İşsizlikte kafalar niye karıştı?
Önce geçen yıla ilişkin gerçekleşmeleri bir kez daha hatırlayalım. 2018 yılı ortalama işsizlik oranı yüzde 11. Kasım, aralık ve ocak aylarının ortalamasını gösteren ve aralık verisi olarak, bir anlamda yıl sonu verisi olarak açıklanan işsizlik oranı ise yüzde 13.5.
Dün de değindik, yıllık ortalama ile yıl sonu oranı arasındaki makasın böylesine açılması, gidişatın hiç de iyi olmadığının çok tipik bir işareti.
İşsizlik oranları bu şekilde gerçekleşti ama ortaya bir dizi de soru atıldı. 2017 ile 2018’deki yıllık nüfus artışı da, işgücü artışı da çok farklıydı. 2018’de adeta frene basılmış gibi bir durum ortaya çıkmış, hem nüfus 2017’dekinden çok daha az artmış, aynı durum işgücü artışında da yaşanmıştı. İşgücünün az artması doğal olarak işsizliğin de düşük görünmesi sonucunu veriyordu.
Nüfus ve işgücü artışında 2017 ve 2018 arasında büyük bir fark olduğu tablomuzda da çok açık bir şekilde görülüyor zaten.
Yıl ortalaması bazında 15 yaş üstü nüfustaki yıllık artış 2017’de yaklaşık 1.2 milyon düzeyindeydi, 2018 yılındaki artış 760 binde kaldı.
İşgücü artışı 2017’de 1.1 milyondu, 2018’deki artış 631 bin oldu. İşgücü az artınca, bu durum işsiz sayısının da az görünmesi sonucunu doğurdu.
TÜİK ne diyor?
Bütün bunların bir açıklaması olmalıydı elbette. Bu açıklamayı yapacak olan da Türkiye İstatistik Kurumu’ydu.
Biz de TÜİK’e sorduk... Nüfus artışı nasıl olmuştu da 2017’de birden hızlanmış, sonra 2018’de o hız yerini makul bir artışa bırakmıştı.
TÜİK’ten aldığımız bilgileri aktaralım. Türkiye nüfusu adrese dayalı nüfus kayıt sistemine göre 2012 yılı baz alınarak oluşturulan projeksiyon çerçevesinde belirleniyordu. Bu şekilde yalnızca toplam nüfus değil, il nüfusları da belirlendiği, yoğun da bir iç göç yaşandığı için bir süre sonra sağlıklı nüfus verisi elde etmenin zorluğu anlaşılmaya başlandı. TÜİK bundan dolayı 2017 yılında idari kayıtları esas alarak ve bir önceki yılı baz kabul ederek nüfus belirlemeye başladı. Bu yöntem değişikliği bir anlamda önceki yıllarda belirlenemeyen nüfusun 2017’de kayda girmesi gibi bir sonuç doğurdu ve işte bu yüzden de 2017’deki nüfus artışı hızlı göründü.
Bu arada TÜİK’in adrese dayalı nüfus kayıt sisteminde yöntem değişikliğine giderek idari kayıtları esas aldığını 17 Nisan 2017 tarihinde ilan ettiğini de belirtelim.
TÜİK’ten verilen bilgide ayrıca kurumsal nüfusta, yani cezaevi, huzurevi, kışla, öğrenci yurtları gibi yerlerde kalanların sayısında hızlı bir artış olduğu vurgulandı. Bu durumun özellikle üniversite öğrencisi sayısındaki artıştan ve bu artışı etkileyen öğrencilerin büyük bölümünün öğrenci yurtlarında kalmasından kaynaklandığı belirtildi. Kurumsal nüfustaki artış da işgücü artışını yavaşlatan bir etken oldu.
Artık dalgalanma daha az
Adrese dayalı nüfus kayıt sisteminde belli bir yılın baz alınması yerine hep bir önceki yılın baz alınmasını öngören sisteme geçilmesi sayesinde artık yıldan yıla nüfus dalgalanması yaşanmayacak ya da çok az farklılıklar görülecek.
Bu sayede işgücü ve işsizliğe gelecek etki de daha az olacak.
Bu gerçekler bir yana, işgücü istatistiklerinde 2018’den bu yıla devreden tortu olduğu gibi duruyor.