İstanbul’un mandaları tehdit altında...
Tarım alanları her geçen yıl daralıyor. Büyüyen kentler, altyapı yatırımları tarımsal alanları ve üretimi tehdit ediyor. Ülkeyi yönetenler her dönem yolları ovaların ortasından geçirmeye, fabrikaları ovalara kurmaya, zeytinliklere madencilik ruhsatı vermeye yani tarımı ve tarımsal alanları yok etmek için özel çaba (!) gösteriyor.
Bu konuda birçok somut örnek verilebilir. Biz size en güncel ve gündemde olanı verelim. Trafiğin felç ettiği İstanbul’a şimdi 3. havaalanı ve köprü yapılıyor. Bu iki yatırım İstanbul’da sayıları hızla azalan mandaların yaşamını tehdit ediyor.
Nasıl?
İstanbul’da yapımına başlanan 3. havaalanı ve yeni köprünün inşaat alanında manda yetiştiriciliği ile uğraşan yaklaşık 100 aile işletmesi kapanma tehdidi altında. İstanbul’da 260 işletmedeki 10-12 bin manda varlığının 6-7 bine kadar düşmesi bekleniyor.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın İstanbul Damızlık Manda Yetiştiricileri Birliği ile ortaklaşa sürdürdüğü “Halk Elinde Anadolu Mandası Islahı Projesi” de köprü ve havaalanı projesinden olumsuz etkilenecek. Proje 54 işletmede 1548 hayvan üzerinde yapılıyor. Manda başına üreticilere 650 lira destek veriliyor.
Bakanlık İstanbul’da manda yetiştiriciliğini canlandırmaya çalışırken, kentin baskısı, trafik sorunu ve rant projeleri ile manda işletmeleri kapanma noktasına geldi.
Geçen hafta sonu İstanbul’da Animalia- Hayvancılık ve Teknolojileri Uluslararası İhtisas Fuarı’nda hayvancılık konusunda önemli bir panel yapıldı. Yöneticiliğini yaptığımız toplantının konuşmacılarından İstanbul Damızlık Manda Yetiştiricileri Birliği Başkanı Sezai Ural, hem manda yetiştiriciliğini hem de yaşadıkları sorunları özetle şöyle anlattı:
“Dedemden başlayarak aile olarak 70 yıl ve 3 kuşaktır manda yetiştiriciliği yapıyoruz. Osmanlı döneminde çiftçilerin geçim kaynaklarından birisi olan manda, çekiş hayvanı olarak kullanılıyordu. Yani işgücünden yararlanılıyordu. O dönemde traktör yoktu. Çiftçinin traktörü mandaydı. Çift sürümünde, yük taşımacılığında manda kullanılırdı. Kurtuluş Savaşı’nda da mandanın işgücünden çok yararlanıldı.
Bugün etinden, sütünden, gübresinden, boynuzundan her şeyinden yararlanılan bir hayvan. Sütü diğer hayvanların sütüne göre yağ, enerji ve protein bakımından daha zengin.
Türkiye’de 1980 öncesi 1 milyondan fazla manda vardı. Azala azala 80 bin başa kadar düştü.
Bu ülkede insanlar manda sütünü, kaymağını, yoğurdunu unuttu. Bir kaç yıl önce Animalia Fuarı’nda manda sütünden yapılan ayranı gelen ziyaretçilere dağıttık. Yaşı 45’in üzerinde olanlar o tadı bildikleri için ikinci ayranı istedi. Gençler ise tadını beğenmeyip ayranı içmedi. Oysa, bugün İtalya’da ve diğer ülkelerde manda sütü ve süt ürünleri çok değerli. İtalyanların ünlü Mozarella peyniri var. Türkiye’de de yeni yeni üretilmeye başlandı. Bilinçli tüketici manda kaymağı ve yoğurdu tüketiyor.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nda yetiştiriciliğine özel önem verdi. Bundan 3 yıl önce başlattığı ıslah ve koruma projesi ile manda yetiştiriciliği yeniden canlandırıldı. Manda sayısı 100 bin başın üzerine çıktı.
İstanbul’da bir dönem 80 bin manda vardı. Bugün 10-12 bin manda var. Toplam 260 işletme var. Her işletmede ortalama 40 manda var. Fakat işletmeler üzerinde çok büyük bir metropol, şehir baskısı var. Biz İstanbul’a havaalanı yapılmasına karşı değiliz. Ancak, bu havaalanı ve köprü inşaatı İstanbul’da manda yetiştiriciliğini tehdit ediyor. İşletmeleri kaldırın diyorlar. Bir yer göstermiyorlar. Bize bir yer gösterseler orada üretime devam ederiz.
Özetle, son yıllarda canlandırılmaya çalışılan manda yetiştiriciliği İstanbul’da köprü ve havaalanı yapımı nedeniyle tehdit altında. Bu iki projenin inşaat alanı içersinde kaldığı için tahliye edilecek, kapatılacak aile işletmeleri var. Orada manda yetiştiriciliği yapılamayacak. Ayrıca, havaalanı ve köprü yapımı nedeniyle bu bölgede yükselen arsa, emlak fiyatları manda işletmelerinin bulunduğu alanları ranta açıyor.”