İşte benim Dünya’m
25 yıl önce kapısından genç bir finansçı olarak girdiğim gün, bu gazetenin benim Dünya’m olacağını tahmin edemezdim elbette. Yine de bu pembe sayfalarda benim kaderimin de yazılı olduğunu Demirkent ailesini tanıdıktan hemen sonra fark etmiştim.
Nezih Demirkent, Türk basınının zirvesinde oturduğu koltuktan kalkarak büyük bir risk almış ve bundan tam 43 yıl önce bütün sayfalarında ekonomi haberleri olan bir gazete yapmak için yola çıkmıştı. Böyle bir vizyona hayran olunmaz da ne yapılır?
Ben de Dünya okulunda mesleğini öğrenen bir genç olarak ona hayranlık duyarak geçirdim yıllarımı. Onu kaybettiğimiz o talihsiz 11 Şubat 2001 tarihine kadar Nezih Demirkent’in büyük ve güvenli gölgesinin altında hem kendimi hem de Dünya’yı tanıdım. Zaman mefhumu olmadan çalıştığımız uzun yıllar boyunca DÜNYA Okulu’nda öğrendiklerim hayatımı kalıcı olarak değiştirdi.
Sonrasında rahmetli Nezih Bey’in büyük mesleki mirasına sımsıkı sarılan Didem Demirkent ile birlikte omuz omuza sürdürdük mücadelemizi. Evet onu çok aradık, çok özledik. Hele ki son 3,5 ay neredeyse her gün andık kendisini… Ama tıpkı ondan öğrendiğimiz gibi enseyi karartmadan, doğrudan ayrılmadan ve ilkelerimizden taviz vermeden işimizi, yalnızca işimizi yapmaya devam ettik.
43 yaşında bir çınar
Türk basınının ilk ekonomi gazetesi Dünya, 43 yaşına bastı. 1981 yılından itibaren çıkan ilk gazeteden bu yana, Dünya’nın bütün sayfalarında Türkiye’nin inişli çıkışlı ekonomisinin haberleri oldu hep. Türkiye banker kriziyle çalkalanırken, 5 Nisan kararları açıklanırken, IMF ile yapılan anlaşmalar imzalanırken, Avrupa Birliği Euro’ya geçerken, 2001’de Anayasa kitapçığı havalarda uçarken, dolar kuru bir gecede ikiye katlanırken, TL’den altı sıfır birden atılırken, Dünya’nın manşetinde hep bu yaşananlar vardı.
Eğmeden, bükmeden, kendimizden bir şey katmadan, sadece haberi, gerçek ve en yalın haliyle haberi verdik. Tıpkı Nezih Demirkent’in istediği gibi. Ne mutlu ki onun gazetecilik ilkeleri onunla birlikte aramızdan ayrılmadı. Dünya ekolünden yetişmiş yüzlerce gazeteci bugün kendi kanatlarıyla uçuyor.
Her yerde Dünya ekolünden çıkmış gazeteciler hala Nezih Demirkent’in ilkeleriyle işlerini yapıyor. Biz, bugün yalnızca aynı çatı altında çalıştıklarımızla değil bizimle birlikte olmasalar da bütün Dünyalılarla gurur duyuyoruz. Çünkü biz işimize günün getirdikleri ile değil, zamana hükmeden bir mesleki ruhla bakıyoruz.
Gazetecilik bizim mesleğimiz
Aradan geçen 43 yılın ardından artık şunu söyleyebiliriz; gazetecilik bizim işimiz değil, mesleğimiz. Biz gazeteci olmanın sağladığı avantajları işe çevirme derdinde olmadık. Sarı kartımızın açtığı kapılardan başka başka işler, ilişkiler devşirmedik.
Yüzümüze güldü, yanımıza geldi diye kimsenin işini yapmadık. İşimize gelmedi diye bir haberi görmezden, bir başarıyı yazmaktan geri durmadık. Kimsenin işini büyütmek ya da batırmak için haber yapmadık. Bazen yanlış anlaşılır diye bir selamı bile almadık.
Bunun da bedelini göğsümüzü gere gere ödedik. Mutlaka pek çok hata yaptık ama gazeteciliğimizi gazetecilik dışında bir gelir elde etmek için kullanmadık. Bu işte benim Dünya’m. Gösterişten uzak, kuru iddialar üretmeden işini yapan bir Dünya. Bu işte benim Dünya’m. 25 yılımı verdiğim ve artık asla terk etmeyeceğim mücadelem. Bu işte benim Dünya’m. Her yeni güne sıfırdan başladığımız ve hiç bitmeyecekmiş gibi yaşadığımız bir ömür. Bu Dünya’da olmaktan gururluyum. Siz de böyle bir Dünya’nız olduğu için gurur duyabilirsiniz.