İstanbul-İzmir otoyolu Orhangazi'de endişe yarattı
İznik Gölü ve çevresi tarihin önemli tanıklarından biridir.
İznik Gölünü, Samanlı Dağları'nın Şahin Tepesi'nden, şahin gözü ile seyretmek hoş olmalı… Kurban Dağları ile Avdan Dağları'nın ortasında bir çanak olan göle, kimilerinin "altın tabak" demesi boşuna değil. Çünkü bu çöküntü alanı, başta zeytin olmak üzere her türlü zenginliğin kaynağıdır…
Bugünlerde İznik Gölü'nün Batı Havzası'nda bir "yol endişesi" var…
Yol, dünyanın her yerinde "zenginlik" yaratmanın altyapısıdır.
Yol, ulaşabilir ve erişebilir kılar; mal ve hizmetin akışkanlığını artırır; mübadeleyi yaygınlaştırır, yoğunlaştırır ve derinleştirir; insanları refaha götürür.
Yol, ürünlerinize "değer katan" çok önemli araçtır.
İnsanlar tarihin çok eski günlerinden bu yana dağları delerek, suları köprülerle aşarak, tepeleri geçerek birbiriyle karşılıklı bağımlılık ilişkilerini geliştirmiş; şehir devletlerinden merkezi devletlere, imparatorluklardan demokratik hukuk devletlerine hep yollar sayesinde erişebilmiştir.
Orhangazi, İznik Gölü'nün Batı Havzası'nda bir güzel ilçemizdir.
Ülkemizde iyi şeyler oluyor. Örneğin, Orhangazi'de son bir yılda birkaç toplantı yapıldı. Orhangazi Ticaret ve Sanayi Odası aktif bir yönetime sahip. Meclis Başkanı Bekir Aydın, Yönetim Kurulu Başkanı Ergün Efendioğlu, üyeler Mehmet Ercan, Erol Hatırlı, Nizamettin Taylan Alkan, Emrullah Sözer, Mustafa Aytı, İslam Kurtış, Yusuf Yıldırım, Kemal Durmuş, Erkan Ateş ve Hüseyin Sakallı iyi işler yapabilmek için gayret ediyor.
Neden bilgi paylaşılmaz?
Orghangazi Ticaret ve Sanayi Odası 15 Nisan 2010 günü bir panel düzenledi. Panele Prof. Dr. Hasan Ertürk, Doç. Dr. Ertuğrul Aksoy, Şehir Planlamacısı Füsun Uyanık ve bu satırların yazarı katıldı.
Aykırı bakış açıları dillendirildi.
Yararlı bulduğum bir etkinlik çıktı ortaya. İnsanların nasıl baktıklarını, neler hissettiklerini, nasıl değerlendirdiklerini öğrendik.
Tartışma yapılırken, aynı görüşleri savunan insanları bir araya getirilmesini, dinlemek için gelenlere saygı eksikliği olarak görürüm.
Bilirim ki, ne kadar aykırı düşünce üretilirse, gerçeğe o kadar yakınlaşırız.
İstanbul-İzmir Otobanı, körfezi bir köprü ile geçtikten sonra, yanılmıyorsam 3 kilometrelik tünellerle Yeniköy ve Cihanköy arasındaki vadiden, İznik Gölü ve kent arasındaki ovayı boydan boya aşarak, Örnekköy batısından Gedelek köyüne doğru dağların eteklerine ulaşıyor ve Karsak deresi yatağına iniyor.
Otoyol, biri Yeniköy yolu üzerinde, diğeri bugünkü Adapazarı sapağı yakınlarında iki kavşakla var olan yollara bağlanıyor.
Otobanın, yörede çok sınırlı olan bitek toprakların tam ortasından geçirilmesinin teknik gerekçelerini tam olarak bilmiyoruz. Tartışmalarda altı önemli çizildiği gibi, yapılan "fayda-maliyet hesapları"nın ne olduğu yöre insanıyla paylaşılmamış.
Yolun, tünel çıkışından sonra Orhangazi'nin batısına kaydırılarak, dağın eteğinden geçmesi alternatifinin "olmazlığı" hakkında bilgimiz yok.
Otobandan geçecek araç sayısı, bunların çevreye olan olası etkileri ile bugünkü durum arasında bir karşılaştırma yapılarak "çevresel etki analizi" sonuçlarının ne olduğu konusunda inandırıcı gerekçeler ortaya koyma saygısının, insanımıza olan saygının bir gereği olduğu olgunluğuna erişmemiz gerekiyor.
Otoyolun İznik Gölü Batı Havzası'nda yaratacağı düzensiz yapılaşmayı önleyecek planların var olup olmadığı da belirsiz.
Bir zamanlar İzmit Körfezi'nde, bugün de Doğu Akdeniz'de gözlenen "vahşi yerleşim tehlikesi" Orhangazi için de geçerli. Kamu yetkililerinin, bugünkü durumu saptayan "yapı envanterini" ortaya koyması, geleceği yönlendirecek bir "orta ve uzun dönemli planı" yol planı ile birlikte hazırlamış olması gerekiyor. Bu konularda ne yapılıp yapılmadığı bilinmediği ve eskiden yapılanların uygulamadığı konusunda yaygın bir kanı sahibi olan insanların ciddi endişeleri var. Endişelenmekte de haklılar.
Ne yapmalı?
Açıklık en büyük erdemdir.
Yolun yapımını ülke için gerekli görüyorum. Gerekliliğini de ötesinde, karayolu, demiryolu, havayolu ve denizyolu gibi ulaşım alt sistemleri arasında etkin koordinasyon sağlayamayan ülkelerin kalkınmada başarılı olamadıklarını da biliyorum. Yine de yolun geçtiği güzergahla ilgi endişelerin, tam, doğru ve sağlıklı gerekçelerle insanlarla paylaşılması gerektiğine yürekten inananlardanım.
Toplantıda altı çizilen "fayda-maliyet analizlerinin" kamuoyu ile paylaşılmasının bir hak olduğu görüşüne katılıyorum.
Toprakları "insansız" düşünmenin bir "aşırı değerlendirme" olduğu kanısındayım. Böyle bir algılamanın, "…bende yok, başkasında da olmasın" anlayışı üzerinde kurulu "kasaba kültürü" olduğunu da her zaman belirtiyorum.
Topraklar ancak insanla anlam kazanır.
İznik Gölü Batı Havzası'nın ivedilikle, ama yerinde yapılan analizlerle planlanması gerek. Masa başında yapılan, kültürel önyargılarla beslenen, yerleşik doğruları aşamayan, ezberi bozamayan anlayışla yapılan planlar işlemiyor; düzen yerine tam tersine yörede "vahşi gelişmelere" yol açıyor. Yol nedeniyle İznik Gölü Batı Havzası'nı vahşi gelişmeye kurban etmeyelim.
Kamu, özel kesim ve sivil inisiyatifler böylesine önemli bir konuyu hep birlikte tartışıp, bir "ortak akıl" üzerinde birleşebiliriz; birleşmeliyiz de… İnsanın ömrü kısa, insanların bir araya gelerek oluşturdukları toplumun ömrü ise çok uzundur. O nedenle, bireyin çıkarları her zaman toplumun çıkarlarına uymaz. Akıllı yönetim, Mehmet'in çıkarları ile memleketin çıkarlarını dengeleyebilen yönetimdir… Orhangazi'de yaşayanların endişelerini gidermek, tam bir akıllı yönetim işidir…
Açık olalım, açık… Zor, ama sağlıklı yoldur açık olmak…