İşsizlikteki düşüşte şaşılacak bir yön yok
Mart, nisan ve mayıs aylarının ortalamasını gösteren nisan ayı işsizlik oranı yüzde 9.6 olarak gerçekleşti. Böylece işsizlik oranında 2016’nın mayısından bu yana geçen yaklaşık iki yıllık sürede yeniden tek haneyi görmüş olduk.
Nisan ayında bu yıl yüzde 9.6 olan işsizlik oranı, geçen yılın aynı ayındaki yüzde 10.5’e göre de belirgin bir gerileme kaydetti.
Ama acaba işsizlik oranını aşağı çekmekte çok büyük mesafe kat ettiğimizi yalnızca geçen yılla kıyaslama yaparak söylemek ne kadar gerçekçi bir değerlendirme olur?
Bazı verileri tek bir yılla kıyaslayarak değerlendirmek pek sağlıklı sonuç vermiyor. Bunların başında da iş gücü istatistikleri ve işsizlik oranı geliyor.
2017’nin ilk aylarındaki işsizlik oranı 2016’dan devreden kötü mirasın etkisiyle görece yüksek gerçekleşmişti. 2016’dan neden böylesine bir kötü miras devrettiği de malum; bir 15 Temmuz gerçeği yaşandı bu ülkede. Tüm dengelerin bozulmasına yol açan bir 15 Temmuz gerçeği...
Bu darbe girişiminin etkisiyle ekonomide dengeler alt üst oldu ve 2016’nın son aylarına doğru işsizlik oranı tırmanışa geçti. Olumsuzluk, 2016’nın aralık ayıyla bitecek değildi elbette, 2017 yılına da sarktı bu durum. İşsizlik oranı bu yüzden geçen yılın ilk çeyreğinde çok yüksek gerçekleşti, zaten yılın tümünde de tek haneye hiç indirilemedi.
Dolayısıyla bu yılki iş gücü istatistiklerini ve işsizlik oranını yalnızca geçen yılla kıyaslayarak bir sonuç elde etmeye çalışmak hatalı olur.
Nasıl 2016’nın bazı aylarını 2015 ile kıyaslayarak işsizliğin çok arttığını söylemek hatalı ise... Nasıl 2017’nin bazı aylarını 2016 ile kıyaslayarak işsizlikte çok önemli düşüş olduğunu ifade etmek hatalı ise... Aynı şekilde küresel kriz yaşanan 2008-2009 dönemini önceki yıllarla ve bu krizin etkilerinin sürdüğü 2010 yılını diğer yıllarla kıyaslamak nasıl hatalı ise... Bu yılki düşüşü yalnızca geçen yılla kıyaslamak da bizi sağlıklı bir değerlendirme yapmaktan alıkoyar.
Ortalamaya bakmak gerek
Bu yılın işsizlik oranını tek bir yılla kıyaslamak pek sağlıklı sonuç vermeyeceği için kıyaslamayı geride kalan yılların ortalamasıyla yapmak daha doğru bir yaklaşım olur.
İşte bu yüzden 2018’in aylara göre oluşan işsizlik oranını 2011- 2017 dönemiyle kıyasladık. Başlangıç yılını 2011 olarak almamızın nedeni de şu. Biraz önce de belirttiğimiz gibi 2008 ve 2009 küresel kriz yıllarıydı ve işsizlik çok yüksekti, bu krizin etkileri 2010 yılında da sürmüştü. O yüzden başlangıç yılını 2011 olarak aldık.
2011-2017 döneminin aylara göre işsizlik oranı ile bu yılın oranlarını bir grafikte topladık. Ve bu yılın ilk dört ayındaki eğilimde geçen yıllara göre hiçbir fark olmadığını gördük.
Hatta öyle ki ocak ve mart aylarında 2011-2017 ortalamasındaki işsizlik oranı ile bu yılki işsizlik oranı küsurata kadar aynı düzeyde oluşmuş.
Biz bu yılın nisanında işsizliği uzun bir aradan sonra tek haneye indirdiğimiz için mutluyuz ama 2011-2017 dönemindeki oran yüzde 9.2 ile bu yılki yüzde 9.6’nın epeyce altında bulunuyor. Bu gerçeği de gözden uzak tutmamakta yarar var.
Mayısta daha düşük gelecek
Nisan, mayıs ve haziranın ortalamasını gösteren mayıs ayı verileri önümüzdeki ay açıklandığında işsizlik oranının yüzde 9.6’dan daha düşük gerçekleştiğini göreceğiz.
Bu bir kehanet değil tabii ki, mevsimsel bir eğilim. Tarım ve turizm sektörlerinde istihdamın artmasıyla birlikte mayıs aylarında yılın en düşük işsizlik oranı gerçekleşiyor. Kimi yıl en düşük oranın haziranda oluştuğu gözleniyor. Ama genel eğilim bize mayısı işaret ediyor.
Sonrasında ise çıkış başlıyor ve yine genel eğilim olarak söyleyelim, işsizlik oranındaki artış bir sonraki yılın ocak ayına kadar sürüyor. Zaten ocak ayları genellikle en yüksek oranın oluştuğu aylar.