mevsimlik hareketler var. Yukarıda değinilen artışların bir kısmı (ama bir kısmı) mevsimlik nedenlerle olabilir. Üçüncü neden de çeşitli anket verilerine ilişkin. Bu veriler, ekonomideki faaliyet hacminin ikinci çeyrekte de canlanmadığına işaret ediyorlar.