İşte krizler böyle oluyor
Finans, reel ekonomi ve askeri alanlardaki rekabet, araştırma geliştirme motivasyonunun köklü besin kaynaklarıdır. Buluşların bulana geri dönüşü, kazanç ve otoriter gücü yakalamaksa; topluma yansımalarıysa yaşamı kolaylaştırmak, toplumsal gelir dağılımına eşleştirmek, bilgiye erişim maliyetini sıfırlamak ve asimetrik her şeye karşı durmak olacaktır.
Gelişmekte olan ülkeler dış kaynak bağımlısı
Finans 2008 Eylül’ünde CLO, CBO, CDS gibi türev araç buluşlarıyla iğdiş edilmiş regülasyonlarla denetim mekanizmaları, şirketlere ya da Hedge fonlarına beraberinde yönetsel zafiyetler yüklemişti. Ucuz fon kaynakları gelişmiş ülkelerin donuk iç taleplerini hareketlendirmek adına, gelişmekte olan ülkeleri de dış kaynak bağımlısı yapmıştı.
Askeri alandaki buluşlar, ulusal savunmalarda üstünlük ya da otoriter güçlerle mücadele şeklinde olumlu boyutlu nemalara dönüşebildiği gibi, atom bombası olup binlerce masumun ölümünü de hazırlayabilmişti. Son dönemde üretilen insansız uçaklar, otomotiv sektöründe karşılığını insansız sürüşlerde devam ettirmek için yoğun araştırma geliştirme faaliyetlerine konu oluyor. Maket boyuttaki deneysel başarılar, seri üretimlerle halka ulaşırsa rekabet içgüdüsüne yenik düşebilir. Firma bazında üstünlükler elde edilip, dünya toplamındaki artan araç sayısı (araç parkı) hiç dikkate alınmayabilir. İşte o zaman insan başarı sarhoşu olmuş, kendi hırsına yenik düşmüş demektir.
Her şey iyi giderse, buluşlar olumlu sonuçlar da üretebiliyor. Buluşların sonuçları kılıcın iki keskin ucudur. Küresel krizlerde olduğu gibi sorunlar içinden çıkılmaz bir hal alabildiği gibi, internet buluşunda olduğu gibi adil bilgi paylaşımına da dönüşebilmektedir. Otomotivde gelir düzeyi yüksek grubun araçlarına insansız sürüş imkânı kazandırmak, güvenliklerini artırmakla olumlu fayda sağlar.
Alternatifler sadece enerji israfını artırır
Eğer şimdilerdeki mantık sürerse olumsuz fayda kaçınmazdır. Bu buluşla tek kişilik kullanımlarla toplu taşıma araçlarının bekleme istasyonunda duran yüzlerce kişinin yanından geçip gitmekte olan araçlara, insansız araç alternatifi ekleyeceksek; sadece enerji israfını artırıp gelir dağılımını bozar, mevcut sosyal kaynaklardan çalarız. Küresel toplam araç üretimi 2012’de 84.2 milyon, tüketimiyse 82 milyon kadardı. Araç parkı büyümesi kendi doğal sınırlarını; coğrafi zor mekânlar, tarihsel bölgeler ve şehir merkezleriyle belirler.
Krize davetiye çıkartılıyor
Tıpkı kaldıraç destekli küresel büyümenin reel ayağında önüne düşen gerçekler gibidir. Nasıl bunu hasır eden politikalar, kucaklarında balonları bulurlarsa, otomotiv sektörü de iki ayrı uç arasında gidip geldikçe toplumların dokusunu zedeler. Otomobiller ve ticari araçların kendi başlarına hareket edebilme olanağından elde edilen olumsuz sonuç; gelir dağılımının bozulması, taşımacılığın toplu taşımacılıktan uzaklaşması, endüstrileşmenin bencilleşmesi olur. Caddelerde koca arabaların yalnız başlarına gezebildiğini düşünürsek, duraklarda toplu taşıma aracı bekleyen insanlar biraz daha yalnızlığa, çaresizliğe sahipsizliğe itilir, zenginle yoksul toplumsal kutuplarına hapsedilir.
İnsansız seyir araçları yaratmak, insafsız seyir araçlarına dönüşmemelidir. Kapitalist sistemin rekabetiyle beslendiğinde zahmetsiz, ilaçsız, rejimsiz hastalık çözümlerine; balonlaşmış kapasitelere dönüşürler.
Ekonomi sık sık girdiği krizlerle, aşırı büyümenin doğal sınırlamalarına takılıyorsa; finans, otomotiv, savunma, sağlık sektörleri fark etmeyecektir: “Olumsuz bakışın, sevinçteki duruşu durumsuz” olacaktır.
Güncel gelişime umut dolu bakmak gereklidir ancak, ürettiğimiz yarış aracının sürüleceği otobanı yapmadan onu yollara terk etmek, değişik boyutlarda krizlere davetiye çıkarmaktan başka bir şey değildir.