İşsizlikte yıl ortalaması mı, aralık oranı mı?
Nasrettin Hoca’nın “Sen de haklısın, sen de haklısın” demesi gibi işsizlikte aralık ayı için daha önce açıklanan yüzde 13.5 de doğru bir orandır, dün açıklanan 2018’in tümüne ilişkin yüzde 11 de...
Aralık ayının yüzde 13.5’lik oranı, kasım, aralık ve ocak aylarının ortalamasını göstermektedir.
2018 yılının tümü için açıklanan yüzde 11’lik oran ise bir anlamda şubat, mayıs, ağustos ve kasım aylarında açıklanan oranların ortalamasıdır. Yıllık oran kabaca “her bir çeyreğin ortasındaki ayların ortalaması” alınarak bulunmaktadır. Zaten kasım ayının oranı açıklandıktan sonra bu köşede 18 Şubat’ta 2018 yılının işsizlik oranını yüzde 10.9 olarak yazmıştık. Yüzde 10.9, sözünü ettiğimiz dört ayın ortalamasıdır. Küsuratta bir oynama olmuş ve TÜİK de bu oranı yüzde 11 olarak açıklamıştır.
Yıllıkla aralık farkı
2018 için açıklanan yıllık oranla aralık ayı için açıklanan oran arasında 2.5 puanlık bir fark var. Aralık ayı işsizlik oranı 2.5 puan daha yüksek.
Bu fark, ekonomideki gidişatı ortaya koyan önemli bir göstergedir. Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok; ekonomi ne kadar canlı seyrederse, ne kadar hızlı büyürse istihdam da o kadar fazla olur, dolayısıyla işsizlik de o kadar düşük oluşur.
Hatırlayalım; geçen yıl Türkiye ekonomisinde büyüme giderek hız kesti ve sonunda negatife döndü. Birinci ve ikinci çeyreklerde sırasıyla yüzde 7.4 ve yüzde 5.3 olan büyüme üçüncü çeyrekte yüzde 1.8’de kaldı. Türkiye ekonomisi son çeyrekte ise yüzde 3 küçüldü. Üstelik son çeyrekte çok daha yüksek oranda küçülme bekleniyordu.
Türkiye ekonomisi giderek az büyür ve sonunda küçülürken doğal olarak ters yönlü bir hareketle işsizlik de yukarı gitti.
İşte yıllık oranla aralık ayı oranı arasında 2.5 puanı bulan fark Türkiye ekonomisinin gidişatını ortaya koyuyor.
Önceki yıllarda yıl ortalamasındaki işsizlik oranıyla aralık oranı arasında böylesine bir fark görülmemişti. Bu da ekonominin geçen yıl nasıl olumsuz seyrettiğinin bir başka işareti.
Ekonominin bu yılın ilk çeyreğinde de küçüleceği tahmin ediliyor. Zaten ekonomi yönetimi de normale dönüş için genellikle ikinci yarıya işaret ediyor.
Kafa karıştıran veriler
Yıllık ortalama ile aralık ayı farkını geride kalan yıllarla da kıyaslama yaparak daha sonra geniş bir şekilde ele alacağımızı belirtelim.
Bu konuya detaylı olarak eğilmek gerekiyor; çünkü 2017 yılında nüfus, işgücü ve istihdam verilerinde ortaya çıkan sıra dışı hareketin izaha muhtaç bir yönü var. Bu konudaki verilere detaylı olarak bakmakta yarar görüyoruz.
Döviz rezervinde son durum...
Döviz rezervine ilişkin 21 Mart’taki durumu gösteren son verileri dün yazmıştık. 21 Mart’tan 22 Mart’a değişiklik var mı, onu aktaracağız.
Ama öncelikle şunu belirtmekte yarar var. Biz bu verileri herhangi bir yerden almıyoruz; bu verilerin kaynağı bizzat Merkez Bankası.
Merkez Bankası’nın analitik bilançosu her gün yayımlanıyor, isteyen Bankanın web sayfasına girerek bu verilere kolaylıkla ulaşabilir.
Rezerv hesaplarken kullandığımız bir başka veri seti de Merkez Bankası’nın haftalık vaziyeti. Bu da kamuoyuna açık bir veri zaten.
Bu açıklamadan sonra gelelim son duruma...
Altın dahil rezerv 21 Mart’ta toplam 28.4 milyar dolardı. Bu tutar 22 Mart’ta 26.3 milyar dolara indi.
Yine altın dahil olmak üzere Hazine’nin Merkez Bankası’ndaki döviz mevduatı hariç tutulduğunda 21 Mart’ta 21.7 milyar dolar olan rezerv, 22 Mart’ta 19.5 milyar dolara geriledi.
Dünkü yazımızda da tabloda dip not olarak yer vermiştik. Altın yükümlülüğüne ilişkin son veri 15 Mart tarihli haftalık vaziyette açıklandı. Sonrasını henüz bilmiyoruz. Bu yüzden 15 Mart sonrası için söz konusu tarihteki düzeyi, yani 11.9 milyar dolarlık yükümlülüğü esas alıyoruz.
Buna göre, altın düşüldükten sonraki net döviz rezervi Hazine hesabı dahil 22 Mart’ta 14.4 milyar dolara indi. 21 Mart’taki düzey 16.5 milyar dolardı.
Altın hariç olmak üzere hesaplanan net rezerv ise Hazine hesabı da dikkate alınmazsa 22 Mart’ta 7.6 milyar dolara inmiş durumda. 21 Mart’taki tutar 9.8 milyar dolardı.
Döviz rezervinde 21 Mart’tan 22 Mart’a olan bu gerilemede en büyük etkiyi dış yükümlülüklerdeki artış yaptı. 21 Mart’ta 5.3 milyar dolar olan dış yükümlülükler 22 Mart’ta 6.8 milyar dolara yükseldi.