”İşte ekonomik paket!”

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Hükümetin ekonomik istikrar paketini açıklamakta geciktiğine ilişkin eleştiriler giderek artıyor. TÜSİAD, paketin parça parça uygulamaya konulmaması, bir bütün halinde açıklanması gerektiği görüşünü dile getiriyor. Kim bilir belki hükümet bir paket bile açıklamayacak; şimdiye kadar yapılanlar yeterli görülecek. Ama beklenti bitmiyor; önlemlerin daha derli toplu bir biçimde ve tabii ki yenileri de eklenerek açıklanması isteniyor. Kamuoyunu tatmin edici önlemler uygulamaya konulmadığı sürece, beklentilerin daha da bozulacağı uyarısı yapılıyor. Bu arada, son günlerde gazetecilere, "Siz de bir ekonomik paket hazırlayın, görelim" diye espri yapan bakanlar çıkıyor. Ne yani, gazeteciler ekonomik paket hazırlayamaz mı?

Sizi otuz yıl öncesine götürelim. 1978 yılının şubat ayı; ekonomide çok sıkıntılı bir dönemden geçilmektedir. Anka Haber Ajansı'nda görev yapmakta olan Uluç Gürkan ve Vecdi Seviğ, bir gün, ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Hikmet Çetin'i ziyarete giderler. Çetin, Başbakan Bülent Ecevit'in ekonomide ne gibi önlemler alınabileceği konusunda tüm birimlerden öneride bulunmalarını istediğini söyler. Gürkan ve Seviğ, Çetin'in yanından ayrılırlar. Vecdi Seviğ, geçmişteki bürokrasi deneyimine dayanarak, bir öneri paketinin kolay kolay ortaya çıkmayacağını tahmin etmektedir. Uluç Gürkan'a, kendilerinin bir paket hazırlamalarını önerir. Olurdu, olmazdı derken, Vecdi Seviğ oturur ve üç günde kapsamlı bir öneri paketini kaleme alır. Daha sonra "paket", "edinilen bilgiye göre" denilerek, kaynak belirtilmeden haber yapılmaya başlanır.

Aradan birkaç gün geçer. O dönem Maliye Bakanlığı bünyesinde olan Hazine'nin Genel Müdürü Aysel Öymen, Vecdi Seviğ'i kahve içmeye davet eder. Aysel Öymen, baklayı kısa sürede ağzından çıkarır, "Vecdi bu paketi sana Algan mı verdi" diye sorar. Algan Hacaloğlu DPT Koordinasyon Dairesi Başkanı'dır. Vecdi Seviğ, önce "kaynağı" gizlemeye çalışırsa da olmaz, sonunda raporu kendisinin yazdığını itiraf eder. Ancak, Aysel Öymen'i ikna edemez.

Birkaç gün sonra bu kez Uluç Gürkan Hikmet Çetin'den bir telefon alır. Hikmet Çetin, Gürkan ve Seviğ'le görüşmek istemektedir. Kısa bir hal hatır sormadan sonra, Çetin sadede gelir: "Bu raporu size Aysel mi verdi?"

Belli ki Uluç Gürkan ve Vecdi Seviğ, hiç falsosu olmayan, uygulanabilirliği yüksek çok iyi bir önlemler paketi hazırlamışlardır.

Sonra ne mi olur? Şubat ayının başında yaşanan bu haber trafiğinden sonra, ay sonuna doğru, içeriği büyük ölçüde haber konusu raporla çakışan önlemler uygulamaya konulur. Ancak, o dönemin ekonomik krizi öylesine derindir ki bu önlemler çare olmaz. Türkiye, giderek tırmanan siyasi krizle birlikte 12 Eylül'e sürüklenir, ardından da 24 Ocak kararları gündeme gelir.

Yeniden bugüne dönelim. Türkiye, "hükümet ve diğer tüm kesimler" olmak üzere adeta ikiye ayrılmış gibi. Hükümet, çok açıkça dile getirilemese de "pakete ne gerek var, zaten önlemleri aşama aşama uygulamaya koyuyoruz" havasında. Muhalefet partileri, iş alemi, işçi sendikaları, esnaf ve çiftçi ise bir an önce ne yapılacaksa yapılarak işlerin açılmasının sağlanması gerektiğini dile getirmekte.

Otuz yıl önce iki gazeteci, bürokrasiden önce davranıp ekonomik paket hazırlamıştı. İster misiniz şimdi de "Siz de bir paket hazırlayın" önerisini dikkate alan gazeteciler, bu kez belli kurumlara malederek "Ekonomik pakette bunlar var" başlıklı haberlerle kamuoyunun karşısına çıksın. Bu tür çalışma yapacak arkadaşlarımıza bir çeşit desteğimiz olsun, olası başlıkları da biz verelim:

"Hükümetten umudu kesen Merkez Bankası istikrar paketi hazırladı."

"Ne varsa Planlama'da var, işte DPT'nin istikrar paketi."

"Durumun vahametini kavrayan Hazine, hazırladığı istikrar paketini hükümete sundu."

Ve tabii ki ortak başlık şöyle: "İşte ekonomik paket!"

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar