"İster inan ister inanma: İşsizliğin de çaresi yapısal reformlar”
Pazartesi işsizlik rakamları açıklanınca, çoğu kişi hayretler içinde kaldı. Çünkü işsizlik rakamı son 10 yılın rekoruydu. Hatta "bir yanlışlık olmasın" diye tekrar tekrar soran bile oldu. Ne kadar sorsalar sonuç değişmedi: % 14.7
Açıklanan rakamlar gösteriyor ki, istihdamda üst üste kayıplar var. Bu işsizlik verileri hem kayıt dışı istihdamın arttığına hem de işsizliğin de gözle görülür derecede yükseldiğine işaret ediyor. Biz ekonomistler çoğunlukla tarım dışı istihdama bakıyoruz. Tarım dışı istihdam rakamı gösteriyor ki, beyaz ve mavi yakalı çalıştıran sektörlerde işsizlik giderek artıyor.
Burada iki önemli tehlike var. Birincisi büyümeyle ilgili. 2018 yılının dördüncü çeyreğinde negatif büyüme yaşadık. Şimdi ortaya çıkan işsizlik rakamları bize 2019’un ilk çeyreğinde de negatif büyüme yaşayacağımızı söylüyor. İkinci önemli tehlike ise sağlanan istihdamın kalitesiyle ilgili.
"Artık deniz bitti..."
Tüm dünya mavi yakalıların yerini yapay zeka ve robotların alacağı bir yere doğru koşarken, Türkiye’nin rekabette olduğu ülkelere göre oldukça konvansiyonel kalmış sektörleriyle yola devam edemeyeceği gerçeği son işsizlik verileriyle bir kere önümüze koyulmuş oldu.
Bu kadar işsizle Türkiye’nin hangi çözümü üreteceği ise çok belli değil. Türkiye’nin istihdam alanındaki küresel değişime adapte olabilmesi ve bir daha yüksek işsizlikle karşılaşmaması için marka, tasarım, inovasyon, Ar-Ge ve teknoloji, satış-pazarlama, tahsilat, lojistik, reklam gibi alanlara eğilmesi gerekiyor. Ve böylece acı gerçek bir kez daha ortaya çıkıyor.
Yukarıda bahsettiğim unsurlar ancak ve ancak, özgür düşüncenin, adaletin ve yüksek eğitim seviyesinin konuşlandırılmış olduğu bir ortamda gelişebilir. Enflasyondan işsizliğe, faizlerden döviz kurlarına kadar istikrarı yakalamak istiyorsak, yapısal reformları bir an önce gerçekleştirmemiz şart.
Günü kurtarmak için değil, geleceği kurtarmak için çalışmalıyız. Artık deniz bitti.