İstanbul'un trafik sorunu ve durdurulan metro projeleri
Prof. Dr. Ali Kahriman - Okan Üniversitesi Öğretim Üyesi Siyaset Üstü Düşünce Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
Ülkelerin gelişmişlik ve kalkınmışlığının başlıca göstergeleri; kişi başına düşen milli gelir, kişi başına tüketilen enerji, demir çelik, çimento vs. mikktarlarıdır. Bununla birlikte bu kriterler tek başına anlamlı değildir. Ulaşım ve lojistik sistemi de, bu kriterleri yükseltmenin lokomotifi olan en önemli araçlardan biri. Kalkınmış ülkelere bakıldığında üretim ve sanayileşmeye koşut olarak çeşitli ulaşım sistemleri ile entegrasyonun çok yönlü sağlanmış olduğu görülecektir. Yatırımlar, sanayileşme, ticaret, inşaat gibi ekonomik büyüklükleri yönlendirici rolü nedeniyle, ulusal ve uluslararası kara, deniz ve hava ulaştırma sistemlerinin yanında kent içi konforlu ulaştırma ağlarının yaygınlığı da gelişmiş olmanın kriterlerinden biridir. Mega kentlerin yaygınlaşması ile birlikte yoğun nüfus hareketlerinin kent içi trafiği kaosa sürüklemesine izin vermeden, zaman yönetimi ekseninde konforlu, nitelikli ve hızlı bir şekilde gerçekleştirilmesinde; en önemli modern araçlardan biri, toplu ulaşımı esas alan metro tipi yer altı ulaştırma sistemleridir. Bunun farkında olan ülkeler; sadece mega kentlerinde değil, hemen hemen belirli büyüklükteki tüm kentlerinde inşa ettikleri çok hatlı, çok katlı metro sistemlerini, yüzyıl öncesinden başlayarak tedricen geliştirmişler ve ulaşım sorunlarını büyük ölçüde çözme başarısını göstermişlerdir. New York, Londra, Tokyo, Berlin, Paris, Moskova başta olmak üzere mega kentlerdeki her yüz bin kişiye düşen metro uzunluğu ortalama 3 kilometredir. Orta büyüklükteki Avrupa kentlerinde de yaklaşık 2 kilometre mertebesindedir. Üstelik de hemen tüm kentlerde 50 yıldan fazla bir süreden beri kullanımdadır.
Ülkemizi bu yönde değerlendirdiğimizde 20-25 yıl öncesine kadar sadece İstanbul değil tüm kentlerimizde metro diye bir ulaştırma sisteminden bahsetmek mümkün değildir. Son yıllarda büyük ölçüde İstanbul’da olmakla birlikte kısmen de Ankara, İzmir gibi bazı kentlerimizde metro inşaatlarına başlanmış ve bazı hatlar hizmete sokulmuş olmakla birlikte henüz emekleme aşamasındadır.
İstanbul özeline bakıldığında; son 20 yıl içinde devrim niteliğinde atılımlar yapılmış, 7-8 önemli hat hizmete sokulmuş, 10-12 civarında hattın ise yapımına başlanmış, bu hatların önemli bir kısmının bir kaç yıl içinde devreye girmesi söz konusudur. Halen hizmet veren metro uzunluğunda 170 km'ye ulaşılmış ve İstanbul trafiğinde önemli rahatlama elde edilmiştir. Bu süreçte, İstanbul’da yüz bin kişiye düşen metro uzunluğunda 1 km gibi önemli bir seviyeye ulaşılmıştır. Gelecek beş yıl içinde yapımı devam eden hatlarla birlikte bu değerin 2 km seviyesine çıkarılması ve gelişmiş ülkelerin seviyesine yaklaşılması mümkün görülmektedir. Bununla birlikte diğer kentlerimizde yok denebilecek, yada ihmal edilebilecek düzeydedir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Ulaştırma Bakanlığı’nın ortak çabaları ile ve de çok doğru bir yaklaşımla gerçekleştirilen çalışmalarla, 5 yıl içinde 6-7 milyon kişinin sadece metro kullanarak istediği her yere ulaşabilmesi hedeflenmişken, son günlerde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından ihale edilen, toplam uzunluğu 77 km ve toplam proje maliyeti 13 milyar TL civarında olan, üstelik de inşaat işlerine yoğun şekilde başlanmış 6 metro projesinin anlaşılamayan yada açıklanmamış olan nedenlerle durdurulmuş olması düşündürücü ve önemli bir kayıptır.
İhaleler yapılmış, bazı firmalara avansları ödenmiş, mobilizasyon süreçleri tamamlanmış, bazı projelerde de, şantiyeler kurulmuş, insanlar istihdam edilmiş, makine ve ekipmanlar temin edilmiş, alt yükleniciler devreye sokulmuş, istimlak, şaft, tünel vs kazılarına başlanmış, imalatların %10-15`lik kısmı tamamlanmışken, ihalelerin iptal edilmesine anlam verilememektedir.
Bu projelerin iptal gerekçesi ne olursa olsun, ekonomik, teknik, sosyal, çevre ve iş güvenliği yönünden önemli kayıpların olacağı, kaynakların atıl kalacağı açık bir gerçekliktir. Üstelik de meskun mahal içinde kent içinde yurttaşların yoğun biçimde yaşadıkları bölgelerdeki İptal edilen bu projelerde yerüstü ve yeraltında yapılan kazı ve inşaat çalışmaları sonucu yapıların etkilenmesi, mevcut imalatların da deforme olması kaçınılmazdır. Zaten trafik keşmekeşi yaşanmakta olan kentin, şantiye ve imalatlarına uygun trafik düzenlemeleri yapılmışken, işin uzaması bir yana, çevre kirliliği ile birlikte sistemin çekilemez hale gelmesi halkın psikoljisi ve sağlığını da tehdit edecektir.
Metro inşaatı, her şeyden önce işçisinden, mühendisine, yüklenicisinden taşeronuna uzmanlık ve özel yeteneklerin gerektiiği bir alandır. İhalelerin durdurulması sonucu bu personelin bir daha kolay kolay organize edilemeyeceği bir istihdam sorunu da yaratacaktır. Bu nedenlerle bu projelerle ilgili doğru kararların; gecikilmeden, başka mağduriyetlere meydan verilmeden, kamu yararı öncelikleri gözetilerek, mühendislik bilim ve teknolojisi ekseninde verilerek yeniden başlatılması zorunludur.