İstanbul'a yeni gözle bakmak
Bakan Nihat Ergün sanayi tesislerinin İstanbul dışına çıkarılması gereğine deyinip bu konuda çalışma başlatıldığını açıklıyor ve İstanbul'u artık Marmara havzası bütününde düşünmek gerektiğinin altını çiziyor. Mimar Prof. Dr. Murat Gönenç'te İstanbul'unda içinde yer aldığı yeni idari model ve yerleşim düzenlemesine tabi "Marmara Bölge kent" oluşumunun dönüşmekte olduğunu açıklıyor. Bunlar bu konunun üzerinde daha çok düşünmemiz, İstanbul ve çevre kentlere yeni bir gözle bakmamızı gerekli kılıyor.
Osmanlının son dönemi ve Cumhuriyetin ilk yıllarında sanayi kuruluşları İstanbul'da Haliç çevresine yerleşmişlerdi. Geçen yüzyılın sonundan başlayarak bunlardan bir kısmı, kentin sur dışına Anadolu yakasında E-5 çevresine taşındılar. Bir bölümü Trakya'da Çerkezköy-Çorlu bir bölümü de Bilecik-Bozöyük eksende kendilerine yeni yerler buldular. Ve yeni sanayi yatırımlarının birçoğu da bu bölgelerde gerçekleştirildi.
Bundan dört yıl önce Tekirdağ'da bir Garanti sohbeti sırasında "İstanbul'dan çıkarılacak yeni sanayi tesislerinin Tekirdağ'ın kuzeyine taşınması önerisine" başta kentin valisi olmak üzere, toplantıya katılan işadamları karşı çıkmışlardı.
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün bugün yayınlanan Ankara Sohbetinde "İstanbul'da şehir içinde kalan sanayi tesislerinin bir projeye bağlı olarak şehir dışına taşınması" çalışmasının yapıldığını açıklıyor. Bakan Ergün, kent içindeki tesisini kent dışına taşınmayı gerçekleştiren işadamlarının, sanayi tesis arsalarının kazanacağı kentsel rattan yararlanabileceğini de söylüyor.
Ergün ayrıca "İstanbul dediğimiz yer artık kendi başına ele alınacak bir yer değil. Bir havza olarak planlamak lazım. En azından Marmara bölgesi bütünlüğünde ele almak lazım."düşüncesini ortaya koyuyor. "Hatta daha da derinlere gidilebilir" diyerek Eskişehir-Bilecik ve Düzce-Karabük-Zonguldak akslarına doğru genişleme çalışmaları yapılabileceğinin altını çiziyor. Ergün bir ay önce Kalkınma Bakanı, Çevre ve şehircilik bakanı ve İSO Başkanı ile birlikte bir çalışma başlattıklarını belirtiyor. Bu çalışmanın içersinde bakanlıklar ve İstanbul Büyükşehir Belediyesinin yer alacağını çalışmanın sekreteryasını İSO'nun yürüteceğini ve sanayi tesislerinin şehir dışında yeni alanlara taşınması yönünde bir çerçeve oluşturma kararında olduklarını açıklıyor.
Esas itibariyle İstanbul'un giderek hizmet sektörünün geliştiği, sanayi tesislerinden arındırılmış bir kent olarak düşünülmesi doğru bir adım. Ve bu konunun sekreteryasını İSO'nun yürütmesi de kamu yönlendirmesinden çok özel sektör yönlendirmesi taşıyacağını gösteriyor, buda işin ikinci doğru yanı. Ama yapılması düşünülen çok kolay uzlaşma sağlayıp sonuç alınacak bir konu değil. Türkiye'de İstanbul gibi kentlerde uzun bir süredir her kentsel düzenleme kent insanının daha yaşanır bir kente ulaşmasına, kent insanına kamusal buluşma, yaşama alanları yaratacak sonuçlar getirmiyor. Çoğunlukla kent insanını bunaltan, trafik sorununu artıran, yeşilden uzaklaştıran sonuçlar veriyor. O nedenle yapılacak bütün dönüşüm çalışmalarının gayrimenkul rantı yaratıcı, artırıcı olmasından önce, kent insanının yaşamını kolaylaştırıcı yaşama zevkini artırıcı olması önde tutulmalıdır.
Bakan Ergün'ün Marmara havzasını bir bütün olarak düşünmemiz gereğini vurgulaması geçen hafta Yalova Garanti Anadolu sohbetinde konuşan şehircilik uzmanı mimar Prof. Dr. Murat Güvenç'in sunumu sırasında gündeme getirdiği "Büyük Marmara kenti" konusunu hatırlamama neden oldu.
Güvenç, "Yalova Marmara'daki bölge kent oluşumu sisteminin önemli bir parçası" dediği konuşmasında Marmara'nın İstanbul'un da içinde yer aldığı büyük kente dönüşmesi konusunda şunları söyledi:
"Marmara Bölgesi'nin yaşadığı büyük kente dönüşme sürecine, küresel kentler çerçevesinde, kentsel bölge oluşumu deniliyor. Gelinen noktada konutlar, sanayi, alışveriş merkezleri, depolama tesisleri ve outletler iç içe girdi. Kent göçünün ağırlık kazanmasıyla kırsal alandan ziyade metropol içi hareketlilik yaşanıyor. Birbirine komşu iller idari sınırları delerek birbiriyle etkileşime geçiyor. Bu bütünleşme Marmara bölgesindeki bir 'Bölge Kentinin' oluşmasını işaret ediyor. Söz konusu büyük oluşum eski bilinen alışkanlık ve mevzuatla yönetilemez."
İşte Prof. Güvenç'in işaret ettiği konu İstanbul ve Marmara bölgesi için çok yönlü bir çalışma içeren, çok uzun bir yolculuğa ihtiyaç olduğunu gösteriyor.