İstanbullunun seçimi...

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Prof. Dr. Ali KAHRİMAN - Siyaset Üstü Düşünce Derneği YKB.

İstanbul ve İstanbullunun seçeceği Büyükşehir Belediye Başkan adaylarından beklentilerine değinmeden önce; seçimler gündeme geldiğinde, yazılarımda mutlaka altını çizdiğim bir noktayı hatırlatmam yararlı olur. Kamunun ekonomi ve mülkiyetteki büyük ağırlığı nedeniyle Ülkemiz aslında büyük bir iktisadi işletme niteliği taşımaktadır. Dolayısıyla da biz, özünde bu nitelikteki bir yapıya CEO seçiyoruz. İstanbul Büyükşehir özeline baktığımızda da benzer durumu görürüz. Yani İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB); gerek arazi mülkiyeti, gerekse ekonomideki kamu payına ek olarak, deprem riski araçsallaştırılarak, kentsel dönüşüm, ulaşım gibi argümanlarla özel mülkiyete de el atma fırsatının olması dolayısı ile hemen her alanda rant üretme özelliği bulunan bir işletme olduğu anlaşılacaktır. İBB ve iştiraklerinin bütçe büyüklüklerine bakıldığında bu özelliği açıkça görülmektedir. Öyle ise bu uzatmalı, sorunlu seçimle, biz aslında İstanbul için CEO seçmiş olacağız.

Evet 31 Mart sonrası yaşanan süreci; belirttiğim bu rant üretme potansiyelini dikkate alarak; haklı yada haksız yönleri ile değerlendirip bir yana bırakırsak, 23 Haziran'da önümüze konulan fırsatı nasıl kullanabileceğimize odaklanabiliriz.

Biz seçmen olarak, kadim dünya kenti olan İstanbul megapolünün, mevcut durumuna gelmesinde en az merkezi ve yerel yönetimler kadar sorumluyuz. Gecekondusundan da, ulaşımından da, çevre sorunlarından da…

Biz seçmenler geçmişte bir türlü İstanbullu, İstanbul hemşerisi olamadık. Çaba da göstermedik. Çünkü biz, ülkemizin farklı coğrafyalarından kalkarak; taşını, toprağını altın bilerek, bir nevi define arayışı ile son derece yüksek bir hızla kendimizi İstanbul’da bulduk. İş, aş, barınma gibi insani acil kaygılarımız, yönetenlerin vizyonsuz, rantçı, çıkarcı hevesleriyle örtüştü. Hep birlikte ama az ama çok bu Megapolün kentsel düzensizliğine, ulaşım kaosuna, estetik bozukluğuna, çevresel kirliliğine, sosyal-kültürel erozyonuna katkıda bulunduk.

Çünkü biz; aslında Trabzonlu, Sivaslı, Karslı, Siirtli, Diyarbakırlı, Kastamonulu, Trakyalı, Afyonlu İstanbullular idik. Bir kuşak sonra, bu özelliğimiz; İstanbullu Sivaslı, İstanbullu Rizeli, İstanbullu Edirneli olarak değişime uğrayabildi. Ancak ve ancak üçüncü kuşak olarak İstanbullu, İstanbul hemşehrisi olabildik. Bu nedenle İstanbul’u da kendimizi de çok geç fark ettik. Bunun için en az üç kuşak geçmeliydi.

Mademki, büyük çoğunluğumuz işimizle, yatırımımızla, çocuğumuzla İstanbullu olduk, öyle ise artık geçmişteki hatalarımızdan ders çıkararak, bu kentin geleceğini şekillendirmede sorumluluk almak durumundayız. 23 Haziran seçimlerini bir fırsata dönüştürmek istiyoruz. Bir yunan atasözü, “Yaşlı insanlar; gölgesinde asla oturamayacaklarını bildiği ağaçları diktikçe bir toplum yücelir” der. Biz de İstanbul için artık bu atasözünün dediğini yapmak istiyoruz. Yani gelecek kuşaklara; ağaçların nasıl dikileceğini, nasıl bakılacağını, nasıl büyüyeceğini göstermek istiyoruz. Bunu bu aşamada, elbette ya Sayın Ekrem İmamoğlu ya da Sayın Binali Yıldırım aracılığı ile gerçekleştirmek istiyoruz. Ancak bilmek, anlamak ve sorumluluk alarak, tercihimizi birinden yana kullanmak istiyoruz.

İstanbul; 16 milyona varan nüfusuyla, ulaşımdan, alt yapıya, kentsel yenilemeden, ekolojiye, işsizlikten, evsizliğe, beslenmeden sağlığa, yeşil alandan otoparklara kadar pek çok çözüm bekleyen sorunları olan bir megapol. Bu sorunların üstesinden gelmek için çok boyutlu bir yaklaşım gerekeceğinin de bilincindeyiz. Üstelik İstanbul’un dünyanın en pahalı yerlerinden biri olduğu ve kentin “zenginleri için zengin” bir yer haline geldiği de bir sır değil. Bir zamanlar sanatsal toplulukları ile tanınan mahallelerinin, rant lobilerince adeta işgal edildiği de ayrı bir gerçek.

Sayın İmamoğlu, güler yüzünüzle, toplumun her kesimi ile iletişim kurmanızla, insanlarla kucaklaşmanızla çok özel ve güzel bir sinerji yarattığınızın farkındayız. Aslında Sayın Yıldırım’ın da benzer hasletlere sahip olduğu, yolları böldüğü, kalpleri birleştirdiği bilinmektedir. Elbette sandıktan çıkmak için bu yönlerinizi topluma sunmanız gereklidir.
Takdir edersiniz ki yalnızca bu yetenekleriniz, İstanbul ve İstanbulluya, daha konforlu bir yaşam, sürdürülebilir daha iyi bir gelecek hazırlayabilmek için gerekli ancak yeterli olmayacaktır. Bu nedenle, seçime çok az süre kaldığının da farkında olarak, genel siyaset polemik ve popülizminin etkisinden kurtularak İstanbul’un sorunlarına odaklanmanızı ciddiyetle bekliyoruz.
Her şeyden önce, afet riski dikkate alınarak kentsel yenileme, metro, tünel, alt yapı, otopark, yeşil alan gibi entegre faaliyetler bir plan dahilinde yürütülemez ise beş yıl sonra yaşanamayacak bir kentle karşılaşılması kaçınılmaz olur. Evet, tüm bu teknik konular, büyük projeler gerektirir. Ancak, mutlaka da hem planlama, hem kaynak, hem de zaman kullanımı yönünden ihmal edilemeyecek önceliklere sahip olmalıdır.

Değerli adaylarımız, öyle ise daha konforlu bir İstanbul vizyonu için aşağıda özetlediğimiz başlıca konularda, neyi nasıl, yapacağınızı bilmek istiyoruz. Yer, zaman, kaynak yönünden boyutlandırarak açıklamanızı arzu ediyoruz.
1. Afet riski, ekoloji ve kent estetiği bağlamında, kentsel yenileme modeliniz nedir?
2. Toplu taşıma başta olmak üzere, trafik akışını kolaylaştıracak, kent içi ulaşım projeleriniz nelerdir?
3. Kent ve kentli yararına arsa ve arazi yönetim modeliniz nedir?
4. Evsizler, engelliler, göçmenler başta olmak üzere dezavantajlı kentliler için projeleriniz nelerdir?
5. Hem öğrenciler, hem de işsizler için projeleriniz nelerdir?
6. Eğitim, sağlık sorunları, madde bağımlılığı gibi konularda ne tür modeller geliştireceksiniz?
7. Sanat, kültür, spor konularındaki projeleriniz nelerdir?
8. Yaşlı, engelli dostu kent tasavvurunuz nedir?
9. Tarihi, kültürel ve İnançsal mekanlara yönelik modeliniz nedir?
10. Çevre, halk sağlığı, gıda güvenliği, tarımsal üretim alanları gibi konularda projeleriniz nelerdir?
11. Teknoloji, sanayi ve turizm alanlarındaki senaryonuz nedir?
12. Sokak hayvanlarına yönelik projeleriniz nelerdir?
13. Gençler, anneler ve çocuklar için projeleriniz nelerdir?
14. Çok sayıdaki belediye iştiraklerinin; fonksiyonlarına uygun hizmet üretmelerini sağlamak için ön gördüğünüz yönetim modeliniz nedir?

Bir ricamız da Sayın Erdoğan, Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın Bahçeli’ye olacak. Ülkemizin pek çok ulusal ve uluslararası sorunu olduğu, muhtelif tehditlerin varlığı açıktır. Elbette bunların ortak akıl ve devlet geleneğimizle bertaraf edilmesi de kaçınılmazdır. Bununla birlikte sadece bu aşamada, dünya kenti İstanbulumuzun geleceğine yönelik perspektifine yönelik hem partilerinizin hem de adaylarınızın politika ve projelerini görmek istiyoruz. Lütfen bu konuya odaklanın, adaylarınızı özgür bırakın, kişiselleştirmeyin ancak kişilikli kılın.

Son bir sözümüz de medyamızadır. Ne olur siz de reyting kaygısına düşmeden, hemen her konuda bilgi ve söz sahibi olduğunu varsayan konuşmacılarınızla değil, İstanbul’un sorunlarına çözüm üretebilecek yeni yüzlerle tartışmalara nitelik kazandırın. Adayların; bu yöndeki açıklamalarını öne çıkarmalarına katkıda bulunun ki hem İstanbul, hem İstanbullu, hem de ülkemiz kazansın.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar