İstasyoncuya kız verilir mi?
2010 yılına doğru gelinirken akaryakıt dağıtımında oyuncu sayısı artmasına rağmen rekabet bir türlü istenilen seviyeye getirilememişti. Çünkü pek çoğu ömürlük sözleşmelerle mevcut bir ana dağıtıcıya bağlanmış istasyonlar, bir türlü yeni oyuncular tarafından kazanılamıyordu.
Bunun üzerine bayi-dağıtıcı sözleşmelerine 5 yıllık üst sınır getirildi. Ve Eylül 2010’da 8 binden fazla akaryakıt istasyonu, ana dağıtıcılarla masaya oturup 5'er yıllık sözleşmeler imzaladı.
Kıran kırana geçen pazarlıklar sonucunda binlerce istasyon ana dağıtıcı değiştirdi. Değiştirmeyenler de bu tercihlerinin karşılığında mevcut ana dağıtıcılardan ciddi tavizler kopardılar.
Neydi bu tavizler, bakalım... Kimi ana dağıtıcılara olan eski borçlarını sildirdi, kimi yeni ve faizsiz kredi aldı, kimi belli bir miktar akaryakıtı bedelsiz olarak alma hakkı kazandı... Kritik konumdaki az sayıda istasyon da dudak uçuklatacak tutarlarda transfer bedeli almayı başardı.
Tabii bu arada ana dağıtım işine yeni giren oyuncular da ciddi sayıda istasyonu kendilerine bağlamayı başardı. Ama yine de ağırlık, eski oyuncularda kaldı.
Ve beş yıllık sözleşme süreleri, bu yılın Eylül ayında doluyor. Tam ana dağıtıcılarla istasyoncular arasındaki pazarlıklar başlamıştı ki EPDK 2 aylığına akaryakıtta tavan fiyat uygulamasına geçti. Bunun üzerine tüm görüşmeler askıya alındı.
Tavan fiyat sona ererken ana dağıtıcı-istasyoncu pazarlıkları tam yeniden başlıyordu ki EPDK bir yönetmelik değişikliği taslağını görüşe açtı. Taslak, dağıtım kârının paylaşımını yüzde 55’ini bayilerin, yüzde 45’ini ana dağıtıcıların alacağı şekilde sabitlemeyi öngörüyor.
Bu dağılım ilk bakışta bayilerin lehine gibi gözüküyor ama gerçekten öyle mi bir bakmak lazım. Bir kere bu taslağın devam eden pazarlıklara yansıması şu: Şimdi ana dağıtıcı "Zaten kârın yüzde 55'i senin, ben daha fazla bir şey veremem" deyip pozisyonunu koruyor. Yani bayilerin ana dağıtıcılar karşısındaki pazarlık gücü zayıflamış durumda.
Bu durumda ana dağıtıcılar isteseler de, bir beş yıl daha kendileriyle çalışma karşılığında bayilere yüksek menfaatler sağlayamayacak. Hatırlatalım, her istasyon mutlaka bir ana dağıtıcıyla çalışmak zorunda. Yani bu pazarlıklar önümüzdeki 4 ay içinde öyle ya da böyle sonuçlandırılıp sözleşmeye bağlanacak.
Ama ilginç bir noktayı daha belirtmemiz lazım. Kârın nasıl paylaşılacağıyla ilgili yönetmelik taslağı ne zaman yürürlüğe girecek? 1 Temmuz 2016'dan itibaren... Yani önce anlaşın, sonra bu yeni kâr paylaşımını yürürlüğe sokalım.
Taslakla ilgili görüş ve önerilerin 6 Mayıs 2015 tarihine kadar EPDK'ya iletilmesi gerekiyor. Nasıl bir sonuç çıkar şimdiden kestirmek kolay değil. Ancak kâr paylaşımının yürürlük tarihinin intifa sözleşmelerinin tamamlanıp, istasyonların gelecek beş yıl boyunca hangi ana dağıtıcıyla çalışacağına karar vermesinden yaklaşık 10 ay sonraya bırakılması bayiler açısından ciddi bir sıkıntı kaynağı.
Kendi açılarından haklılar. Ama sektörün yeniden dizaynı hedefleniyorsa ellerinde yapabilecekleri pek fazla şey yok.
Gelişmelere bakılırsa, düzenleyici kurum EPDK, Türkiye'de öteden beri esas itibariyle istasyon işletmeciliği üzerine bina edilmiş akaryakıt dağıtım sektöründe yapıyı yeniden şekillendirmeyi amaçlıyor.
Yani uzun vadede benzin istasyonlarının ana dağıtıcıların şubeleri gibi çalışacak satış noktalarına dönüştürülmesi düşünülüyor olmalı. Açıkça ilan edilmiş böyle bir karar olmasa da, atılan adımlar bunu gösteriyor.
Bu durumda, geçmişte özellikle Anadolu'da en itibarlı girişimcilik türlerinden biri olarak görülen benzin istasyonu işletmeciliği, cazip bir yatırım seçeneği olmaktan iyice çıkarılacak demektir.
Hoş, zaten şu anda da yarı yarıya çıkmış durumda ya neyse. Yani istasyoncuya kız mı verilir noktasına yaklaşılmış durumda.
Bu arada, önümüzdeki dönemde, ana dağıtıcıların açabilecekleri istasyon sayısı ve kendi istasyonları üzerinden yapabilecekleri satış miktarı sınırları kaldırılır ya da en azından yukarı taşınırsa şaşmamak lazım.
Peki böylesi mi daha iyi olur, yoksa mevcut sistemi korumak mı? Sorunun cevabı, olaya nereden baktığınıza bağlı olarak değişir. Ki o da, konunun taraflarının sorunu...
Ben şu kadarını söylemekle yetineyim. Her şey açık açık konuşulmalı ki, insanlar da yatırım yapıp yapmama, yola devam edip etmeme, edecekse de bunu nasıl yapacağı konularında rahat karar alabilsin.
Son bir not: Pazarlıkların kızıştığı bu dönemde, azara yakın dönemde girmiş bazı oyuncuların istasyon sayısını hızla çoğaltarak sektördeki konumlarını güçlendirmeleri beklenmeli.