İşte sanayiciyi isyan ettiren tablo bu!
Merkez Bankası, reel efektif döviz kuru endeksinin temmuz ayına ilişkin sonuçlarını açıkladı. Buna göre, 1995=100 bazlı seriye göre reel efektif döviz kuru endeksi temmuzda 181.4 düzeyine yükseldi. Bu rakam, şubattan sonraki dönemin en yüksek düzeyine işaret ediyor. Temmuzdaki 181.4, söz konusu endeksin açıklandığı 1980 yılı ocak ayından bu yana geçen 28 yıl 7 ayın ya da bir başka ifadeyle 343 ayın da en yüksek altıncı rakamı.
Aylık bazda açıklanan reel efektif döviz kuru endeksini yıllık ortalamaya dönüştürdük. Ve ortaya, grafikteki görünüm çıktı. Reel efektif döviz kuru, bu yılın ilk yedi ayındaki ortalamasıyla, önceki 28 yılın üstünde bulunuyor. Endeksin bu yılın ilk yedi ayındaki ortalaması 180.6. Geçen yılın tümündeki ortalama endeks, 175.9 düzeyindeydi.
Türk parasının değerine ilişkin olarak geçmişte üç önemli düzeltme dönemi yaşandı. Bunlardan ilki 1980 yılında. Meşhur 24 Ocak kararlarıyla devalüe edilen Türk parası, 1988'e kadar değer yitirmişti. 1993 yılında 123'e çıkan endeks, Türkiye'yi 5 Nisan 1994 kararlarına götüren dönemden sonra hızla gerilemiş ve 1994 yılı ortalamasında 92.5 düzeyinde oluşmuştu. Sonra IMF dayatmasıyla uyguladığımız kur politikası sonucu Türk parası hızla değerlendi ve 2000 yılındaki 136.5'lik düzeyden sonra da Cumhuriyet tarihinin en büyük krizi yaşandı. 2001'deki krizden sonra endeks 112.5 ortalamayla yılı tamamladı.
Grafiği iyi okumak ve değerlendirmek gerekiyor. Türkiye, özellikle 2001 öncesindeki politikaları uyguluyor olsaydı, şimdiye kadar kurda belki de birkaç kez düzeltme hareketi yaşanırdı. Oysa şimdi ortalık adeta sütliman. Reel efektif döviz kurunun 2001 yılındaki 112.5'lik düzeyi makul sayılırsa, bu yılın yedi ayındaki ortalama değer olan 180.6, Türk parasının yüzde 61 değerli olduğunu gösteriyor. Ancak daha önce de defalarca vurguladık; artık köprülerin altından çok sular aktı ve Türkiye'nin, özellikle uygulamakta olduğu kur politikası dolayısıyla 2001 benzeri bir krizle karşılaşması söz konusu değil. Ama bu demek değil ki, şimdi herhangi bir sorun, herhangi bir kriz yaşamıyoruz.
Sanayiciler, KOBİ'ler niye feryat ediyor dersiniz? İşte nedeni bu grafikteki verilerde. Türk parasının böylesine değerlenmesi, işal ara mal kullananların işine geliyor ve böylece işal maliyetler düşüyor düşmesine ama, o ara malı üretmek durumunda olanların da her geçen gün nefesi kesiliyor. İhracat için fazla işalat yapmayanın gücü tükeniyor.
Türk parası böylesine değerli seyrediyorken akaryakıtı, elektriği, doğalgazı biraz ucuz tüketiyor olsak, neyse diyeceğiz. Ancak, en temel üretim girdilerinde en yüksek faturayı ödeyen de biziz. Bazen şükretmek gerekiyor galiba; "Türk parası bu kadar değerliyken enerjiye böylesine yüksek fatura ödüyoruz, ya bir de Türk parası biraz değer yitirse ne olurdu" diye. Kim bilir belki de TL'nin böylesine değerli seyretmesini sağlayacak adımları ısrarla savunanlar, aksi bir durumda enflasyonun tsunami gibi her şeyi ezip geçmesinden korkuyorlar.