İşsizlikte bir iyi, bir kötü haber!
İşsizlik oranı mart, nisan ve mayıs ortalamasını gösteren nisan ayında yüzde 10.5 olarak gerçekleşti.
Şimdi TÜİK'in açıkladığı bu oranı bir "gerileme", yani olumlu yönde bir gelişme olarak mı niteleyeceğiz, yoksa olumsuz gidiş anlamında "artış" olarak mı"?
Hep diyoruz ya, bazı verileri nereden baktığınıza bağlı olarak çok farklı okuyabilirsiniz. Ama işsizlikle ilgili verilere temelde bir tek bakış açısı olabilir. Kıyaslama önceki aylarla yapılamaz; yapılırsa da mevsim etkisinden arındırılmış duruma bakmak gerekir. İşsizlik, mevsimsellikten çok etkilenen bir göstergedir ve kıyaslama aynı koşulların hakim olduğu önceki yılların aynı dönemiyle yapılır. Ya da biraz önce belirttiğimiz gibi mevsimsellikten arındırılmış veriler bazında önceki ayla kıyaslama yapılabilir.
Meteorolojik bilgilendirmeleri, hava tahminlerini hatırlayalım. Niye "mevsim normalleri" kavramı kullanılır. Siz hiç ağustos ayındaki sıcaklığın ocakla ya da şubatla kıyaslandığını gördünüz mü?Ağustos ağustosla kıyaslanır, ocak ocakla! İşsizlikteki durum da budur, böyle olmalıdır. Ama işsizliğin bir istisnası da yok değildir, değineceğiz...
Dolayısıyla bu yılın nisan ayındaki yüzde 10.5'lik işsizlik oranının mart ayındaki yüzde 11.7'ye göre gerilemiş görünmesi tümüyle "sanal"dır, yanıltıcıdır. Nisandaki işsizlik oranının, geçen yılın nisanındaki oranla kıyaslanması gerekir. Buna göre de işsizlik oranı geçen yılın hala 1.2 puan üstündedir.
İşte bu kötü haberdir. İşsizlik, alınan onca önleme, ilan edilen istihdam seferberliğine rağmen geçen yılın 1.2 puan üstünde oluşmuştur. Aslında işsizlik oranının bir anda geçen yılki düzeylerin altına ineceğini kimse de beklememektedir; bu beklenemez de... Türkiye'nin en kemikleşmiş sorunların biri olan işsizliği öyle bir çırpıda çözüvermek mümkün olsaydı zaten, bu şimdiye kadar çoktan yapılırdı.
Nisandaki işsizlik oranında marta göre hiç gerileme olmadığı da söylenemez. Mevsim etkilerden arındırılmış işsizlik oranı martta yüzde 11.5 düzeyindeyken, nisanda yüzde 11.3'e gerilemiştir. Dolayısıyla bir önceki aya göre gerçek gerileme bu iki oranda kendini göstermektedir ve iyileşme 0.2 puandır.
İyi haber de var
Hava durumuyla ilgili örneği verirken, işsizlikte bir istisnadan söz ettik ve değineceğimizi söyledik. Eğer işsizliğin aynı yıl içinde önceki aylara göre eğilimini ölçeceksek ve bir değişim hesaplayacaksak, bunu diğer yıllar için aynı şekilde yapılmış hesaplamayla kıyaslayabiliriz. Bunda hiçbir sakınca yoktur.
İşsizliğin geçen yılın, yılların, hatta kriz yılları olan 2009 ve 2010'dan sonraki dönemin en yüksek düzeyinde seyrediyor olması ne kadar olumsuzsa, bu yıl içinde yaşanan gelişme de o derece olumludur, iyi haber niteliğindedir.
Yazımız ekindeki tabloda son yılların aylara göre işsizlik oranlarını veriyoruz. Biraz önce de belirttik, tabloda da vurguluyoruz; bu yılın işsizlik oranları kriz yıllarından sonraki en yüksek düzeydedir.
Ne var ki, bulunulan düzeye olduğu kadar bir de eğilime, gidişatın nasıl olduğuna bakmak gerekir. İşte bu da bardağın dolu tarafına işaret eden iyi haberdir.
Son on yılın işsizlik oranının aylara göre seyrinde ocak-nisan farkına baktığımızda en hızlı gerilemenin bu yıl kaydedildiğini görmekteyiz. Bu yıl ocakta yüzde 13 olan işsizlik oranı 2.5 puan düşerek nisanda yüzde 10.5'e indi. Daha önceki dokuz yılda ocak-nisan farkı olarak hiç böylesine hızlı düşüş gerçekleşmemişti.