İstanbul toplantısı bir milat mı?

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ dunyaweb@dunya.com

Hafta içinde İstanbul'da gerçekleşen, kent içi ulaşımı zorlaştıran, mala zarar veren çatışmalara vesile olan Uluslararası Para Fonu (IMF) toplantısı acaba, ileri sürüldüğü gibi, bir milat oluşturacak mı? Bir olayın milat oluşturup oluşturmadığı, üzerinden bir süre geçtikten sonra yapılabilecek bir değerlendirmedir. Daha sonraki etkilerini görmeden, bir olay yaşanırken ona önem atfetmek, manalar vermek pek yerinde değildir. Yine de, bu toplantı neden milat olarak görülmek isteniyor sorusu akla geliyor.

Bilindiği gibi, IMF, İkinci Dünya Savaşı sonrası yeni dünya düzenini oluştururken kuruluşuna Amerika'nın önayak olduğu temel kurumlardan biri. ABD, piyasa ekonomilerinin egemen olduğu ülkeler arasındaki ilişkilerin tabii mecrasında gelişebilmesi, ekonomilerin bir bütünleşme sürecine girmeleri için her ülkenin iktisadi istikrara sahip olması gerektiğini düşünmüştür. Yoğun ticari ilişkilerin ve sermaye hareketlerinin ancak istikrarlı ekonomiler arasında gerçekleşebileceğini hesap etmiştir. IMF'nin görevi üye ülkelerin ekonomilerdeki dengelerin korunmasını sağlamak olmuştur.

Ekonomilerini dengede tutmayı beceremeyen ülkeler için (ki çoğunluğu gelişmekte olan ya da pek gelişmeyen fakir ülkelerdi) IMF, hem bir cankurtaran hem de korkulu rüya olmuştur. Ekonomileri batağa saplanan ülkeler IMF'e başvurarak destek istemişlerdir. IMF desteğini, kendisinin de onaylayacağı bir istikrar programının kabulüne bağlamış, ve ilgili ülkenin Stanby anlaşması denilen bir taahhütname imzalamasını istemiştir. IMF anlaştığı ülkeyi fonlamış, ülkenin uluslararası piyasalardan borçlanması da kolaylaşmıştır. Ancak, bir ülkede iktisadi istikrarın yeniden tesisi için öngörülen politikalar ahali açısından iktisadi sıkıntıları da beraberinde getirmiştir. Genellikle bu politikaların sosyal sonuçları üzerinde durulmamıştır. IMF sözcüğünün olumsuz çağrışımlar uyandırmasının altında yatan sosyal bakımdan acımasız, iktisadi mahrumiyeti esas alan yaklaşımlardır. Bunların sosyal duyarlılığı daha yüksek olanlara ikamesinin sıkça vurgulanması İstanbul toplantısında dikkati çeken bir gelişmesidir.

İki kutuplu dünyanın sona ermesinden sonra, dünya ekonomisi büyüdü ve genişledi. Bazı ekonomiler yükselmeye başladı, diğerlerinin görece önemi azaldı. Buna karşılık, IMF'nin yapısı kuruluşundan sonra kapsamlı bir değişime uğramamış, başta ABD olmak üzere birkaç hakim ekonominin örgüt üzerindeki güçlü vesayeti devam etmiştir. Halbuki, bugün dünya ekonomisi yönlendiren ülkelerin bileşimi farklıdır. İstanbul toplantısında IMF içindeki güç dağılımının yeniden düzenlenmesi süreci başlamış, Türkiye dahil bazı ülkelerin örgüt içindeki hisseleri artırılmıştır.

Yakın zamana kadar IMF, genellikle dengeleri bozulan ekonomilerde istikrarın tesisi ile ilgilenmiş; dünya ekonomisini canlandırma ve iktisadi büyümeyi teşvik etme türü bir hedef gütmemiştir. Dünyanın son biri yılı aşkın süredir içine yuvarlandığı iktisadi durgunluk, hatta gerileme bu politikanın terk edilmesiyle sonuçlanmıştır. Bu değişim İstanbul toplantısından önce uygulamaya girmiş olmakla birlikte, İstanbul'da da teyit edilmiştir.

Gördüğünüz gibi, İstanbul'da az şey olmamış. IMF'nin yapılanmasında ve politikalarında önemli değişiklikler için adımlar atılmış. Bunlar bir milat oluşturacak mı? onu zaman gösterecektir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
G7 nereye gidiyor? 04 Eylül 2019