İşsizlikte 2009 küresel kriz dönemini sanki yeniden yaşıyoruz

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Bu yılın işsizlik oranı başlangıçta yüzde 10.2 olarak tahmin edilmişti. Ama bu düzeyde kalınamayacağı anlaşıldı. 2017-2019 dönemi orta vadeli programında 2016 yılı gerçekleşme tahmini yüzde bu kez 10.5 olarak yer aldı. 0.3 puan, hiç de küçümsenecek bir sapma değil. Kaldı ki, sapma bu düzeyde kalırsa...

Gidişatın iyi olmadığı son üç ayın verilerine de belirgin bir şekilde yansımış durumda. Önce dün açıklanan temmuz verisinin nasıl yüksek olduğunun altını çizelim.

Haziran, temmuz ve ağustos ortalamasını gösteren temmuz ayı işsizlik oranı yüzde 10.7 düzeyinde. Haziranda olduğu gibi temmuzda da bu yılın oranları 2009'dan sonraki en yüksek oranlar.

Ya da bir başka ifadeyle haziran ve temmuzda çift haneli işsizlik daha önce 2009'da görülmüştü, bir de bu yıl görülüyor.

2008'in ve 2009'un mazereti vardı, bu yıllar küresel kriz yıllarıydı; krizin etkisi 2010'a bile sarkmıştı. Ama aradan çok uzun zaman geçti, kriz etkisi tümüyle yok oldu. Ama bizde başka etkenlerle sorun yeniden baş gösterdi. İşte sonuç ortada...

Bir başka gösterge daha var ki, bu yılı geçmiş tüm yıllardan ayırıyor. Tabloda da bu ayrışmaya vurgu yapıyoruz zaten.

2005-2015 döneminde, bazı yıllarda küçük istisnalar olmakla birlikte en düşük işsizlik oranı genellikle mayıs ayında oluştu. Oysa bu yıl, en düşük işsizlik oranı nisanda gerçekleşti, mayısla birlikte bir artış başladı. 2005-2015 döneminin tümünde, mayıs ayındaki işsizlik oranı nisandan daha düşüktü.

Her ne kadar bu yıl nisandan mayısa geçişteki işsizlik artışı 0.1 puan gibi çok düşükse de, eğilim önemli. Bu yıl, geçmiş yıllarda hiç yaşanmamış bir eğilimi yaşıyoruz çünkü.

Bu durumun yansımalarını da sonraki iki ayda görmüş durumdayız. Daha önce de belirttiğimiz gibi işsizlik haziran ve temmuz ayları itibariyle 2009 küresel kriz döneminden sonraki en yüksek düzeye çıktı.

Yılın tümünde de, yine küresel kriz döneminden sonraki en yüksek yıllık işsizlik oranının gerçekleşmesi bekleniyor. Hem zaten bu yılın tümüne ilişkin yüzde 10.5'lik OVP tahmini de bunun itirafı gibi...

İşsizlik niye artıyor?

İşsizlik artıyor artmaya da, bir de bunun nedenlerine bakmalı. Gerek ekonomide, gerek ekonomik gidişatı etkileyen siyasette ve dış politikada bir takım olumsuz gelişmeler oluyor ki, işsizlik oranında artış yaşanıyor.

Bu konuda temel olarak dört etken saymak mümkün.

Birincisi sırada asgari ücretin yılbaşında yüzde 30 artırılmış olması geliyor. Her ne kadar bu artışın istihdamı olumsuz etkilemeyeceği ileri sürülmüşse de, sonuç görüldüğü gibi çok farklı oldu.

İkincisi, yatırımlar neredeyse durdu. Özel sektör yatırım yapmıyor ve bunun sonucu olarak da istihdamda yeterince artış sağlanamıyor.

Üçüncü bir etken de geleceğe duyulan güvensizlik, özellikle iş aleminin güvensizliği.

Ekonomi ve siyasette önünü tam olarak göremeyen iş alemi, yenieleman istihdamından kaçınmayı tercih ediyor. "Gün, büyüme günü değil, ayakta kalma günüdür" mantığı işliyor.

Ve tabii ki, çok düşük ücretle ve kayıt dışı çalışmaya razı binlerce Suriyeli olduğu gerçeğini unutmamak durumundayız. Bu da işsizliğin artmasında bir başka etken.

İşgücüne katılma oranı da artınca...

Bu dört etkene ek olarak, bir de işgücüne katılma oranının artmasından kaynaklanan durumu dikkate almak gerekiyor.

Geçen yılın temmuz ayında yüzde 52.4 olan işgücüne katılma oranı bu yıl yüzde 52.7'ye yükseldi. İşte bu artış, işsizlik oranının artması sonucunu doğuruyor. Eğer işgücüne katılma oranı geçen yılki düzeyde kalmış olsaydı, bu yıl temmuzda işsizlik oranı yüzde 10.7'ye çıkmayıp yüzde 10.2'de kalacaktı.

Ama işgücüne katılma oranındaki bu küçük artışa bakarak, "Bizde çalışmak isteyen çok fazla da işsizliğimiz yüksek" gibi bir sonuç tabii ki çıkaramayız. Biz, işgücüne katılma oranında yarışmaya çalıştığımız gelişmiş ülkelerin çok ama çok gerisindeyiz zaten.


 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar